Bunca sorun varken yine eğitimden bahsetmenin gerekli olup olmadığını tartışmam; çünkü eğitim her zaman üzerinde durulması gereken en önemli gündem maddemiz olmak zorundadır.
 
Eğitimde teknoloji, her zaman tartışılan konulardan biridir. Teknoloji bazen o kadar abartılır ki, onsuz eğitimin olamayacağına inanılır. Bazen de tamamen düşmanı kesiliriz teknolojinin. Bu iki uç noktanın ikisi de yanlıştır, oysa… Ne “Teknolojisiz eğitim olmaz” doğrudur; “Ne de teknoloji de ne oluyor?” yaklaşımı doğrudur.
Son zamanlarda çoğu öğretmen ve veliler teknolojinin olmadığı sınıflarda kaliteli eğitimin olamayacağına inanmaktadırlar. Sınıfında teknolojik harikalar(!) yoksa, öğretmen istediği başarıyı elde edemiyor; eğer sınıfında projeksiyon olsaydı sınıfını uçurabilirdi(!) Okuma-yazmayı bile projeksiyonsuz öğretemeyen öğretmenlerin varlığı, sınıflardaki başarının tamamen teknolojiye havale edildiğinin işareti olarak okunmalıdır. Evet teknoloji öğretmenin yardımcısı olduğu sürece iyi bir şeydir; ama teknoloji öğretmenin yerine geçmeye başladı mı, o zaman öğretmenin öğretmenliği sorgulanmaya başlıyor demektir!.. Teknolojinin önemli yararları var, ama aynı oranda da zararları olduğunu nasıl anlatacağız? Örneğin, öğrencilerin sosyalleşmelerinin önündeki en önemli engellerden birinin bu teknolojik araçlar olduğunu farkında mıyız? Bütün teknolojik araçları gözü kapalı bir şekilde kullanabilen bir genç, telefonda nasıl konuşulacağını bilmiyorsa, ya da evine gelen bir misafire “merhaba” demekten acizse, bunun kaynağı ne ola ki? Yetişmekte olan çocuk ve gençlerin sevilmeye, takdir edilmeye, kucaklanmaya, öpülmeye ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlardan hangisi, örneğin TV ile karşılanabilir? Ya da internet, gençlerin kucaklanma ihtiyacını karşılayabilir mi? Oysa bunlar olmadan sosyalleşme olamaz. Daha doğrusu sosyalleşmeden insan ilişkilerinin gelişmesi mümkün değildir. Okulun işlevlerinden biri de gençlerin sosyalleşmelerini sağlamaktır. Sosyalleşme ile teknolojik araçların nasıl bir ilişkisi olduğunu hiç düşünmeden, çocuk ve gençlerin bütün yaşam alanlarını teknolojik araçlarla donatırsak, onlara iyilik değil, kötülük yapmış oluruz. Galiba okullardaki sınıfları da böyle bir alana çevirmek gibi bir yanlışa düşüyoruz. Nitekim birkaç yıl önce hayata geçirmek için heyecanlandığımız FATİH projesi artık işlevsizleşmiş gibi durmaktadır.
 
Eğitimde teknolojiyi öğretmenin işini kolaylaştırdığı oranda kullanmak önemlidir; öğretmenin yerine geçmeyecek şekilde teknolojiyi kullanmayı öğrenmek gerekir. Öte yandan teknolojik araçlardan yoksun bir öğretmenin, bunu dert etmesi gereksizdir. Aksine öğrencilerin bütün eğitim yaşantılarını teknolojik araçlara teslim etmenin yanlış olduğunu unutmamak gerekir. Çocuk ve gençlerin en önemli sorunlarından biri, onların özgüvenden yoksun ve asosyal bir varlık olmalarıdır. Bu durumun ortaya çıkmasında teknolojinin yerinin de bulunduğunu unutmamalıdır.

Teknoloji yeri ve zamanına göre kullanılırsa ve öğretmenin işini kolaylaştırırsa iyidir; yeri ve zamanına göre kullanılmayan ve öğretmenin yerine geçen teknolojinin, eğitimin zararına olduğunu öğrenmek, her akıllı öğretmenin, yöneticinin ve ana-babanın görevi olmalıdır.