Allah kimseyi Barzani'nin durumuna düşürmesin.
İyi bir havası vardı.
Kırmızı halılarda karşılanırdı.
Kerkük petrolleri ona akardı.
İşler tıkırındaydı.

Ama olmadı.
Pirice giderken pilavdan oldu.
Şimdi Kerkük  Merkezi Irak askerlerince ele geçirildi...
Barzani'ni kayıpları sadece bunlar değil.
Sınır komşuları sırtını döndü.
Uçaklar inemiyor.
Sınır kapıları kapandı.
Ticaret sıfır.
Elinde bir referandum var.
"Bağımsızlık kararı"
Hadi bakalım kolay gelsin!

GENÇ LİDERLER ZAMANI

Sanırın Yunanistan Başbakanı Cipras'la başladı bu genç lider akımı.
Sonra Kanada lideri Justin Trudeau
Sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron
Şimdi de 31 yaşındaki Avusturya Başbakanı, Sebastian Kurz
Evet, Avusturya Başbakanı sadece 31 yaşında.
Olmaz demeyin.
Oluyor işte!
Kaldı ki neden olmasın?
Ülkeler liderle bir hava yakalasa da,
Esas olan sistemlerle yönetilirler.
Bir ülkede her şeye bir kişi karar veriyorsa,
O ülkede sistem sorunu var demektir.
O bakımdan Avusturya gibi gelişmiş bir batı ülkesinde ve diğer ülkelerde  genç liderin başbakan olması gençliğe seçme hakkının ötesinde çok daha büyük bir değer vermektir.
Ayrıca 18 yaşında Fatih Sultan Mehmet'i tahta çıkartan Osmanlıydı.
Ne diyelim,
Darısı Türkiye'nin başına...

SAHTE!

İnsan insanlıktan çıkınca,
İnsanın kendisi sahteleşince,
Yani sahtekar olunca başlar sahtelikler.
İşte;
Sahte pasaport.
Sahte binbaşı.
Sahte polis
Sahte müdür.
Sahte görevli.
Sahte doktor.
Sahte kimlik.
Sahte altın.
Sahte para.
Sahte içki.
Sahte hoca.
Sahte öğretmen.
Sahte kahramanlar.
Sahte bal.
Sahte anket.
Sahte ihbar.
Sahte darbe.
Sahte hesap.
Sahte mit'çi
Sahte dost.
Sahte  gözyaşı.
Sahte evrak.
Sahte nikah.
Sahte haber.
Sahte emekli.
Sahte yem.
Sahte ilaç.
Sahte şahit.
Evet,
Bütün bunları kimler yapıyor.
İnsanlar(!)
Oysa hiç sahte çınar.
Sahte aslan.
Sahte yılan gördünüz mü?
*
Geçen bir kediyle konuştum;
"Allah size muhtaç etmesin" dedi.

AĞLATMAYIN ÇOCUKLARI

Önceki gün kunduracılarda yürüyorum ki,
Kendi halinde dolaşmakta olan 2 yaşlarında bir erkek çocuğu gördüm.
Tabi benim gibi çocuğun sahipsizliğini bir çok insan fark etti.
Doğrusu telaşlandım. Bu çocuğun "yakınını nasıl buluruz?" Telaşına kapıldım.
Çocuk biraz şaşkın,
Biraz ürkek dolaşırken orada gördüğü balonları parmağı ile gösteriyordu ki,
Annesi olduğunu anladığımız genç bir hanım,
Hışımla çocuğu kolundan çekerek sürüklemeye,
Hatta sağ kulağını çekiştirmeye başladı...
Yapmayın!
Lütfen!
Dememiz kar etmese de biz kadına uyarıda bulunmaya,
Çocuğa şiddet uygulamamasını onu kollamasını tembihlerken,
Kadın  "Bi şey yok!
Balon istiyor.
Ev balon dolu."
Diyerek çocuğu daha bir şiddet uygulayarak alıp götürürken  içim yandı doğrusu.
Doğruca baloncuya koştum.
Kadın kaçarcasına uzaklaşırken,
Bizim baloncu bir elinde çay bardağı,
Diğer elinde balonlar ve bana becerip balon verene kadar  kadın ve çok kalabalığın arasında kayboldu...
Evet balonu aldık,
Şimdi koşar vaziyette kunduralara doğru elimde balon 23 nisan Çocukları gibi koşuyorum...
Birden ağlama sesini duydum.
Sonra o kadını ve şiddeti yaşayan çocuğu fark ettim.
Annesinin,
Karşı çıkmasına rağmen,
Balonu çocuğa verdim.
Çocuk nihayet susmuş,
Ben de mutlu oldum.
Ve annesine,
"Bu gün ağlatılan çocuk, yarın ağlatır.
Evet, çocukların her istediğini yapmayın ama onları ikna ederek sorunu çözün."
Dedim ve gazeteye döndüm.

