Etkinlikte; Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, siyasi partilerin il başkanları, STK temsilcileri, çok sayıda vatandaş Kudüs için el ele yürüdü. Cumhuriyet Caddesi'nden başlayan yürüyüş Atatürk Alanı'na kurulan miting alanında son buldu. Burada Kudüs için Kur’an- Kerim okundu.  Mitingde;  Trabzon Valisi Yücel Yavuz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ve Kudüs Platformu üyeleri açıklamada bulundu.
 
“Kabul edilemez”
 
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Gümrükçüoğlu burada yaptığı açıklamada; “Bugün bir araya gelişimiz sıradan bir araya gelme değildir. İmanı bir vazife olmak için toplanmışız. İşte hepimiz Kudüs kendilerine gönderilen peygamberlere isyan eden Yahudilerin baş şehri olarak kabul edilemez. İşte Trabzon Meydanı bugün bütün dünyaya haykırarak Kudüs Filistin’in baş şehridir. Mescidi Aksa ebediyetten baki kalacaktır mesajını veriyor. Hz.Muhammet (sav)’in Allah’ın emriyle 1439 sene evvel ektiği tohum bugün Trabzon’da bugün muhteşem manzarayı ortaya koydu. Bugün zalim İsrail ve onun işbirlikçilerine meyil etmemek. Mazlum Filistin kardeşlerimizin yanında bulduğunu haykırmak için buradayız. Miraç hediyemiz mübarek kılınan topraklardır. Kudüs bizim için manevi meseledir. Milli meseledir. Asırlar boyunca bu mübarek topraklara sahip çıkmış ve uğrunda can vermiş bize emanet etmiştir. Ecdadımız Mekke Allah’ın haremi, Medine Hz. Muhammet(sav) haremi, Kudüs tüm Müslümanların haremi demiştir. Haremimiz işbirlikçi ABD tarafından kirletilmesine asla izin vermeyeceğimiz kutsal yerimizdir. Mescidi Aksa’nın ilk kıblemiz olacağını unutmayacağız” ifadelerini kullandı.


 
“İslam Dünyası Uyanmıştır”
 
Trabzon Valisi Yücel Yavuz burada yaptığı açıklamada; “Kudüs dünya meselesi, insanlığın meselesi haline gelmiştir. Dünya da çok büyük bir proje uygulamaya geçirilmiştir. Bunlardan acıcısı, en dokunaklısı ve bütün sinir uçlarını harekete geçirecek olan karar maalesef Amerika Başkanı tarafından saçma sapan karar alınmıştır. Bu İslam dünyasının uyanmasına yol açmıştır. Ve dünya lideri olan Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün İslam ülkeler bir araya gelerek deklarasyonunu ortaya koymuş ve denilmiştir ki; “Kudüs Filistin’in başkentidir.  Kudüs İslam dünyasının başkentidir.”
 
“Bu Bir Dünya’ya Deklarasyondur”
 
Biz güçlü olmak zorundayız. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmek zorundayız. Biz her yönü ile diri olmak zorundayız. Basit şeyler ile uğraşmak yerine bu ülkenin hak ettiği İslam toplumunun liderliğini şuan ifa eden Türkiye’nin Türk Milletinin hak ettiği o muazzam seviyeye ulaşmak için birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmek için çok çalışmalıyız. Bu dev bir projedir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu karar verili verilmez dönem Başkanı da olması hesabiyle İİT’yi toplantıya çağırdı. Ve orada örgüte üye bütün ülkelerin altına imza attığı deklarasyon yayınlandı. Ve denildi ki bu asla kabul edilemez karardır. Aslında karar bile değildir yok hükmündedir.  TBMM’de bütün milletvekillerimizin tek ses olarak altına attığı imzalar atıldı. FETÖ denen o kahpe örgütü bizim başımıza bela ettiler. 15 Temmuz’da son perdeyi oynamak için çıktılar. Bu milletin birlik ve beraberliğini hesap edemediler. Biz 15 Temmuz’da ve sonrasında terör ile mücadele de bunu gösterdik. Biz artık dünyaya diyoruz ki bize rol biçemezsiniz. Biz artık oyun kuruyoruz rol biçiyoruz. Bu muhteşem tablo farkında olduğumuzu gösteriyor. Bu bir Dünya’ya deklarasyondur. Trabzon üzerinden gösterilen müthiş bir duruştur.” İfadelerini kullandı.  


