Alooo ben ABD Başkanı Donald Trump.
Alooo buyur meslektaşım ben de Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Hayırlı, uğurlu olsun, başarılar dilerim reis
Sağol kardeşim
Gelişi tüm dünyada büyük yankı uyandıran ABD başkanı Donald Trump, göreve gelmesinden 18 gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile müşerref oldu.
Telefonla gece yarısı geçekleşen ve yaklaşık 45 dakika süren görüşme son derece olumlu ve samimi bir atmosferde geçmiş.
Türkiye olarak biz ciddiyiz, biz samimiyiz.
Sözde müttefikimiz Amerika ne kadar samimi, ne kadar ciddi,
Obama, Başkan seçildiği zaman tüm Müslüman dünyası rahatlamış “Ohh nihayet Müslüman aileden gelen ilk siyahi bir başkan geldi” denildi.
Tüm dünyada barış sağlanacağı düşünüldü.
Ortadoğu ve Afrika kıtasında akan Müslüman kanının durdurulacağı hayal edildi.
Lakin en çok Müslüman kanı Obama döneminde döküldü.
Şimdi Alman kökenli ABD Başkanı Trump’un insafına kaldı tüm dünya.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşmede daha önce duyduğumuz hikâyeleri sıraladı Trump.
Ne mi dedi?
Müttefiklik ve yakın işbirliği vurgusu yaptı. Suriye'de terörden arındırılmış güvenli bölge, mülteci krizi ve terörle mücadelede söz verdi.
Türkiye ile ikili ilişkileri geliştirmek ve bölgesel konularda daha yakın işbirliği içerisinde olmak istediklerini söyledi.
ABD Başkanı Trump, ülkesinin stratejik ortağı ve NATO müttefiki olan Türkiye'ye desteklerini ifade etti. DEAŞ'a karşı sürdürülen mücadeleye Türkiye'nin yaptığı tüm katkıları memnuniyetle karşıladığına vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Trump’a görevinde başarılar diledi. 15 Temmuz darbe girişimine değindi. ABD’nin FETÖ ile mücadelede Türkiye’nin yanında olmasını beklediğini belirtti. PKK ile mücadelenin önemine dikkat çekti, ABD’nin PYD/YPG’ye destek vermemesi gerektiğini söyledi.
İki lider, El Bab ve Rakka’da birlikte hareket edilmesi konusunda mutabık kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve ABD'nin her zaman birbirlerine ittifak bağlarıyla bağlı, dost ve müttefik iki ülke olduklarını yineledi.
ABD ile Türkiye arasındaki ilişkinin "yakın" ve "uzun soluklu" olarak nitelendirilirken "iki liderin, terörün her türlüsüne karşı mücadeleye bağlı olduklarına" vurgusu yapıldı.
İki lider en kısa süre sonra yüz yüze görüşme umuduyla telefonu kapattılar.
Türkiye samimidir. Türkiye dost bildiği ülkeye karşı dürüst davranır.
Amerika ve Avrupa gibi dost görünüp sırtından vuran değildir.
Hançerleyen değildir.
İhanet eden değildir.
Yüzüne gülüp arkadan vuran değildir.
ABD’nin yeni başkanı Trump, Türkiye’ye sözde DEAŞ konusunda yardımcı olacağım derken, PKK’yı bitireceğini niye diyemedi.
PYD’ye , YPG’ye silah göndermeyeceğini niye diyemedi.
PKK’ya PYD’ye asker göndermeyeceğini niye diyemedi.
Müslüman coğrafyada kanın durdurulacağını diye diyemedi.
Dicle ve Fırat nehirlerinin, Basra körfezinin, Kızıldeniz’in, Süveyş Kanalı’nın, Umman Denizi’nin kan gölüne döndürülemeyeceğini niye diyemedi.
Belli ki giden de aynı gelen de
İran’ın yıllardan beri vurgu yaptığı gibi Büyük Şeytan olmaya, küçük şeytanları beslemeye devam edecek.
Gider Obama gelir Trump ne fark eder.
Ne değişecek, değişen hiçbir bir şey olmaz.
Şeytan şeytan olduktan sonra yalandan tövbe etse ne yazar.