15 Temmuz ihanet gecesinden beri her gece kalkıp sosyal medyadan, internetten anlık gelişmelere bakıyorum gündemi anbean takip etmeye çalışıyorum. Geceden sabaha çok şey değişiyor. Devlet ve iktidar kademesinde sürekli bir yoğunluk hakim ve öyle görülüyor ki bu yoğunluğun devlette uzun bir zaman daha biteceği yok. Ne dış güçler bırakıyor ne içerideki destekçileri, çok şükür şuanda İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu döneminde patlayan bombalar artık olmuyor, karakollar basılmıyor. Neyse ki güvenlik uzun zamandır emin ellerde.
Her seçim bir önceki seçimden önemli ve seçmenin üzerinde çok itinalı bir şekilde düşünmesi gereken bir hassasiyette oluyor. Bilinen Türkiye hedeflerine ilerleyene kadar bu şekilde yoğunlukta geçeceği benziyor. Bu durum 2023-2070 yıllarına kadar da bu yoğunluğu artırarak devam edecek bence. Gerek iktidar gerek muhalefet kanadı da bu yoğunluğun farkında aslında.

Sürpriz milletvekilleri transferleri, ittifaklar, değişen siyasetle birlikte bilinen politikaları da şüphesiz değiştiriyor. Aslında bazı seçmenin de kafası karışık. Metal yorgunluktan, mevcut durumdan şikayetçi olup değişiklik arzusu taşıyan seçmenin sayısı da azımsanacak derecede değil. Fakat Reis gitsin yerine kim gelsin sorusunun cevabını da bilen yok.

Tarihi bir süreç ve değişen bölge şartları önümüzdeki seçimin sorumluluğunu bizlere daha da iyi anlatıyor aslında. Bizler iç siyasette içi boş konularla takılırken 3.Dünya savaşının başladığını ülkelerin sınırlarının değiştiğini, Müslümanlara karşı topyekun bir savaş açıldığını görmezden geliyoruz sanki. Kahpe Siyonistler acımadan Ramazan günü Filistinli kardeşlerimize kurşun yağdırıp çocuk kadın demeden şehit ediyor. Bir avuç İsrail tüm dünyaya meydan okuyor sanki.

Güneyimizde bekleyen savaş gemileri, yeni bir dünya düzenin kurulduğunun ya da kurulacağının habercisi aslında. Epey zamandır algılar üzerinden yürütülen savaşlar da cabası. Bizler “Tamam” mı  “Devam” mı diye birbirimizle sosyal medyada didişirken katil ABD ve İsrail Filistinlileri öldürmenin hazırlığını yapıyordu.

Seçimi kazanan kim olursa olsun ama asla kaybeden bu Millet, bu Devlet olmasın. Öngörülerimizde, beklentilerimizde, ideallerimizde hedeflerimizde öncelikle Vatan olsun. Şunu da düşünmek gerek durup dururken her şey iyi giderken neden bunca finansal saldırılar oluyor? Sınırlarımızdaki teröristlere finans desteği sağlayan ülkeler milyarlarca dolar harcayıp kilometrelerce öteden gelip Akdeniz’de savaş gemilerini boşuna mı yüzdürüyor? Peki, bu terörü finanse eden ülkeler seçeceğimiz başkanın kendi adamları olması için hiçbir şey yapmayacak mı? 

İşte bütün bu soruların cevabını düşünerek seçime giderken oyumuzu da ona göre kullanmalıyız. Oyun büyük, Ortadoğu’da güçlü bir Türkiye istemeyenler çok. Değişen dünyada sınırlar yenilenirken nerede kimin yanında duracağımızı bir kere daha düşünmeliyiz. Bütün bunların yolu da önümüze gelecek olan sandıktan geçecek. Bir olmalıyız, birlik olmalıyız başka kurtuluş yolu yok.

Sözlerime son vermeden herkesin mübarek Ramazan-ı Şerifini kutluyor İslam alemine birlik beraberlik ve huzur getirmesini temenni ediyorum. Bu Ramazan da hanelerimize bolluk bereket getirsin, gönüllerimize saadet, günahlarımızın af ve mağfiretine sebep olsun inşallah. İyi haftalar, hayırlı Ramazanlar.