Sadece bu gün,
Hayvan türünün en sefillerinden olan o masum koyunları,
Hayvan türünün en verimlisinden olan o mazlum,
İnekleri ,
Ve hatta kızgın çöllerde,
Kızmadan sabırla yük taşıyan,
Ve de sesi soluğu çıkmayan çilekeş,
Develeri kesmekle bayram olmaz.
Billahi olmaz azizim.
*
Küsler barışmıyorsa,
Olmaz azizim.
Ruhlar kinden arınmıyorsa,
Özümüz  sözümüzle uyuşmuyorsa,
 Güvenilir  değil isek,
El alemin gözünde.
Yalan ve riya ve küfür var ise sözünde.
O bayramlar bayram olmaz.

Terazide varsa hile.
Sürüler kessen nafile.
O bayramlar bayram olmaz...
*
Neye yarar entrikacıysak.
Mekke'ye 40 kere gitmiş hacıysak.
O bayramdan bayram olmaz.
*
Arlanmadan çalıyorsak,
Yutuyorsak Hamutuyla, 
deveyi,
Yerken görmüyorsa gözümüz hiç kimseyi,
Daha ne diye kesiyorsun zavallı deveyi.
Olmaz,
O bayramdan bayram olmaz.
*
Evet,
Onu buna takıyorsak,
Dedikodu yapıyorsak,
Havadan nem kapıyorsak,
O bayramdan bayram olmaz.
*
Arayıp sormuyorsak.
Vefalı olmuyorsak.
Var olandan vermiyorsak
O bayramdan bayram olmaz.
 
SELAM!
 
Dini ve sosyal açıdan toplumda çok önemli olduğuna inandığım bir karşılaşma jestidir selamlaşma.
Ve de insanın insana güzel bir temennisidir aynı zamanda.
Tanıdık,
Ya da tanımadık bir kimseyi görüyoruz;
Kullanılacak ifadeler,
Selam.
Selamün aleyküm.
Merhaba.
İyi günler.
Hayırlı günler.
İyi akşamlar.
İyi geceler.
Gibi...
Yani selamın Türkçemizdeki çeşitleri hayli fazladır.
*
"Selam" adı altında,
Bu sihirli sözcükler gelecek adına önemli köprüler kurar.
Arkadaşlıklara,
Hatta dostluklara vesile olur.
Çünkü karşılaşmalarda ilk anlar,
İlk saniyeler çok çok önemlidir.
*
O itibarla,
Selamla başlayan ilişkiler çok daha sıcak ve başarılı sonuçlanacaktır.
*
Öyle apar topar mevzuya girip,
"Boztepe'ye nereden çıkarım" diye sorarsanız,
Muhtemeldir ki,
Muhatap soruya ilgisiz kalacaktır.
Kendisinin önemsenmediği kanaatine vararak,
Olumsuz ve duyarsız kalacaktır.
*
Hani haksız da değil yani.
O itibarla alınacak cevap,
"Git başımdan" der gibi,
"Beni mi buldun" der gibi 
"Bilmiyorum " şeklinde olabilir.
*
Oysa ,
Nazikçe verilmiş bir selam,
Karşı tarafta ne muhteşem etki yapıyor...
Nasıl da  o selamın mucizevi bir geri dönüşü oluyor.
Artık tarife gerek yok,
Alır götürür  icabında Boztepe'nin tepesine.
*
Öyle ya,
Ne verdin de, ne istiyorsun.
"Boztepe'ye nereden çıkarım?"
"Elinin köründen çıkarsın.
Hani selamın sabahın?" derler adama.
*
Yani illa da selam.
Göz temaslı bir selam.
Güler yüzlü bir selam.
"Al beni" dercesine verilen bir selam.
Alınmaz mı?
*
Kanımca,
İnsanın insanla arasında "selam"
Kısa ve en önemli kelam.
 
ABD İLE İLİŞKİLER NEREYE GİDİYOR
 
Bunca gerilimin ardından,
 Amerikan Büyükelçiliğine silahlı saldırıda bulunulması can sıkıcı olduğu kadar hayli de ilginç.
Malum,
Ankara Atatürk Bulvarı üzerindeki Amerikan Büyük Elçiliğin,e
Önceki gün plakası belirlenemeyen bir araçla silahlı saldırıda bulunuldu.
*
Tabi akla gelen ilk sorular:
Kim yapmış ve neden yapmış olabilir?
*
Öncelikle belirteyim ki,
Bu saldırıyı Amerika'nın kendisi de yaptırmış olabilir.
Türkiye'yi zorda bırakmak için.
Psikolojik baskı için.
Ya da sataşacak ya,
Elini güçlendirmek,
Kendince haklı  gerekçeler bulmak için.
*
Zira hatırlarsanız,
Ortadoğu'ya saldırmak amacıyla kendi "İkiz Kulelerini  dahi vurmuş bir devlettir Amerika.
O halde bunu tür eylemi de bal gibi yaparlar.
Sonra da "Bana bunu sen yaptın" gerekçesiyle ülkemize racon keser.
*
Başa bir ihtimal ise.
Amerika ile aramızın daha kötü olmasını isteyen diğer ülkeler yapmış olabilir.
Mesela İsrail pekala yapabilir.
Hatta  Rusya bile yapabilir.
*
İsrail'i anladık da,
"Neden Rusya"  yapmış olsun denebilir?
Çünkü,
Amerika ile ipler iyice kopmalı.
*
Ruslar ,
Amerika ile "Bir dargın bir barışık" Türkiye istemiyorlar.
Ruslar daha çok,
Amerika ile ilişkilerini tümüyle kesmiş,
Daha bağımsız ve bağlantısız bir Türkiye istiyorlar.
*
Bakıyorum da,
Bunlar aslında kıyamet savaşlarının hazırlık turları gibi bir şey.
Galibiyetsiz bir savaşa doğru gitmekteyiz.
Mağlubiyeti ise;
Tüm insanlık,
Tüm doğa,
Tüm hayvanlar alemi olacaktır.
*
Evet,
Bu şimdilerde yaşananlar,
O kahredici günlere yolculuğun hazırlık safhasıdır görüşündeyim.
Artık hiç bir konuda,
Hiç bir şey,
İyiye gitmiyor farkındaysanız.
*
Evet, asıl gerekçe;
Dünya göçüyor.
Kullanılabilir su kaynakları yüzde birden de az bir noktaya geldi.
O halde bu çatışma ve gerilimlerde su en önemli neden.
Sonra bitmekte olan petrol.
Sonra diğer kaynaklar sorunu...
*
Bunun yanısıra,
Dünyayı tek başına sömüren Amerika iken,
Şimdi, "Ben de varım" diyen,
Rusya,
"Ben de varım" diyen,
Avrupa.
"Ben de varım" diyen,
Çin.
Hindistan.
İran,
Türkiye.
Kore.
Ve daha nice uzak doğu ülkeleri...
*
Yani beyaz adam zorda.
Telaş bu telaş.
Bu arada, Türkiye'nin de kafası karışık,
Öyle ya,
Amerika'ya,
"Kölemiyiz sana biz?" deme noktasında.
İşte Amerika bunu hiç duymak istemiyor.
 
FIKRA
 
İki adam ışıklarda karşılaşmış.
Birisi çok şişman,
Diğeri de çok zayıfmış.
Şişman adam zayıfa dönerek:
Seni görende kıtlık var sanır,
demiş.
Zayıf adam da:
Seni gören de kıtlığın sebebini anlar,
demiş.