İlk Karikatür sergimi Trabzon İş Sanat galerisinde açmıştım.
Nasıl da mutluydum.
Tam 34 yıl geçti aradan.
34 yılda 40 sergi.
*
Tabi bu sergiler başta Trabzon olmak üzere,
Ülkemin çeşitli illerinde ve yurt dışında da devam etti.

Görüyorum ki,
Ülkemin insanları karikatürü seviyor.
Çünkü,
Anlatması zor konuları karikatür anlatıyor.
Hem de bir çırpıda anlatıyor...
Hangi dilden ,
Dinden,
Fikirden olursa olsun kişi,
Karikatür mesajını insanlığın tümüne anlatıyor.
Çünkü çizginin dili birdir.
*
Benim karikatürlerim;
Daha çok eleştireldir.
Tolumdaki
Çelişkileri,
Haksızlıkları,
Hukuksuzlukları dile getirme üzerine kurguludur.
Daha çok da,
Yönetenlere eleştiriler şeklindedir.
Yani eyvallahsız çizgilerdir çizgilerim...
*
Lakin ne iktidar düşmanıyız, ne de muhalefet dostuyuz.
Biz haklının dostuyuz.
Biz yanlışın ve zulmün düşmanıyız.
Zulme direnen değil,
Zalime saldıran vaziyetteyiz...
*
Onun içindir ki,
Karikatür sergilerim büyük kitlelerin ilgisini çeker.
Zaten onun içindir ki,
Sergi sayımız rekora gidiyor...
*
Her karikatür sergimizde eserlerimiz farklıdır.
Dertler aynı olsa da çizimler ve masajlarımız farklıdır.
Yani pişirip pişirip halkın önüne aynı şeyleri koyuyor değiliz.
Her sergide faklı karikatürlerle sanat severleri buluşturuyoruz.
*
Kaldı ki,
Taka Gazetesinde,
Sadece Harun Yavruoğlu imzasıyla 5 yılda çizdiğimiz karikatür sayısı 5 bin civarındadır.
*
Evet,
Trabzonluların,
Hatta Karadenizlilerin yoğun yaşadığı Kocaali'de,
Trabzon Kültür Derneği'nin daveti üzerine  
22-25 Şubat tarihleri arasında Kocaeli'nde olacağız.
50 karikatürden oluşan sergimizde;
Siyasi,
Ekonomik,
Sosyal,
Kültürel konuları içeren dolu dolu bir sergi göreceklerdir.
*
22 Şubatta Kocaeli Uluslararası Fuar Merkezinde buluşmak üzere.

OKULLARIMIZDA NELER OLUYOR?

Evet,
Özellikle okullarımızda neler oluyor diye sormadan edemiyoruz.
Hani her yerde her şey oluyor da;
Okullarımızda olanlar neyin nesi böyle?
*
Mesela okullarda uyuşturucu müptelası çocuklar,
Okullarda cinsel istismar.
Okullarda silahlı saldırılar.
Okullarda rehin almalar.
Sevgili cinayetleri.
Okullarda çeteler.
Ve daha neler neler...
Yoksa tuz mu koktu ne!

BAŞKANIN PORTRESİ

Önceki gün Trabzon Borsa Başkanı Eyyüp Ergan'ı ziyaret ettik.
Giderken de elimiz boş gidemedik haliyle.
Bir karikatürünü çizdik ve gördüm ki,
Ziyadesiyle mutlu oldu...

Kültür,
Sanat,
Sosyal ve hatta dini konularda hayli birikimli gördüm  Başkanı.
Öyle ki,
Zamanımız olsaydı Kuran'ı hatmederdik.
*
Başkan Eyyüp Ergan,
Konularına son derece hakim.
İçten bir samimiyet içerisinde,
Hoş sohbet...
Sanırım uzun süre konuşulacak,
İz bırakacak bir isim.
Bir kere daha hayırlı olsun !

GÖZÜNÜZÜN KIYMETİNİ BİLİN

Önceki gün gazeteden meydana doğru yürüyorum.
Önümde görme engelli bir genç.
Elinde bir vasıflı çubukla sağa sola zemin kontrolü yaparak ilerliyor.
Ancak baya hızlı yürüyor.
*
Bu arada kendi kendime söylendim.
"Nasıl bir gidiş bu?
Yönünü nasıl seçiyor?
Ve varacağı o adresi nasıl bulabiliyor?
Derken  Bozkurtların önünde bu kardeşimizi kaybettim.
Kunduracılardan gidiyordum ki, ardımdan yetişti beni.
Döndüm koluna girdim bu engelli kardeşimizin.
Adını ,
Nereli olduğunu sordum.
Nasıl böyle hızlı hızlı gittiğini sordum.
“Az buçuk da olsa görüyorsundur değil mi” dedim.
"Beşikdüzülüyüm" dedi.
"Hiç görmüyorum" dedi.
“Benim durumum anlatılmaz, yaşanır” dedi.
*
“Ezberledim.
Yolları hafızamda ezberledim.
Siz nasıl bilmediğiniz bir yeri soruyorsunuz,
Ben de aynen öyle yapıyorum.
Bilmediğim yeri soruyorum sonra da yola koyuluyorum.
Sorun yok.
*
Mutluyum.
Bu hayat da,
Böyle yaşaması da  güzel.
Hem yapacak başka da bir şey yok.
*
Sorun akşamları oluyor.
Akşamları yani gece dışarı çıkmak istemiyorum.
İnsanlar gece farklı olabiliyorlar.”
*
Derken Sanat Sokağına geldik.
"Hadi seni şimdi Maraş caddesine getireyim" dedim.
"Hayır" dedi.
"Meydanda kısa bir işim var. Sonra Maraş caddesine  geçeceğim dedi ve yürümeye devam etti.
*
Düşündüm,
Ne çok nedeniz var aslında şükretmek için!

UNUTTUKLARIMIZ

Teknoloji gelişince yaşam koşulları değişiyor.
Haliyle gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor.
Mesela devlet dairelerinde,
Daktilo memurları ve daktilolar vardı.
Bir evrak hazırlarken,
Birinci nüsha birinci hamur kağıt,
Diğer nüshalar ince pelür kağıt olur.
Araya karbon kağıtlar konulur ve daktilonun duşlarına sertçe vurularak yazının diğer sayfalara kopyalanması sağlanırdı.
*
Ah bir de yanlış tuşa basınca,
Al başına işi.
Tek tek o nüshalardaki hatayı silecektin.
Gerçi, zaman içinde onun da kolayı bulunmuş,
Tak/sil ile sorun hızla çözülürdü.
Yani demem o ki,
Daktiloları unuttuk artık.
*
Atlara vurulan eğerleri unuttuk.
O eğerler şimdiki otomobil koltuğu görevini yapıyordu.
Semer de vardı elbet.
Daha çok yük taşımak için,
Eşek ve katır sırtına vurulurdu.
İnsanın  o semer üzerinde yolculuk yapması adeta kamyon kasasında gitmesi gibiydi...
*
Bir de,
At,
Eşek ve katırları nallamak vardı.
Bu iş için nalbantlar vardı.
Unuttuk gitti işte.

HAMSİNİN BOYU

Nihayet Trabzon Hamsisi tescillendi.
Sırtı siyahımsı.
Yanları parlak yeşilimsi ve alt kısmı gümüş rengi.
Ancak hamside bir husus var ki bizi mahcup edecek vaziyette.
Hamsinin dişisi erkeğinden daha uzun.
Vallahi de öyle.
Hem de yaklaşık bir santim uzun.
Her şey güzel de bu durum beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.
Konun araştırılması yapılacaktır.

FIKRA

Oflu Hocaya sormuşlar:
- Hz.Nuh'un gemisine zeytin dalını getiren güvercin dişi miydi,
Erkek miydi?
Hoca hemen cevaplamış:
- Kesun erkek idi,
Dişi olsaydi ağzuni uzun zaman kapali tutamazdi ki.