Şüphe yok ki bu sıkıntıların ve acıların yaşanmasında varlığını tamamen devlet terörüne,   kendinden olmayana yaşam hakkı tanımama prensibine ve ırkçı  uygulamaları ile her türlü hukuksuzluğu kendinde gören bir yaklaşımla hareket eden ve bu yönüyle bölgenin adeta çıbanbaşı devleti unvanını hak eden İsrail’in çok büyük etkisi vardır.  

1948’de uluslararası hukuku tanımadan destekçilerinin cesaretlendirmeleriyle zorba bir devlet olarak ortaya çıkan İsrail, 1954, 1963 ve 1974 savaşları ve bu savaşların getirdiği haksız sonuçlarla başta demografik yapı olmak üzere Filistin’in şekillenmesinde ve orayı ebedi yurt olarak kabul eden Müslümanların azınlık durumuna düşmesine, bir çoğunun hayatlarını kaybetmesine ve milyonlarca Filistinlinin başka ülkelerde muhacir durumuna düşmesine neden olmuştur.  

Bu kabul edilemez bir durumdur. İsrail’in bu uygulamaları bilinmelidir ki bölgeye kaos ve acıdan başka bir şey getirmemektedir.  Bugün İsrail Devleti’nin tanıdığı Yahudi Devlet Yasası evrensel hukuk ilkelerine tamamen aykırı ve Filistin üzerindeki işgalci zihniyetini meşrulaştırma çabasından başka bir şey değildir.  Bu tavır kendini evrensel hukuk ve insan hakları yasalarına bağlı hiçbir medeni devletin kabul edebileceği bir şey değildir.  Bu yönüyle ülkemiz için de yok hükmündedir.  Bu yasa İsrail hükümetinin  Müslüman katliam ve soykırımına hukuki zemin bulma telaşıdır.”
 
Editör: TE Bilisim