TRABZON’UN RIZASI VAR!

Trabzonspor'un Rıza'sı var.
Ama Trabzonspor taraftarının Rıza'ya  rızası yok.
Oysa nice Hocalar geldi ki taraftardan rızalıydılar...
Hatta nicelerine,
Çocuklar gibi şendik ve mutluluktan uçuyorduk...
Sonra kovduk gitti nicelerini...

Evet, Trabzonspor'umuzun son Hocası Rıza.
İyi futbolcu Rıza.
Olgun bir insan.
Hocalıkta kendini belli bir noktaya taşımız bir kalite.
Gösterişten uzak  bir Anadolu İnsanı.
O halde "Hoş geldin Rıza!"
Bil ki, başarısız olsan sen de gideceksin;
Yeter ki onursuz olmasın ayrılışlar...
Ha bu arada ey taraftar!
Sevduğunu alamaysan alduğunu sevecesun

NEDİR BU GÖKÇEK  DAVASI?

Gökçek'in istifasının istenmesi,
Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığındaki performansı ile ilgiliyse;
O 24 yıldır üst üste seçim kazanan bir başkan,
Yıpranmış olsa da başarılıdır.

Gökçek, FETÖ irtibatı söz konusuysa,
Ya da,
Eski Başbakan Yardımcısı Arınç'ın bir süre önceki o,
"Melih Gökçek Ankara'yı parsel parsel sattı" mevzuu veya başka hukuka mukayır konular  ise,
Bu sefer de istifasını istemek  yeterli değildir.
Bunun için yapılacak iş bellidir.
Parti disiplini işletilirken,
Hukuk da gereğini yapar.
"Sonuçları ağır olur" tehdidi bana hiç tatmin edici gelmiyor.

KÖPEKLERE 6 BİN LİRA MAAŞ

Almanya'da artık köpeklere de emekli maaşı bağlamışlar.
Hem de her ay 6 bin lira.

Türkiye de ise emekli maaşı onun 4 de biri civarında.
Demek ki neymiş,
Köpek kadar itibarımız yok.
Üstelik bu köpek,
Kira ödemez.
Doktora para vermez.
Vergi ödemez.
Çoluk çocuk umurunda değil.
Of ulen of!
Yine bizi kıskanıyorlar...

KÜÇÜK BİR OLAY

Önceki gün sabah yağmurlu bir güne uyandık.
Sıcaklık 14 derece.
Adeta kış geldi...
Gazeteye gelmek üzere dolmuş minibüsüne bindim.
Bir kişiyle hareket ettik, ama kapı hala açıktı.
Şoföre,
-Kapı açık mı kalacak?
Dedim;
-Evet, dedi.
-Neden?
Dedim.
Verdiği cevap,
-Sen niye öyle dedin.
-Ne dedim?
Ne dedim sana?
Kapı açık mı kalacak dedim.
*
Ses yok...
-Durdur arabayı.
Durdurdu ve indim...
*
Bir kaç yüz metre yürüdüm.
Aynı durağa ait beklemekte olan başka bir araca bindim.
Bu sefer o aracın şoförü haza beyefendi.
Selamlaştık.
*
Kısa bir süre sonra seçim var.
Başkanlardan ricam,
Esnaf ahlakına haiz olmayanları o koltuğa oturtmayın.
Bu meslek çok önemli ve özeldir.
Bu araçlara bizi bırakın,
Karımız,
Kızımız,
Çocuklarımız biniyor.
Bu kaba ve sırnaşık ve sataşmaya meyilli cahilleri ayıklayın lütfen...

FIKRA

Temel duş almaya girer,
şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya baslar.
Sırtını keselemeye gelen annesi sorar :
Oğlum kafanı ıslatmayacak misin ?.. ,
Temel cevap verir :
Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş