Televizyon da Büyük Tasarımlar adlı programı seyrediyorum.
Avusturya da bir çift ev yapmak için bir arazi alıyor. Enteresanı araziyi içinde ki ağaçlardan dolayı almaları. Çift öyle çevreci ki inşaat sırasında ağaçların kökleri zarar görmesin diye elle kazıyorlar inşaat alanını.
Ağzım beş karış proğramı seyrederken, aklıma bizim buraların meşhur papağanlarına, çulluklarına,  kirpilerine, kaplumbağalarına ve daha nice canlıya yuva olan içinde çam ağaçları dahil çeşit çeşit ağacın bulunduğu arazi geliyor.
Bir gecede içindeki yüzlerce ağacın sessiz sedasız kesildiği arazi.
Şimdilerde son sürat bitirilerek bir metrekare bile boşluk bırakmadan milyon dolarlarla satılmaya başlanılan tıkış tıkış evlerin bulunduğu arazinin her önünden geçişinde mütahite ah ediyorum…
İçine girecek tabut bile bulamayasın!!!
 
******
Bir Amerikan Yerli Öğretisi der ki;
 
Bir atın susuzluğunu giderdiği yerden su iç; at hiç bir zaman kötü su içmez.
Kedinin yattığı yerde uyu, kurdun değdiği elmayı ye.
Sivrisineklerin yerleştiği mantarları korkusuzca topla. Köstebeklerin kazdığı yere ağaç dik.
Yılanın ısınmaya durduğu yere ev yap. Sıcak günlerde kuşların yuva yaptığı yere kuyu kaz. Horozlarla beraber uyu ve uyan ki tüm gün içinde en sarı mısırlara ulaşabilesin. Daha çok yeşillik ye ki, bir hayvandaki gibi güçlü bacaklara ve dayanıklı bir kalbe sahip olabilesin.
Daha çok yüzmeye git ki, dünyada kendini bir balığın denizde hissettiği gibi hissedebilesin. Daha sık gökyüzüne bak, daha az ayaklara. Böylece düşüncelerin daha net ve hafif olacaktır.
Konuşmak yerine, daha çok sessiz kal, böylelikle ruhun sakinliğe ve huzura erebilecek.
 
Durmayın derim… Hiç bir şey için geç kalmış sayılmazsınız.
 
*******
Kiğılı mağazalarının 10 Kasım için hazırlamış olduğu reklamda “ Markası ne olursa olsun düğmesi sökülmüş ya da kopmuş ceketlerinizi 9 Kasım günü Kiğılı mağazalarına getirin ücretsiz dikelim. 10 Kasım da önümüzü birlikte ilikleyelim. “ sözleri duyduğum an dedim ki “ bu güne değin izlediğim en anlamlı reklam…
Sonrasında neden düğme dedim? Mutlaka başka bir öyküsü var diyerek araştırmaya başladım.
Evet, varmış…
Çağla Uygar’dan alıntı olarak yazıyorum.
 
Aaaa!
Gökyüzünden düğme yağıyordu biliyor musunuz?
Düğme yağdı gökyüzünden!
Atatürk’ün o bayrağa sarılı tabutuna düğme yağdı…
Rengarenk düğmeler!
Düğme yağıyor! Çıt! Çıt! Düğme yağıyor!
Herkes yukarı baktı!
O caddedeki dükkanlarda, bürolarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Yahudi vatandaşlarI var pencerelerde…
Ve Yahudi kardeşlerimiz ülkenin Yahudi vatandaşları önderlerini, bu güzel insanı kendi (matem) geleneklerine göre “ gömleklerinin ceketlerinin düğmelerini kopararak “ uğurluyorlar.
Nasıl bir görüntü…
Atların çektiği top arabasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tabutu ve üstüne rengarenk düğmeler yağıyor, pencerede gözü yaşlı insanlar…
Gömleklerin, ceketlerin düğmeleri kopartılarak uğurlama ne demekmiş biliyor musunuz ?
 
“ BEN SENDEN SONRA EKSİĞİM…”
 
Nur içinde yat ATAM…
Mekanın Cennet olsun.