Dünya turuna çıkmayı yaklaşık 1 senedir planladığını ifade eden Usta,  "Takriben bir senedir planladığım bu geziye çıkma kararı hiç de kolay olmadı.Uzun bir süre ülkemden, okulumdan ve Trabzon'dan uzak kalmak çok ürkütücü geliyordu. Bu fikrin derinine inersek çocukluğumdan beri süregelen bir gezme aşkı olduğunu buluruz.İlkokul dönemimde ailecek yaptığımız geziler, ilkokulda bir yurt dışı projesiyle İtalya'ya gitme fırsatı bulup gidememiş olmam, lisede hırs yapıp benzer bir projeyle Almanya'nın Regensburg, Münih ve Nürnberg kentlerine gitmem, yine lisede uzun gezi olarak adlandırılan geziye gidebilmek için Akçaabat'tan Beşikdüzü'ne otostop çekip para biriktirmem, üniversitede aldığım bursları biriktirip Ukrayna ve Gürcistan'a gitmem bu kararda önemli roller oynayan olaylar” dedi.  "Fikir aslında sadece Fransa'ya otostopla gitme isteği olarak başladı” diyerek sözlerine devam eden Usta, "Bunu nasıl yapabileceğimi araştırırken Couchsurfing adlı bir uygulama buldum.
 
Bu uygulama gezgin insanların sizin evinizde veya sizin bir başka insanın evinde hiç bir ücret ödemeksizin kalmanıza olanak sağlayan bir uygulama ve bu uygulamanın asıl amacı kültürel alışveriş.Bu uygulama sayesinde evime gelen gezginlerden öğrendiklerim aslında dünyanın tahmin ettiğimiz gibi bir yer olmadığı düşüncesini kafama kazımaya başlamıştı. Fikrin olgunlaşma sürecinde Barkın Laçin Özdemir'le tanıştım.Kendisi bütün kıtalara ayak basmış en genç Türk ve ona Fransaya gitmek istediğimi söylemiştim  ve tavsiyelerini dinlemiştim ve bu olaydan kısa bir süre sonra Simyacı adlı kitabı okudum.  Kitap İspanya ve Fas arasında geçen bir kitap ve okuduktan sonra acaba neden İspanya'ya gitmiyorum dedim,neden Fas'a gitmiyorum derken "Neden olmasın?" diye bir soruyla karşılaştım” diye konuştu.  Usta, "Babamın memuriyetinden dolayı alabildiğim yeşil pasaportun bana sağladığı imkanı da süresi dolmadan kullanma isteğiyle birleşince "Acaba ben neden bütün kıtalara ayak basan en genç Türk olamıyorum?" dedim. Önümde ailevi, maddi, kültürel bir sürü engelin olduğunu gördüm ve aslında engel dediğimiz şeylerin bizim ürettiğimiz ve bizi hayatın çoğu yerinde engelleyen şeyler olduğunu gördüm.Trabzonlu olmanın da verdiği bir aykırılıkla bunlar birleşince gerçekten 

"Neden olmasın?" 

