CEMAL SAFİ'NİN ARDINDAN GÜFTELER YETİM KALDI
           
"Gitti gelmez bahar yeli;/Şarkılar yarıda kaldı/Bütün bahçeler kilitli;/Anahtar Tanrıda kaldı" demişti usta şair Cahit Sıtkı Tarancı. Millete ses ve nefes olmuş sanatkârların aramızdan ayrılması bana hep bu dörtlüğü hatırlatır. Hüzünler abanır yaralı yüreğime.
           
Şair ve güftekâr Cemal Safi'nin ölümü de bana Tarancı'nın bu hicran yüklü dizelerini hatırlattı. Ölümlü yanım, ölümsüzlüğe galebe çaldı. İçimdeki boşluk alabildiğine derinleşti.
           
Cemal Safi ismi, şiirle ve müzikle hemhâl olanların aşina olduğu devasa bir isim... Son dönem şiirimize damgasını vuran Cemal Safi, gözyaşıyla karılmış hüzünlerin mahir şairiydi. Sözcüklerin ayağını yerden kesecek kadar, söz bayrağımız olan Türkçeye hakimdi.
           
Cemal Safi küçük aşklardan bile büyük şiirler çıkarabilecek kudretli bir kalemdi. Kelimelere ruh üfleyen bir söz sihirbazıydı o. Hem "Cemâl(yüz güzelliği)" hem de "Safi(duru, temiz)"ydi. Sözleri gönül teknesinde yoğuran ve kıvamına eriştiren usta bir hamurkârdı.  Onun şiirlerinde söz kalabalığına rastlanmaz.  "Ne bir eksik, ne bir fazla" şiirdeki düsturuydu. Onun, gücünü samimiyetten alan gür sesi, seven gönüllerde yankı bulurdu. Âşıklar onun şiirleriyle kendilerini ifade ederlerdi sevdiklerine. Akdeniz'in Karacaoğlan'ı varsa Karadeniz'in de Cemal Safi'si vardı. Zira o, Karadeniz'imizin Karacaoğlan'ıydı.
           
Cemal Safi kendi deyimiyle "Kalpten doğup kalbe akan nehir"di. O nehirde yüzenler, bir kez dışarı çıksalar sudan çıkmış balığa dönerlerdi. O, mertliğini Dadaloğlu ve Köroğlu'ndan, sertliğini maktul Divan şairi Nef'i'den, Neyzen'den ve Şair Eşref'ten almıştı.
           
Cemal Safi hecenin yaşayan en büyük şairiydi. Tabir caizse hecenin ayaklarını yerden keserdi. Hece onunla adeta masmavi göklere kanatlanırdı. Dörtlük nazım birimini sıkça kullanırdı. O, şiirlerini daha çok halk şiirinde yaygın olan koşma nazım şekliyle yazmıştır.
           
Merhum Cemal Safi dünyanın var'ına hiç önem vermeyen, aşkı en büyük sermaye olarak gören bir gönül adamıdır. O, aşkı "yaşanmadan çözülmeyen sır" olarak tanımlıyordu. Ona göre aşk tarif edilemez bir duyguydu. Tahtla tacı yerle bir edendir aşk. Vahşiyi yahşi, âlimi cahil edendir. Her oyunu bozandır aşk. Kerem'i kül eyleyendir o. Ferhat'a dağları deldirendir. Muhammed(sav)'in yaratılışına sebeptir aşk. Evliyanın sözündeki muhabbet, enbiyanın yüzündeki nurdur. Mevlâna'yı döndüren de, barınağı gönül olan aşktır.
           
Şiirle müziği birleştiren bir köprü olan Cemal Safi, Türk müziğinin zirve isimlerinden biri olan Orhan Gencebay'ın güfte fabrikasıydı. Onun güfteleri Gencebay'ın sazında ölümsüz bestelere dönüşmüştür. Gencebay'ı Gencebay yapan gizli kahraman odur. Cemal Safi'nin şiirlerinden 40'ını Orhan Gencebay bestelemişti. Bunun dışında birçok bestekâr onun şiirlerini musikiyle buluşturmuştu. Toplamda 150 şiiri dilden tele dökülmüştü. Onun güftelerinden bestelenmiş onlarca şarkı Zeki Müren, Zekâi Tunca, Muazzez Abacı, İbrahim Erkal, Müslüm Gürses, Candan Erçetin ve Bülent Ersoy gibi büyük sanatçılar tarafından seslendirilmiştir.
           
