İKİ DAKİKADA İKİ PENALTI BİR KIRMIZI BUHAR OLDU
 
Futbolun birçok tarifi içinde en çok öne çıkanın sonuç oyunu olduğu şeklinde yapılan tariftir. Gerçi amaç eleştirmek ise yazar futbolun diğer yönlerini de kolayca öne çıkarabilir. Bunda haklı da olur. Zira sahaya gelen binlerce seyircinin içinde futboldan, sonuç dışından da farklı beklentisi olanların var olduğunu bilir. Dün oynadığımız Göztepe maçı bu bakımdan güzel bir örnek oldu.
 
Olaya sonuç yönü ile bakanlar haklı olarak yukarıdakilerin kaybettiği puanlara bakarak alınan üç puanın sadece üç puan değil 9 ya da 12 puan değeri taşıdığı için oynanan futbola değil sonuca bakmalarında elbette haklılar. Eminim bu gerçeklik var iken benim gibi düşünenlerin sayısı hiç de fazla değildir. Zira ben son yıllarda giydiği forma ile Trabzonspor’a yakışmayan onca futbolcuyu içinde barındıran takımımızın oynadığı bu güzellikte futbolu uzun zamandır görmedim.
 
Demem o ki kötü futbol oynayıp kazanmak çekirge misalidir, sen yeter ki futbolun gereklerini yerine getirdiğin güzel futbolu oynamaya devam et sonuçlar kendiliğinden geleceğini göreceksin. İyi futbola Göztepe maçını örneklersek göreceğiz ki takımımız rakibi doksan dakika oyun dışında tutmuş gol bulmak için sahanın her yerinde topa sahip olmuş gol için her türlü girişimi başarı ile uygulamaya koymuştur. Tek eksik olan golü sahamızda üçüncü kez tanık olduğumuz kaleci engellemiştir demeliyim ama demiyorum. Zira önceki diğer iki maç Van ve Fener maçları idi. Orda da kaleciler harikalar yaratmışlar ancak dünkü kaleci gibi hakemden bu denli yardım almamışlardı.
 
Burada amacım Göztepe kalecisinin başarısını küçümsemek değildir ancak aynı karede oluşan peş peşe iki penaltı verilmiş olsa idi manşet Göztepe’yi kalecisi dahi kurtaramadı olacaktı. Enteresan olan hakemleri yazımda pek konu etmeyen ben son iki yazımın teması maalesef hakem üzerine şekillendi. Onca seyirciyi umursamayıp önünde peş peşe cereyan eden iki net penaltıyı vermemenin muhasebesini yaparken kendimi bir türlü ikna edemediğim için yazmak zorunda kaldım. Acaba yönetici ya da başkandan her hangi biri bu konu için Fener’in hocası Aykut’u zorlayıp bir demeç vermesini sağlayabilirler mi ne dersiniz? Zira Aykut hoca bizimle ilgili hakemlerin uygulamaları onu çok ilgilendiriyor da..!
 
Sonuç olarak alınamayan üç puan yüzünden oynanan futbol yok sayılarak Rıza hocaya eleştiriler anlamlı anlamsız devam edecek. En çarpıcı olanı da şüphesiz Burak olsa bu maç beşlik olurdu gibi takımın gol kaderinin bir futbolcuya bağlanmasının sorumlusu Rıza hoca gibi vs. Ben de bu konuda bir noktaya parmak basıp yazıyı sonlandırayım. O da onca kaçan ya da kurtarılan gol içinde senin santrforunun bir pozisyonu yok ise onda da suçlu Rıza tabi. Bence daha gerçekçi olaylara bakıp duygularımızı ikici plana atabilmeliyiz. Başka Trabzonsporumuz olmadığını düşünerek sorumluları sıralamada taraf olmamaya özen göstermeliyiz. Bu gidişin hiç de iyi bir gidiş olmadığını hepimiz biliyoruz. İyi haftalar.