dedim ve kendimi her zaman Trabzonspor gibi Asi ve Mavi gördüm. İstanbul takımlarının hegomonyasına olan bir başkaldırı gibi ben de toplumun yapazmazsın edemezsinlerine bir başkaldırı olarak bu işe kalkıştım ve aslında bir şeyi elde edebilmek için gerçenten istememiz gerektiğini anladım. Plan iyice oturmaya başlamıştı ve neredeyse her gece bunu düşünüyordum. Ailemin haberi yoktu, gözüm korkmuyor değildi sonuçta dünyanın en ücra yerlerine gideceğim ve her zaman her şey karşıma çıkabilir ve gerçekten param yoktu. Paranın bir engel değil bir mazeret olduğunu fark ettim.   Çok plan yaptığımı ama asla harekete geçmediğimi fark ettim ve insan beyni bir şeyi çok düşündüğünde onu yapmış gibi algılayan bir organ bu yüzden bir gün okulda otururken çantamı alıp arkadaşlarıma ben gidiyorum dedim, nereye diye sordular ve bilmiyorum diyip boğaz köprüsüne doğru yürümeye başladım (okulum köprüye 1 km uzaklıkta belkide daha yakın) ve yola inince otostop çekmeye başladım.  E5 gibi bir anayoldaydım ve açıkcası çok korkmuştum hiç tahmin ettiğim gibi değildi ve her şey belirsiz olunca içimi bir sıkıntı kaplamıştı derken bir araba durdu 'Nereye gidiyorsun delikanlı.' diye sordu 'Nereye olursa abi.' dedim ve arabaya bindim.Biraz sohbetten sonra abinin Ankara'ya gittiğini öğrendim ve haydi o zaman biz de gidelim diyip Ankara'ya gittim. 600 km gibi bir mesafeyi 8 saatte normal bir otobüsten daha hızlı gittim ve üstüne abi bana yemek de ısmarladı. Bu işin düşündüğümden kolay olduğunu fark ettim çünkü bu olay insan ilişkilerinden geçiyor ve bir insana samimiyetinizi ne kadar aktarabildiğinizle iletişim kaliteniz arasında doğru orantı vardır. Sonrasında en büyük otostopum olacak İstanbul-Trabzon arası yolculuğuma başladım ve uzun süre maça gidememiştim en yakın maça yetişmem lazımdı.Yola çıktığım günün ertesi günü maç vardı ve benim kesinlikle bir günde 1063 km otostop çekmem lazımdı ve sabah 09:00'da yola çıktım tam tamına 20 saat sonra evime gelebildim.  Samsun'a 11 saatte geldim ve Samsun'dan Trabzonda 9 saatte geldim. Ordu'da 3 saat yolda kaldım gecenin bir yarısı ama en sonunda başardım. Trabzon'a gidince bu fikri aileme açma zamanı gelmişti ve öyle de yaptım.Tabi ki de olumsuz karşıladılar.  İnsanların çoğu desteklese de bu fikri ailem canımı o insanlardan daha çok önemsediği için bu fikri kabullenmeleri kolay olmadı ki zaten ikinci defa Trabzon'a gittiğim esnada kabullendiler. 
 
Trabzon'a  yurtdışında otostop deneyimlemek ve biraz yol yordam öğrenmek isteğiyle gitmiştim ve bunu yapmam için tek şansım Gürcistan'dı.Bir sabah otostopa başlayıp Artvin'e kadar gittim ve sınırı geçerken verdiğim 15 Tl haricinde para harcamadım. Couchsurfing uygulamasıyla Batum'da bir gece kaldım ve ertesi gün Tiflis'e 10 saatte ulaştım.Tiflis'te de Kevin adlı bir Amerikalı'da 2 gece kaldım ve ertesi gün sabah yola çıkıp bir günde Trabzona döndüm ve harcadığım para tam tamına 50 liraydı. Trabzon'a dönünce sırasıyla Ankara-Mersin-İzmir ve İstanbul'a otostopla gittim ve İzmir'de otostop çektiğim için bisiklet sürmeyi bile bilmeyen ben trafik cezası yedim.  Bunları deneyimledikten sonra bu planı gözümde büyütmeme gerektiğini fark ettim ama hiç bir şey öyle el bebek gül bebek olmadı tabi ki. Yollarda saatlerce otostop çekmek insanı fiziksel ve psikolojik olarak gerçekten derin etkiliyor o yüzden bunu kaldıracak bünyeye sahip olmak da önemli.  Bazen insan keşke yanımda biri olsun diyor bazen keşke bir çeşme olsa diyor insan ve bunun gibi şeyler insana küçük şeylerden zevk almayı öğretiyor bu sayede insanın hayattan aldığı zevk artıyor minimalist yaşam yani.  Bu konu üzerine de bir sürü şey söylenebilir ama başka zamana.  Bu planlar önündeki en büyük engellerden biri ise okulumdaki hazırlıktı ve onu geçince okulu dondurma , ekipman almak rotayı kesinleştirmek gibi işlere koyuldum ve yakın zamanda dünya turuna başlıyorum ve ilk durağım Viyana olacak.  Avrupa'da 11 şehir gezip Afrika'ya geçeceğim gelecek yazıda sizinle buluşmayı dört gözle bekleyeceğim ve bana herhangi bir sorusu veya destek olmak isteyen herkes bana kolaylıkla ulaşabilir kendinize iyi bakın

 #BÜYÜKTRABZONSPOR
 taraftarı insanlara bu küçük şehrin büyük yürekli insanlarının her şeyi yapabileceğini kanıtlamaya gidiyorum” dedi. 
Editör: TE Bilisim