Selman Öğüt'ü geçen akşam bir TV programında izledim.
Aman Allah'ım!
Bu ne ateşli adam...
CHP'li vakili linç edecek.
Durmuyor.
Sövdükçe sövüyor,
Saydıkça sayıyor...
Allahtan evde torunlar uyumuştu.
Utandım doğrusu.
*
Araya modaratör giriyor.
“Lütfen efendim” diyor.
“Yapmayı/etmeyin” diyor.
Ama ne çare ki,
Bu mis gibi Ak Parti kokan akademisyen,
Zabdedilemiyor...
İyi ki yanında silah falan yoktu.
CHP'li vekil de alttan alıyor olmuyor.
Sesini alçaltıyor olmuyor.
Neyse ki alelacele program bitiriliyor.
*
Peki neden bu kavga?
CHP'li vekil,
“Türkçe ezan okunabilir” dedi de ondan.
“Arapça okunuyorsa Türkçe de okunabilir” dedi.
*
Ancak bu haşin akademisyen,
"Allahuekber , Allah birdir.
Bunu bilmeyecek insan mı var.
Neden Türkçe okunsun ki," diyerek tepki veriyor.
*
Ama hiç de öyle değil.
Ezanın anlamını bildiğini iddia edeip ekranları arenaya çeviren,
Öfke krizlerine giren bu akademisyen de
Allahu Ekber'in manası  bilemiyor .
*
Zira Allahuekber,
"Allah büyüktür" anlamındadır
Oysa dini konularda merhum üstatların üstadı Yaşar Nuri Öztürk de
Türkçe ezan okunabilir,
Hatta Türkçe dualarla namaz da kılınabilir görüşündeydi.
*
Ancak benim anlamadığım,
Doğru ya da yanlış,
Öztürk Yılmaz ezan konusunda bir görüş paylaşmış.
Bu CHP'yi bağlamayabilir.
CHP' yapacağı bir açıklama ile,
“Bizim Türkçe Ezan konusunda bir düşüncemiz yoktur.” O vekilin şahsını bağlar açıklamasında bulunabilecekken neden kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildi anlayabilmiş değilim.

YALANIN BATSIN

Adamın kafasında beyaz sarık.
Sırtında siyah cübbe.
Karşısında dini vaaz aldığını sanan zavallı Müslümanlar.
*
Sohbetin konusu,
”Efendi Hazretleri ile Hz Akbaba Arasındaki Sırlar”
*
Bu Hoca görünümlü konuşmacı,
"Akbaba Hazretlerinin Fatih döneminde yaşadığını,
Mahmut Hoca’nın geçirdiği bir ameliyatta,
Akbaba Hazretlerinin de bulunduğunu ve ameliyatta manevi doktorluk yaptığını" söyledi.
*
Yahu şu mübarek Kur'an ,
Peygamber Hz. İsa'nın dahi öldüğünü,
Zira,
“Bütün ruhlar ölümü tadacak” dediği halde,
*
Adam kalkıyor,
600 yıl önce ölen bir zat'ın,
hastalanan Hocasının  ameliyatına girdiğini söylüyor.
*
Siz hangi dindensiniz?
Nereye hizmet edersiniz?
Sana inanların bilgisizliğinden,
Cehaletinden faydalanarak,
Dine/imana sığmayan masallar anlatıyorsunuz...
*
Evet,
Öyle şeyler duyuyoruz ki,
Yalanın ucu bucağı yok.
Yalanın,
Edebi yok.
Hayası yok.
Şerefi,
 İnsafı yok...
*
Anlatılan bu hikmetli(!)mucizeler Hz. Peygamberimizde bile olmamışken;
Hiç peygamberimizin ameliyat yaptığı belirtildi mi.
Mesela böyle bir durum olsaydı,
Amcası Hazreti Hamza'yı kurtarmaz mıydı.
Ölen torunlarını kurtarmaz mıydı.
Ali'yi,
Hasan/Hüseyin'i kurtarmaz mıydı?
*
Kuldan utanmaz,
Allahtan korkmaz mısınız?
*
Bir sır açıklayacakmış.
Ve ardından anlattıkları bu saçmalıklar...
*
Hem anlattığın sır ise,
Sahi neden anlatıyorsun?
Sır değilse,
Neden "sır" diyorsun.
Kaldı ki,
Sır ise sen nereden biliyorsun?
*
Şu mübarek İslam dinini hurafeler dinine döndürmektesiniz...
Kimsiniz?
Kimin hesabına konuşuyorsunuz?
Bir FETÖ bilirdik.
Siz kaçıncı dereceden FETÖ'sünüz.
*
Ey devlet!
Ey Diyanet!
Daha ne kadar insanları kandırıp,
Dinden inançtan soğutmalarına seyirci kalacaksınız?
*
Bu yapılanlar,
İnsanın uhrevi dünyasına bonzai çektirmektir.
Kokain çektirmektir.
Artık durdurun bu zalimleri,
Allah aşkına yeter artık!