Bir söz büyücüsü olan Cemal Safi bir aşk şairiydi. Aşk onun şiirlerinde bütün saflığıyla gönüllere akar. Onun birbirinden güzel şiirlerinde aşkın en asil ve duru hâlini görebilirsiniz. Onun aşkında hesap kitap yoktu. O, karşılıksız sevenlerin hislerine tercüman olmuştur. Onun şiirlerinde tertemiz aşklar dile gelmiştir. O, ölümsüz aşkları anlatırken iffeti baş tacı eylemiştir. "Bilmiyorum nerdeyim, ne hâldeyim, ben kimim,/Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış./Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim,/Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış." sözleri ancak böyle saf bir yürekten çıkabilirdi.
           
Usta şair Cemal Safi bu toprakların yetiştirdiği yerli ve millî bir değerdi. O, ilhamını yaşadığı topraklardan ve etrafındaki asil insanlardan almıştır. Hiçbir zaman Batı'nın etkisinde kalmamış, öz değerlerini ve değerlilerini baş tacı etmiştir.  Cemal Safi, çocuklarının ismini Mehmet Akif ve Peyami Safa koyacak kadar edebiyata sevdalıydı ve de bizdendi.
           
Cemal Safi sayıları beş yüzü aşan usta işi şiirlerini değişik kitaplarla okuyucuya ulaştırmıştır. O, 1993 yılına kadar yazdığı şiirlerini “Vurgun” adlı ilk kitabında toplamıştır. Şairin ikinci şiir kitabı “Sende Kalmış” 2000 yılında, “Kıyamete Kırk Kala” adlı şiir kitabı ise 2002 yılında basılmıştır. O,1990 yılında müzikli bir şiir kaseti de çıkarmıştır. Cemal Safi, 1992 yılından beri her yıl, yaz aylarını geçirmekte olduğu turizm beldesi Akçay’da, ağustos ayının son üç günü gerçekleştirilen Akçay Şairler ve Bestekârlar Festivalini organize etmiştir.
           
Şiir diliyle konuşan Cemal Safi, manevî değerlerinden beslenen, Hakk'a ve hakikate inanan, vicdan ve izan sahibi bir insandı. Onun şiirlerinde beşeri aşkın yanında ilâhî aşk da vardır. O, Rabbine olan sevgisini birçok şiirinde dile getirmişti. İşte onlardan biri de "Kâinatın Ulu İmparatoru" adlı söz abidesiydi: "Cemâline sığındım haşmet-i celâlinden,/Sana meftun gönlümü fani sevdadan koru./Nar-ı hicranla yandım memnu aşk melâlinden,/Son olsun kâinatın ulu imparatoru." Bu güzel sözler ancak imanlı bir gönülden neşet ederdi.
           
İnsanlar vakti gelince birer birer aramızdan ayrılsa da ölümsüzlüğün kapısı olan ölüm ölmüyor işte. Ölümün sıcaklığını her zaman ensemizde hissetmekteyiz. Zira ölüm hep yanı başımızda. Ölümsüzlük iksiri bugüne kadar bulunmadı, bundan sonra da bulunamayacak. Hayatın kanunudur bu: "Şairler ölür, şiirler yaşar" Cemal Safi bir fâni olarak madden aramızdan ayrılsa da kaleme aldığı birbirinden kıymetli şiirleriyle gönlümüzde hep yaşayacak.
           
Bu fâni dünyaya "Elveda" diyen Cemal Safi bir şiirinde "Masallar anlatıp avutamazsın,/Talihim gözünü açtı diyorum/Ninniler söyleyip uyutamazsın,/Gönlümün uykusu kaçtı diyorum,/Müsaden olursa ben gidiyorum" diyordu. İşte öyle de sevdiklerinden müsaade isteyerek aramızdan ayrıldı Cemal Safi. 1938 senesinde Samsun'da dünyaya gelen şair, 2018 senesinde seksen yaşında terk-i dünya eyledi. Arkasında yüzlerce şiir, dillerde dolaşan onlarca şarkı sözü ve temiz bir isim bıraktı. Rabbim cennetine kabul eylesin. Ruhu şâd olsun.