 
“Kudüs Ortadoğu’nun Yüreğidir”
 
Trabzon’da düzenlenen ve çok sayıda STK’nın yer aldığı Kudüs Platformu üyeleri ortak olarak yaptıkları açıklamada; “Kudüs, İslam’ın altyapısını oluşturmak üzere gönderilen ve dönemlerinde geçerli ve hak din olan üç inanç için de hakkaniyet temelli özgürlük ve barışı arayan Ortadoğu'nun yüreğidir. Kudüs, İslam dininin ilk kıblesi olmasının yanı sıra kutsal mekânlarıyla tarihi, kültürel, dini kimliğini kazanmış olan ve bu niteliğiyle dünya esenliğinin göz bebeği bir şehirdir. Kudüs'ün özel statüsüne sahip çıkmak, korumak, tüm renkliliğiyle barış içinde bir dünyayı gerçek kılmak bakımından hayati derecede önemlidir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Kudüs merkezde olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında bir dizi insani ve siyasi dram yaşanmıştır. Filistin sorunu dediğimiz ve gerçekte bir insanlık sorunu olan konu, bu yaşananların bir ürünüdür ve halen tüm barış çabalarıyla birlikte bunları tahrip eden saldırgan politikalar nedeniyle insanlığın gündemindedir. 1947'den bu yana tüm Birleşmiş Milletler kararlarında Kudüs'ün İsrail hâkimiyeti altında bulunması kabul edilmemiş, 1967'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden sonra ise yine Birleşmiş Milletler, İsrail'i Kudüs'ün statüsünü değiştirecek girişimlerden kaçınmaya çağırmıştır.


 
Çatışma doğuracak”
 
Keza İsrail'in 1980'deki ilhak kararı BM Güvenlik Konseyi'nce kınanmış, bu konuda İsrail Hükümetinin almış olduğu tüm kararların hükümsüzlüğü kayıt altına alınmıştır. Bu kararda ayrıca, İsrail'deki diplomatik misyonların Kudüs'te bulunamayacağı açıkça ifade edilmiştir.  İsrail'in bu türden politikalarını özetleyen 'Kudüs'ü başkent yapma' girişimlerine bugüne kadar mesafeli duran ABD'nin bu defa destek verme olarak anlaşılabilecek bir yola girmesi asla kabul edilemez. Filistin sorununu çözme, bölgeye barış ve istikrar getirme temelinde uzun yıllardan bu yana 'arabulucu' olarak davranan, dünya kamuoyuna kendi misyonunu bu şekilde anlatan Amerika'nın bugünkü tavrı, bölgede bir dizi tehlikeli gelişmeyi tetikleyecek, çatışma doğuracak, yeni insani dramlara sebep olacak bir yaklaşımdır. Halen Filistin sorununu çözmek için gösterilen barışçıl çabalar bu girişim karşısında muhakkak büyük darbe alacak, Ortadoğu'da bir dizi istikrarsızlık yaşanacaktır. Suriye'de yıllardır süren savaşın sonuna yaklaştığımız bu dönemde bu kararın alınması sorumsuzluktur. İsrail ve Filistin arasında adil, kalıcı, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir barış gerçekleşmeden insanlığın huzur ve selamete ulaşmasının mümkün olmayacağı unutulmamalıdır. Bu kabul edilemez gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan 80 milyonun her bir ferdinin, BM kararları hilafına Kudüs'ün tarihi statüsünü değiştirme yönündeki maceracı girişimleri kesin ve tartışmasız bir şekilde reddetme iradesi, bugün burada mevcuttur.


 
“vazgeçilmeli”
 
Ortadoğu’da barışın tesisi ve huzurun temini, tarihten beri gelen inanç merkezi olma, hoşgörü ve kardeşlik içinde birlikte yaşama iradesinin kalıcı olması için; ABD’nin bu kararından ivedi olarak vazgeçmesi, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve katliamlarını sonlandırması gerekir.  Bunun temini için, bugüne kadar iyi niyetle yapılan çalışmalara ilave olarak; Tüm dünya devletlerini mukaddes Kudüs’ü bağımsız Filistin’in başkenti olarak tanımaya ve bunun göstergesi olarak Filistin Büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımaya davet ediyoruz.  İsrail ile yapılan bütün ticari, askeri, istihbâri ve diğer tüm anlaşmaların yeniden değerlendirilerek vazgeçilmesi, bu çağrının tüm dünyaya iletilmesi talebimizdir.  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1937 yılında ifade ettiği gibi; “Filistin’e el sürülemez. Türkler, mukaddes topraklarda yabancı hâkimiyetine tahammül etmeyeceklerdir. Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için bugün kanımızı dökmeye hazırız.” sözündeki kararlılığın bugün de sürdüğü bilinmelidir.  Mesele vatansa, mesele kutsallarımızsa gerisinin teferruat olduğu bilinmelidir.”
Sonay ÇALUK
Editör: TE Bilisim