PARKTA BİR MANYAK

Şuna bakın;
Eline susturucu takılmış tüfeğini alıyor.
Parka gidiyor,
Parkta domuz gibi gibi kuşları avlıyor...
*
Vatandaş parka gidiyor.
Çocuklar parka gidiyor.
Neden doğa ile baş başa kalmak.
Oksijen almak.
Kuş sesleri duymak için.

İşe bu hasta ruhlu manyak,
Oradaki kuşlardan rahatsız oluyor.
Sorarsan,
Müslüman'dır.
Bakarsan insandır.
*
Sonra bu pislik adamı polis yakalıyor.
Ardından da  serbest kalıyor.

Eşimle bu konuyu konuştuk;
"İnşallah bekardır,
Yoksa parktaki masum kuşları öldüren bu manyak,
Eşini yaşatmaz" dedi.
Aman dikkat!
Bence de yaşatmaz.

OLDU MU HOCAM!

Sen Diyanet İşleri Başkanı ol.
Başkanı olduğun o Diyanet'i ve
Var olduğun Türkiye Cumhuriyetini Kuran,
Gazi Mustafa kemal Atatürk'e
Sorumluluğundaki camilerden iki kelimelik bir rahmet dileğinde bulunma.
*
Nedir bu husumet!
Ne yapmış sana Atatürk ne!?
Anlat da bilelim Hocam!
*
Ama bununla da kalmadın,
Seviyesizlikte yerlerde sürünen,
Ağzından çıkan kelimeleri pislik kokan,
Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanını,
Özellikle de 10 kasım arifesinde  ziyaret etmeniz,
Hem de o  sırtındaki  Diyanet Başkanlığı cübbesiyle,
Nereye mesajdır Hocam?
*
Topluma bu sancıyı,
Bu katlanılmaz acıyı neden verdin,
Ey Hocam?
*
Kaldı ki bu adam,
"Keşke Yunan galip gelseydi" diyecek kadar;
Densiz,
Dengesiz,
Atatürk ve Türkiye Devleti düşmanıdır.
Ve  açık bir Yunan aşığıdır bu şapşaloz,
Büyük bir haindir bu Hocam!.
*
Evet bu,
"Atatürk öldüğünde kenefe gidin"
Diyen Ruhu mendeburu  ziyaret etmek,
Onunla nasıl bir zihniyet kardeşliğidir Hocam!

*
Olur ya;
Sırf bu yüzden,
Şu camilerle arasına mesafeler kayacak Müslümanların günahını,
Nasıl ve hangi güçle taşıyacaksınız,
Hocam!?

OLAN ÖLENE OLUR

Bakın Suudi Arabistan Büyükelçiliğinde hunharca  öldürülerek,
Ortadan kaybedilen Cemal Kaşıkçı haftalarca konuşuldu...
*
Adam,
Öyle ya da böyle ortadan kaldırıldı.
Kaldıranlar belli.
Kaldırtanlar belli.
Ama adamın cesedi nerede o belli değil.
*
Adam Gazeteciydi.
Adam Amerikan vatandaşıydı.
Adam Türkiye'nin eniştesi olmaya hazırlanıyordu.
Ama olmadı.
Peki ne oldu?
Suudiler birkaç yüz milyar dolar  kefaret öder,
Konu kapanır.
İşte o kadar!
Medeni alemin adaleti bu!
Yani Dolar...

FIKRA

Temel otelin birinin odasında kara kara düşünüyor.. 'Ula' diyor, "Ben aşağudan içki isterken laz olduğum anlaşilur mi acaba?"  
Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor. "Bana bir visku.. yok böyle anlarlar".. "Bana bir rakı, yok" diyor böyle de anlarlar.
"Bana bir bira.. tamam" diyor "böyle iyi.. anlamazlar". Ve aşağıya iniyor. Masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor:
"Barmen bana bir bira". Barmen Temel'i biraz süzdükten sonra soruyor:  
-"Birader sen laz mısın?" 
Temel: 
"Uuuy nasil anladun" diyor: 
- "Burası resepsiyon bar karşıda.."