Sempozyumda ilk söz alan Öğretim Üyesi Sabri Öncü kamu-özel ortaklıklarına vurgu yaparak; “Şu aralar Türkiye’de Şehir Hastaneleri’ne benzer bir girişim var. O hastanenin verimli çalışması için bin tane doktor gerekirken daha az doktorla hizmet vermeye başlıyor. Bu hastanelerin çalışmayacağını bile bile bu hastaneleri yapıyorlar. Ya bizim yöneticilerimiz ya da bize benzer fikirde ki yöneticiler bilerek çalışmayacağı bilinen bu şeyleri bilerek yapıyorlar ya da gerçekten çok kişi bilmiyor. Sonuç olarak zarar gören vatandaş. Diğer taratanda propaganda devam ediyor dünyanın en iyisi budur diye. Bu deney tamamlandıktan 10 yıl sonra sıkıntılar ortaya çıkmaya başlayacak” dedi.
Bu Hastaneler Verimsizliğe Mahkûmdur
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Kayıhan Pala ise yaptığı açıklamada; “Kamu Hastanesi ile Özel hastane arasında ki farkı ortaya koymamız lazım. Şehir Hastaneleri için ilk önce kamu özel ortaklığı dendi ama şimdi şöyle bir ortaklık düşünün siz ortağınıza kira ödüyorsunuz. Şehir Hastanelerini açıyorlar ama ihaleyi alan şirketlere yüzde 70 yatak doluluk oranı garantisi veriyor. Kendi hastanesine böyle bir garanti vermesi söz konusu olabilir mi? Sağlıkta dönüşüm dedikleri şeyin yüzde 95’i Dünya Bankası’nın bize gösterdiği yol haritasıdır. Dolayısıyla bu şehir hastanesi kimseye şaşırtıcı gelmesin. Orada bu çok açık bir şekilde söyleniyor.
Dünya Bankası bu dokümanı 2000’li yıllarda yayınladıktan sonra revizyon yaptı. Artık günümüzde bütün devlet hastanelerinin özelleştirilmesi çok çare değil çekirdek hizmetlerin kamu tarafından sürdürülmesi orada ki personelin maaşlarının devlet bütçesinden ödenmesi asıl karlı alanların özel şirketler tarafından yürütülmesi daha karlı. İşte kamu-özel ortaklığı ile karşımıza getirilen Şehir Hastaneleri’nin arka planı bu. Dünya bankası diyor ki özerk hastane bir şirket gibi yönetilir. Şehir Hastanesinin yatak sayısı verimsizlik getirir. Bu hastaneler verimsiz olmaya mahkûmdur. Sağlık Bakanlığı 2011 de plan yaparken 2023 yılına kadar Trabzon’da mevcut 2200 Sağlık Bakanlığı yatağından 200’ünü kapacağını bildiriyor.
Sağlık Bakanlığı kentin hedefini şöyle açıklıyor. 2011 yılında 10 bin kişiye 42 yatak düşerken Trabzon’un 2023 hedefi bunu 41’e indirmek dolayısıyla Şehir Hastanesi’nin Trabzon’da ek bir yatak sağlama ihtimali yok. Kaldı ki 10 bin kişiye 41 yatak ile yüzde 70 garantisinin olanağı da yok. Yüzde 70’i doldurabilmek için bazı yatakların kapatılması kaçınılmaz olacak. Eğer bu hastane yapılacak olursa şehir içinde ki rant değeri arsa değeri yüksek arsalara bakın çünkü onların kapatılması söz konusu olacak. Bütün Türkiye’de sistem bunun üzerine çalışıyor” şeklinde konuştu.
Kesin Bir Görüşümüz Yok
Trabzon Mimarlar Odası Başkanı Gürol Ustaömeroğlu ise Trabzon’da bulunan hastanelerinin önlerinin şehir planına uygun olmadığını belirtti. Trabzon’da bulunan hastanelerin otoparkı olmadığına vurgu yapan Ustaömeroğlu; “Hastanelerin Acil Servis otoparkı yok. Kanuni Araştırma Hastanesi’nin konumu bir roman. Hastane plan olarak güzel ama konumu cinayet. Bu yol hala tartışılıyor. Hiç ilgisi olmayan Kaşüstü’nde ki dalçıktan dolayı. Bu hastanenin hinterlandı geniştir ama yolu olmadan yapıldığı ve daha sonra buna yollar entegre edildiği için şuan da bu iş dal-çığa kadar gidiyor. Mimarlar olarak dalçığı savunuyoruz. Buraya yanlış kararlar verilen hastanenin yollarını dalçık’a uyarlamaya çalışıyoruz mesele burada kopuyor.
Derdimiz hastaneye yol yapma çabası. Mimarlar Odası Şehir Hastanesi konusunda kesin bir görüş yayınlamadı. Yeri konusunda Mimarlar Odasının bir görüşü yok. Neden olarak bu anlattıklarım. 200 dönümlük bir araziden bahsediliyor. Bize sunulan teknik verilerden yola çıkarak söylüyorum en uygun yer Akyazı. Keşke Akyazı hiç doldurulmasaydı. Çimento Fabrikası için sanırım bir talep gelmiş metrekaresi yetmiyor. Yetse para vermeyecek. Sağlık Bakanlığı’nın 6 trilyon kamulaştırma bütçesi var. Bize gelen verilerle baktığımızda en uygun yer Akyazı’ydı. Sığsa da Arsin’e Sifla Ovası denen yere yapsak ama kamulaştırma yapılacak. 200 dönüm kamulaştırma yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Sonay ÇALUK
Editör: TE Bilisim
