Trabzon Barosu tarafından Zorlu Grand Otel’de saat 12:00 düzenlenecek olan “Anayasa değişikliğini tartışıyoruz” konulu  panel öncesinde bir basın toplantısı düzenlendi. 

Toplantıda Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum, Zorlu Grand Otel’de basın mensupları soruları yanıtladı.  Basın açıklamasına Trabzon Baro Başkanı Av. Sibel Suiçmez ile Giresun ve Gümüşhane Baro Başkanları da katıldı.
 
Kınıyorum 

Toplantıda konuşan Feyzioğlu, ilk olarak Hollanda krizine değindi. Sözlerine,  “İthal saman getirttik, ihtiyaç oldu. Şimdi sanıyorum ithal mağduriyete ihtiyaç vardı getirttik. Bu bir ithal mağduriyet” diyerek başlayan Feyzioğlu, şu şekilde devam etti: “Bu yanlış anlaşılmasın. Almanya’yı da hele hele Hollanda’yı diplomatik lisanda söylenecek her ağır lisanda kınıyorum. Kendilerine hiç demokrasi ülkesi, demokrasi havarisi gibi sıfatlar takmasınlar. Çifte standardın dibini gösterdiler. Öte yandan uluslar arası gelişmeleri yakından izleyen bir kardeşinizim.  Dünyada sığ popülist bir siyaset yükseliyor. Avrupa’da bu sığ popülist siyasetin en prim yapan malzemesi Türk ve İslam malzemesi. Aralarında oturulup görüşülmüş bir anlaşma olduğunu düşünmüyorum. Ama al gülüm ver gülüm ilişkisi bas bas bağırıyor. Herkes mutlu. Tavşana kaç, tazıya tut.
 
Ekmek Çıkmıyor 

Hollanda kendi içinde yükselen yabancı düşmanlığının iç politikada oya dönüşmesini istiyor. Ve mağduriyete ihtiyacı var. Türkiye’de siyasi iktidar, artık kimse tarafından mağdur edilecek konumu yok. Ben mağdurum dediğinde kargalar güler hale geldi. OHAL KHK’sı ile istediğini at. Hakimler önünde memura dönüşmüş. Frenleyecek hiçbir mekanizması kalmamış. Bugüne kadar içerde işletilen mağduriyet taktiği, işleyecek halde değil. Burada da bir mağduriyete ihtiyaç var ama içerde ekmek çıkmıyor. Türkiye’den gelmek isteyen ve önce ki uygulamalara göre defalarca izin verilmiş olan sayın bakanları ‘Hayır gelemezsiniz’ diyerek Hollanda kendi kamuoyuna, ‘Bakın aslanlar gibi mücadele ediyoruz’ diyerek müthiş bir prim yapıyor. Pası alan Türkiye’de ki siyasi iktidar, ‘Bakın görüyor musunuz bizden korkuyorlar, bizi mağdur ediyorlar. Biz oraya geliriz’ diyerek içerde yakalayamadığı mağduriyeti, ithal ettiği mağduriyetle ikame ediyor. Yani bir koyundan iki post çıkmış duruda. Hollanda popülist siyasetçisi mutlu, Türkiye’de popülist siyasetçi mutlu. Olan Avrupa ile Dünya ile ilişkileri çağdaş standartlar üzerine oturtalım ki iş yapalım, kavga gürültü istemiyoruz diyen milletimize oluyor. Referandum sürecinin zamanlamasının yanlışlığını bir kez daha ispatı” diye konuştu.  

‘Hayır’cılara baskı uygulandığı şeklinde ki iddialara ise Feyzioğlu, “Daha çok baskı bekliyoruz. Akıllarından geçenleri geri koymasınlar. Hayal edip henüz uygulayamadıkları baskı varsa onları da uygulasınlar. 17 Nisan’dan sonra imkanları olmayacak. 16 Nisan’da Türk milleti dur diyecek. Tapuyu istiyorsun, tapuyu vermiyoruz diyecek. İçlerinde kalmasın bu baskılar. Bize uygulanacak her baskı sayesinde gönüllere daha çok giriyoruz. Belki meydanlarda bize konuşma fırsatı verilmiyor ama, biz ailelerin sofralarına girdik. Türk milleti, zulüm sevmez. Zulüm uygulayanı görür not eder. Şuan da Türkiye’de bir mezalim var, zalim elinde ki her yetkiyi acımasız kullanandır. Mazlum ise derdini düşüncesini anlatmaya gayret edenlerdir. Biz ne yapıyoruz, ellerinde bir bardak var saklanmış avuç içlerinde. Bu sürahi ‘Evet’ mi diyorlar, biz açıyoruz bardak mı sürahi mi milletimiz karar versin diyoruz. Biz milletimize güveniyoruz” ifadelerini kullandı.

 Feyzioğlu, “Avukatların ezici çoğunluğu hayır diyor.. Biz yoklamamızı yaptık. Milletimizin yüzde ellisinden fazlasının hayır diyeceği anketlerle önünüze geldiği halde, siyasi partiyle şuan da bağlantısız olmanız gerektiği halde, bir siyasi partinin önüne düşüp nasıl ‘Evet’ propagandası yapıyorsun. Bunu Cumhurbaşkanına sormayan, ‘Avukatların tamamı hayır mı diyor?’ da propaganda yapıyorsun diyemez… “ dedi.  

Değişikliğin ardından TBMM’de milletvekillerinin ne yapacağı sorusuna ise Batum, “Bu değişiklik geçse, milletvekillerinin en ufak işlemi yok. Bir takım kurallar koyma yetkileri olacak. Ama inanılmaz geniş bir alan Cumhurbaşkanına verilmiş. Yargı tamamen Cumhurbaşkanına verilmiş. Bu 600 milletvekili ve 18 yaş tamamen işlevsiz kalacak. Meclisin işlevsiz kalacağı gerçeğinin üstünü örtmek için getirilmiş bir şey… Eğer meclis bu kadar işlevsizlikle keşke 600 kişi yerine 60 bin kişi yapsaydınız. Hiç olmazsa işsizliği katkı olurdu.. Hatta bu parayı 2’ye bölseniz 120 bin kişilik meclis olurdu. Bizleri de bak doğrudan demokrasiye geçtik biraz daha ikna etme vesilesi olurdu.. “ diye konuştu. 

Erteleme ihtimali olup olmadığı şeklinde ki soruya Feyzioğlu, “Ertelenme ihtimali olduğunu sanmıyorum. Biz çalışmak zorundayız. Anlatmak zorundayız. Süheyl hocayı işten attılar. Vatana gidiş bildiğini anlattığı için. Anayasa Profesörünü Anayasa anlattığı için işinden attılar. Her gün sosyal medyada aldığımız ölüm tehditlerini saymıyoruz. Girdiğimiz salonlarda yarım metre dibimde söylediklerimizi kayda alsın diye polis kamerası, bizi koruması gereken o sebeple tahsis edilmiş yakın koruma ekipleri biz içeri giremeyiz deyip salonun dışında.. Salonların son anda iptali. Son dakika salon iptali… Son dakikada parası verilmiş salonun parasının iadesi.. Aklınıza hayalinize gelmeyen her baskı ile karşı karşıyayız. Söylediklerimizden rahatsızlar. Bizim bütün yaptığımız avuç içinde saklanan bir cismi açıp budur diye göstermek” diye konuştu.