Eker, “Dünyada intihar önemli bir sorun. Türkiye’de de giderek önem kazanmaya başladı; özellikle büyük şehirlerde ve Batıda. Türkiye’de 2015 yılında intihardan 3 binin üzerinde insanımızı kaybettik. Dünya geneline baktığımız zaman her 40 saniyede bir kişi intihar etmek suretiyle hayatını kaybediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyada 2004’te 1 milyon, 2015’te 800 bin kişi intihar etmek suretiyle hayatını kaybederken, her bir-iki saniyede de bir kişi intihara kalkışıyor. İntiharlar önlenebilir bir ölüm nedeni olması nedeniyle tedavi edilebilir bir durum. Hekimlerin sorumluluğu ve Halk Sağlığı olması sebebiyle hükümetlerin sorumluluğu altında ve bu nedenle bütün dünyada devletler bu konuda önlem almaya çalışıyorlar” dedi.

"İntiharlar en çok ilk ve sonbahar aylarında yaşanıyor"

İntiharların özellikle ilk ve sonbahar aylarında yaşandığına dikkat çeken Eker, “Bipolar bozukluk hastalarında ne yazık ki depresyon dönemleri özellikle ilk ve sonbahar aylarında daha fazla oluyor. Bunun haricinde bazen biyolojik yatkınlığı olan depresyon hastalarında da böyle bir durumla karşılaşıyoruz. Bipolar rahatsızlığı olan hastalarımızda intiharları daha sık görüyoruz. Bipolar rahatsızlık çok sık görülmese de intihar nedenleri daha çok bu rahatsızlıkla ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Ölüm Korkusu Yaşayan Tek Canlı İnsan

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan da ölüm korkusu olan tek canlının insan olduğunu kaydederek “İnsanın çok gelişmiş olan beyni onun, çok uzak geleceğe hayal etmesini sağlayabildiği için gelecekle ilgili sorunlar ve geçmişle ilgili pişmanlıklar bizi çok fazla meşgul ediyor. O nedenle de ölüm korkusu olan tek canlı biziz. Oraya varana kadar ölüme hatta kendi hayatımızın sonrasına varana kadar endişelerimiz var. Dolayısıyla bu da bizi depresyona çok yatkın canlılar haline getiriyor. Depresyon her zaman sorun mu? İlaç alıp tedavi etmek mi lazım? Bunu nasıl ayırmalıyız ? Normal insanların tarihsel olarak zor sorunlardan kurtulmaları sağlayan bir şey aslında depresyon dediğimiz. Fakat bugün çok ağır tipleri var insanları yaşayamaz hale getiriyor. Farmakologlarımız ağır versiyonları ile ilaçlarla savaşmaya çalışırken bizlerde normal depresyon insana nasıl fayda sağlayacağına dair yollar bulmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla derdini dinleyen dermanını bulur” diye konuştu.

Sosyal Medya Depresyon Nedeni

Sosyal medyanın aslında çok ağır depresyon nedeni olduğuna dikkat çeken Canan, “Sosyal medyada aslında çok ağır depresyon nedeni zaten kendisi bin nevi depresyon. Çünkü depresyon nedir? sizi harekete geçirmekte zorlaştıran, diğer insanlarla ilişkinizi kesen aynı konuları sürekli düşünmeye zorlaştıran bir şey. Sosyal medyada bugün böyle. Başka Kimseyle görüşmüyorsunuz, sanal ilişkilerle zaman geçiriyorsunuz, hareketsiz kalıyorsunuz dolayısıyla maalesef ilerde çok daha büyük sorun çıkarabilecek bir mevzu. Ben bunun kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle 7 ila 10 yaşına kadar çocukların kesinlikle bu ortamdan uzak tutulması gerekiyor. Çünkü beynimiz buna hazır değil” şeklinde konuştu.
 
Editör: TE Bilisim