Belki size saçma gelebilir ama, ben Amerika ile Rusya arasında herhangi bir güç savaşı olduğuna inanmıyorum!
 
Hatta daha da ileri giderek dünyayı yöneten güçlerin bu iki ülkeyi yöneten güçlerle aynı olduğunu düşünüyorum.
 
İnsanların duygularını tetiklemek için onların milli duygularını kabartmak gerekir. Bunun içinde kaos ortamına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla yola devam edebilmek için ortamın sürekli gergin ve gerilimli olması gerekmektedir. Takdir edersiniz ki güllük gülüstanlık bir dünyada bu duyguları sağlayamazsınız. Yaratılan kaos ortamından beslenilir. Onun içindir liderlerin agresif söylemleri.
 
Yıllardır “diplomatlarını geri çekti, diplomatlara nota verildi vs.” denilerek sürekli diri tutulan Rusya,-ABD güç savaşı var. Aslında gerçekten  var mı? Yoksa var gibi mi gösteriliyor?
Kabul edelim ki artık dünyayı para yönetiyor. Para kimde ise onun borusu ötüyor. Paranın kimde olduğu artık bilinmekte. Dünya topraklarının yüzde altmıştan fazlası,  zaten bir kaç aile arasında paylaşılmış durumda. Yani dünyanın sahipleri belli. Artık ABD’nin de Rusya’nın da zenginleri aynı ailerde toplanmışken iki ülkenin düşman olması sizce de mantık dışı değil mi? Aslında yapılan; iki ülke arasında sürekli gerilim, kuvvet çatışması var-mış gibi gösterilmesinden başka bir şey değil.
Bakınız Suriye’ye… … Cevabını bildiğiniz soruları yan yana getirince mantığı çözmek çok daha kolay oluyor.
Suriye’de hangi terör örgütü var? DAEŞ
DAEŞ’i kim yarattı? Kötü çocuk ABD
DAEŞ sözüm ona kimle çatışıyor? PKK’nın uzantısı olan PYD-YPG
PKK yıllarca nerede konuçlandı? Suriye’de.
Suriye’ye DAEŞ’le girdiği savaşta destek olan kim? İyi çocuğu oynayan Rusya!
Peki Afrin kimin kontrölünde? İyi çocuk Rusya’nın…
Kötü çocuğu oynayan ABD, PYD-YPG’den oluşan toplama terör örgütünü nerede konuçlandıracaktı?
Afrin’de…
Şimdi vaz geçtiğini söylüyor…
Peki inanıyor muyuz? Tabi ki de hayır!
Menfaatler aynı olunca bütün düşmanlar dost olur.
 
Canan Kaftancıoğlu…
Günlerdir gündemden düşmeyen CHP İstanbul İl Başkanı…
Açıkça söylemek gerekiyorsa kendisini tanımıyorum. Eşten dosttan ve sosyal medyadan duyduklarım dışında hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
Beni az çok tanıyanlar, yazılarımı okuyanlar bilir, bir hemcinsimin siyasette yükselmesi bir mevkiye gelmesinden  farklı görüştende olsam, (kanlı terör örgütlerini desteklemediği sürece) daima gurur duymuşumdur. Çünkü bu işlerin hele de erkek hegemonyası ve kadının kadına olan gizli çekememezliklerini bildiğimden dolayı, o konuma bileğinin hakkıyla gelen, alın teri dökerek,çalışarak yükselen  her kadına saygı duyarım.
Canan Kaftancıoğlu’nun attığı twitlerden ve yaptığı paylaşımlardan dolayı tepkileri özellikle de iktidardan gelen tepkileri görünce haliyle birçok insan gibi benimde dikkattimi çekti…
Durum gerçekten neydi? Sorun neydi? HDP-Kürt sempatizanı olan yada öyleymiş gibi gösterilen bir il başkanının CHP’ye vereceği zarar mıydı sorun? (Ki CHP karşısında bu iktidarın işine gelir… Ballı kaymak durumu)Yoksa AK Parti- MHP ittifakından ötürü İstanbul’da AK Parti’nin oy kaybına uğrayacağı düşünülen ve CHP’ye gideceği tahmin edilen Kürt oyları mı?
Büyük bir tepkiyle karşılanan Canan Kaftancıoğlu’nun yapacağı üç şey var.
Ya istifa etmek…
Ya kimseyi umursamadan yoluna devam etmek.
Ya da “Evet vaktiyle HDP’ye sempatizanlık duymuşluğum olabilir.  Hata yaptım. Allah’ım affetsin!” diyerek  kamuoyundan özür dilemek.
Hangisinin olumlu karşılanacağına siz karar verin.
 
Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmelleddin İhsanoğlu olduğunu duyduğum anda CHP çizgisiyle asla uyuşmayan Ekmelleddin İhsanoğlu’na hem Kemal Kılıçdaroğlu’nu hemde Devlet Bahçeli’ye tepki göstermiştim.
Ben bu ikiliyi eleştirdiğim esnada özellikle Devlet Bahçeli’yi eleştirdiğim içinde eş-dost bana tepki göstermişti. Hatta hele biri var ki, offff bana ne hakaret ne hakaret!
Vayyyy efendim MHP’nin kesin bir çizgisi varmışmış! Ben Devlet Bahçeli’yi nasıl eleştirirmişim! O sözünün eri bir lidermiş! Asla Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasına müsade etmeyecekmiş! Ben kim oluyormuşum da Devlet Bahçeli’yi eleştirirmişim…Ve daha neler neler…
Uzun uzun yazmama gerek yok.
Daha 2 yıl önce RTE’yi yerden yere vuran Devlet Bahçeli bizzat kendisi çıkıp “ MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.” deyince aklıma beni yerden yere vuran arkadaş geldi.
 
Yaaa işte bak siyaset böyle bir şey arkadaş… Öyle oturduğun yerden boru boru laf çakmaya benzemiyor! Her an dengeler değişebiliyor. Siyasetçiler el bebek gül bebek birbirine iltifatlar sunarken sen onları savunma uğruna gerekirse en yakın dostuna düşman oluyorsun!
Kısacası…
Bi püskevit yer misin?