Merhum Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın oğludur.
Biraz Medya patronluğu,
Biraz İşadamlığı,
Biraz Milletvekilliği ile hatırlanır.
Ama Ahmet Özal, en çok babası ile ilgili tuhaf iddialarla anılır oldu.

Hatırlarsanız Ahmet kardeşimiz sık sık babasının ölmediğini,
Öldürüldüğünü iddia eder.
Ama, her iddiasında babasını öldüren katiller farklı farklıdır.
Evet, uzun bir süre ortalıkta yokken,
Oğul Ahmet, babamı öldürdüler.
İddialarıyla medyanın acar konuşmacısı olur.
 
*
Aradan uzun bir süre geçer,
Bizimki "Babamı Ergenekoncular öldürdü" der.
Bu önemli iddia üzerine generalinden astsubayına kadar hepsinin canına okunur.
*
Ardından bizimki yine bir süre sessizliğe bürünür.
Ama fazla bekleyemez.
Ahmet yine ortaya çıkar ve babacığımı filancılar öldürdü diyerek ajitasyonlarına devam eder.
 
*
Babasının ölümünü defalarca bahis mevzuu yapan bu Ahmet,
Şimdi durup dururken "Babam Recep Tayyip Erdoğan'ı çok severdi"  demektedir.
*
Yahu kardeşim, bırak şu rahmetlinin  yakasını.
Adamın mezarını açtırdınız.
Otopsi yaptırdınız.
Hiç bir kanıt bulunamadı.
Ama hala babanızın ölüsünü istismar ediyorsunuz.
Ayıptır.
Ve de günahtır...
 
KALKINMIŞLIK NEDİR?
 
Kalkınmışlık,
Ölüm oranlarının en asgari düzeye düşmesidir.

Kalkınmışlık,
İnsana yatırımdır.
Ahlaklı toplum oluşturmaktır.
*
Derbeder değil,
Sokak çocukları değil,
Terbi adamlar yetiştirmektir.
*
Ceza ve tutuk evleriyle değil,
Okullarında,
Üniversitelerinde, ilim/bilim adamları yetiştirmektir.
*
Kalkınmışlık,
Ülke olarak,
Aydın insanlarıyla,
Sanat ve sanatçılarıyla ünlenmektir.
*
Kalkınmışlık yollarıyla değil,
O yollarda seyreden sürücülerin kurallara riayet edenleriyle
var olmasıdır.
*
Kalkınmışlık, her vatandaşın yargı önünde eşit muamele görmesidir.
Kalkınmışlık, ülkede şiddet ve tecavüzlerin,
Çocuk gelinlerin olmamasıdır.
*
Kalkınmışlık, onurlu nesiller yetiştirmektir.
Çıkarcı,
Lümpen ve "hep ben" diyen değil,
Saygın insanlar yetiştirmektir.
*
Kalkınmışlık,
Çevresine duyarlı,
Empati yapan,
Sabırlı,
Hoş görülü ve görgülü insanlar yetiştirmektir.
 
AHMET NECDET SEZER VE KIRMIZI IŞIK
 
Benim Ahmet Necdet Sezer için çok fazla övgülerim olmaz.
Ama 2 özelliği vardı ki, takdir etmemek imkansız.
Birincisi son derece tutumluydu.
Her yıl Köşke tahsis edilen bütçenin önemli bir bölümünü iade ederdi.
Bu haliyle takdire şayan bir devlet adamıydı.
*
Öyle ya, milletin parasını harcarken, kendi parasını harcıyormuşçasına duyarlıydı.
*
Diğer taraftan kırmızı ışıkta duracak kadar kendini sıradan gören.
Mütevazi  bir Cumhurbaşkanıydı.
Hatta bazıları onun bu tevazusuyla,
Asaletiyle dalga geçmektedirler.
Ama onların göremedikleri ahlaklı olmanın bir göstergesiydi o kırmızı ışıkta durmak.
*
Bu ifadelerim,
Önceki gün kırmızı ışık üzerine gevezelik yapan o gazeteciye cevabım olsun
 
TRUMP!
 
Trump IŞİD konusunda Türkiye ile işbirliği yapacakmış.
Çok ilginç,
Hatta neredeyse gözlerim yaşardı.
*
Ama Türkiye'yi parçalamak için kurdurdukları PKK'ya,
PYD'ye  hala silah yardımına devam ediyorlar.
*
Ben yine tekrar edeceğim,
İran'ın dediği gibi şu Amerika insanlığın belasıdır.
Başında kim olursa olsun.
Şeytanların en azılısıdır...
 
TRABZON'UN MAKYAJI
 
Trabzon'da oldukça etkili bir kar yağışının ardından yine asfalt zeminde bozulmalar oldu.
Mahalle ve sokak aralarında sökülmüş ve çökmüş zemin görüntüleri,
Kırılmış bordurlar,
Yağmur yağmadığı halde yol kenarlarında akarı olmayan su  birikintileri göze çarpmaktadır.
Trabzon'u  bu haliyle müdahale bekliyor...
Bence kurulacak  bir ekiple,
Bu gibi noksanlıklar tespit ettirilip, anında onarılmalıdır.
Bahsettiğim konular küçük ama ıslah edilmesi gerekli hususlardır.
 
REFERANDUMUN İKİ GEREKÇESİ
 
İstikrar için, Evet!
Demokrasi için, Hayır!
*
İşte kampanyanın ana eksenleri bu iki kavram olacaktır.
İstikrar için, Evetçiler,
İstikrar içerisinde gelişip kalkınmaya vurgu yaparken,
Hayırcılar,
Barış ve demokrasi gerekçesiyle hayır diyeceklerini belirtmektedirler...
*
Temennim o ki;
Sonuç ne çıkarsa çıksın,
Türkiye kazansın.
Birlik beraberlik kazansın...
*
Yoksa,
Hayırcılar ya da,
Evetçiler olarak 2 düşman cepheye bölünürsek,
Sistemin adı ne olursa olsun;
Olan hepimize olur.
 
HUZUR "EVET" KARARINDAN ÖNEMLİDİR.
 
Başbakan'ın,
Hayır oyu verecekler için FETÖ'cü,
PKK'cı gibi yakıştırmaları doğrusu şık değildi.

Oysa Binali Yıldırım,hep sağduyuludur.
Hep güleç yüzlü ve esprilidir.
Hatta öyle ki o kendisiyle dalga geçecek kadar kompleksizdir.
*
Ancak dedim ya, son konuşmalarını hiç beğenmedim.
Bilindik içtenliğine yakıştıramadım.
Umarım bu tür konuşlarının gereksizliğini o da fark etmiştir.
Yoksa kendisine o konularda karşı cevaplar verecekler olacaktır.
 
FIKRA
     
"Alo efendim"
     
"Pardon galiba yanlış numarayı çevirdim"
     
"Dikkat etsene geri zekalı "
     
"Geri zekalı sensin, üstüne birde bit beyinlisin"
     
"Ne sen kiminle konuştuğunu biliyormusun???"
     
"Hayır"
     
"Ben İstanbul Emniyet Müdürüyüm" (biraz seksizlikten sonra)
     
"Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?"
     
"Hayır"
     
"Ohhh çok şükür"