YAZIMIZA VATANDAŞIN İLAVELERİ...

Bir okurumuzun virgülüne dokunmadan yazdıklarını yayınlıyorum.
"3 yıl önce çalışmaya başladım Farabi'de ..
Hastanede personel için dahi tahsis edilen otopark içler acısı..
Aracınızı park etmek için mesai başlamadan en az 40 dakika önce ise gelmelisiniz ..
Hem boş yer bulmak için, 
Hem de otoparka gidip gelmeniz uzun zaman aldığı için ..
*
Çocuk hastanesi inşaatı başladığı için personel otoparkının da yarısı inşaat sahasına dahil edildi. Şuanda olay daha da içler acısı...
*
Hastanenin acil servisine dahi gitmeniz için dik bir rampada durmak güvenlikçiye gerçekten acile gittiğinizi ispat etmek zorundasınız.
*
Sonra nizamiye kapısı açılıyor,
Şoförlüğünüz iyi ise o rampada aracı stop etmeden kaldırıp acile gidiyorsunuz.
Acil önüne gittiğinizde orada da en az 2 güvenlikçi sizi karşılıyor ...
Size "aracı kaldır park yasak " diyorlar.
Hastanızı, derdinizi unutup araba derdine düşüyorsunuz .
Çünkü hastanızı acil servise yatırıp ilgilenseniz aracınız acil servis önündeki trafiği kapayacaktır.
*
Hastanızı acile bırakıp aracınızın başına dönüyorsunuz .
Peki aracınızı nereye park edeceksiniz ?
İste kritik soru bu .
*
Farabi hastanesinin kampus alanındaki yolların tümünün kaldırıma yakın kenarları demir kazık çakılmak sureti ile daraltılmış .
Vatandaş yol kenarlarına araç çekip yolu daraltmasın diye hastane yönetimi kazık çakarak kendisi daraltmış yolu ...
*
Son 1 aydır yapılan çalışma ile bu sefer eski acil diş hekimliği istikametine giden yol kaldırımlar genişletilerek daraltılmış .
Anlayacağınız bütün dünyanın en büyük derdi trafik sorununa hastane yönetimi yolları daraltıp insanları ücretli otoparka yönlendirerek bulmuş .
*
Ücretli otoparkın sahibi " k " gecen yıl vefat etti .
O vefat etmeden önce otopark görevlileri yol kenarlarına park eden araçları tek tek tespit edip polis amcalara bildiriyordu .
Çok geçmeden polis amcalar gelip megafonla size kızıyor,
Ceza yazıp sizi otoparka yönlendiriyordu ...
*
Gündüzleri saat 11 00 ile 15 00 arası boyunlarında otopark görevlisi kartı taşıyan kişileri yollarda arabalar arasında  sık sık görebilirsiniz.
Ellerinde kağıt kalem bir şeyler yazıyorlar .
*
Kalkınma mahallesi,
Yani Hastane Yolu ise tam bir rezalet.
Sağlı sollu  araçlar park etmiş,
Yol çoğu kez tek şeride düşmüş,
Bunun üstüne belediye otobüsleri ve dolmuşlar o tek şeride düşmüş yolun ortasında indir bindir yapıyorlar ..."
İsmini açıklamamı istemeyen bir vatandaş.
"Çükü ciğerimi sökerler" diyor.

KADİR  YETER

Trabzon'da esnaf.
Kavak Meydanında kuru temizle işi yapıyor.
Ama Kültür/Sanat hayranı.
Zamanı olsa da ömrünü sanat ortamlarında,
Edebiyatçıların sohbetlerinde,
Şiir dinletilerinde harcasa...
*
Evet bu Kadir Yeter bey,
Yıllar öncesi,
Karadeniz Yazarlar Birliğinde oturmaktaydık.
Kapıdan girdiğinde beraberinde Trabzon eski Belediye Başkanı Sefer Özgür vardı.
Benim gözümde,
Sefer Özgür bir duruştu.
Ciddiyet abidesiydi.
Ve yıllardır Belediye Başkanlığımızı yapmıştı.
Ama gel gör ki kimseler tanımamış,
Adeta yabancıymış gibi bakışlara muhatap olmuştu.
*
Orda daha fazla beklemeden merhum Sefer Özgür'ü oradaki dostlarla  tanıştırdım ve sohbet esnasında bir kaç portresini çizdim.
*
Sonradan Kadir Yeter'den öğreniyorum ki, çizdiklerimin aslını,
Araştırmacı yazar Mustafa Yazıcı alırken,
Bu portrelerin fotoğrafını da Kadir Yeter Bey almış.
*
Yıllar sonra bu çizdiğim portreyi Sefer Bey'in Oğlu Emekli Albay Gürsel Özgür'ün Facebook sayfasında gördüğümde doğrusu duygulanmıştım.
*
Neyse gelelim bu sanat ve sanatçı dostu Kadir Yeter Kardeşime...
Kadir Yeter  304 sayfadan oluşan kuşe kağıda basılı,
"Trabzon Çeşmeleri"
"İçilir suları ve kuyu ve sarnıçları"
Kitabını yayınlamayı başardı.
*
Kadir Yeter
"Bu benim sevdamdı.
Emekliyim, Emeklilerin durumu malum, ama ben oğluma dahi el açarak bu sevdamı gerçekleştirdim.
Çünkü ben bu şehrin insanıyım.
Bu şehrin hayranıyım.
Benin de bir tuzum olsun bu kültür çorbasında ."
Diyor.
Kitabı inceledim.
Doğrusu fazlası var eksiği yok.
5 binin üzerinde görseli adresleriyle yayınlamış kitabında.
*
Kimseden bir şey talep etmeyecek kadar da onurlu.
Ancak, Trabzon tarihine yaptığı bu güzellikten ötürü yalnız bırakılmamalı,
Zira bu kitabı görmezden gelmek  onu cezalandırmak olacaktır.

SAİT HOCA'DAN FUTBOL EMPERYALİZMİ

Prof. Sait Kapıcıoğlu Futbol Emperyalizmi adını verdiği 460 sayfalık devasa eserinde;
Futbol emperyalizmimi,
Sanatçı ve toplum.
Sanat ve Atatürk,
Atatürk hangi kulübün taraftarıydı?
Futbol bir spor değil, ayak oyunudur.
Futbolda her şey mubah.
Futbol vergi kaçırma sporu mu?
Futbol savaştır.
Futbolda mafya, rüşvet, şike,ve siyaset ilişkisi.
Futbol borsası A.Ş.
Tele futbol.
Yayın kavgaları,
Futbolda inanç ve sömürü.
Futbol faciaları.
Futbol fanatikleri.
TV'de yüzümüze tüküren futbolcular.
Futbol emperyalizmi karikatürleri ve daha pek çok konu yer almaktadır.
Bildiğiniz gibi, Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu aynı zamanda  bir karikatürist.
O, "eğer karikatür çizemeseydim, ne olurdu benim halim" demektedir.
Aynı zamanda Gazetemizin de köşe yazarı olan üstadı gönülden kutluyorum.

ÇOCUKLAR KARIŞINCA

İstanbul'da bir özel hastanede bir Trabzonlu ailenin bir oğlu dünyaya gelir.
Çocuk zaman içerisinde aileden kimseye benzemez.
Ancak bu durum daha çok babayı rahatsız eder.
DNA desti yapılır.
Adam haklıdır.
Çocuk kendisine ait değildir.
Ama anneye de ait değildir.
*
Hastaneye başvurulur.
Tetkikler yapılır.
2013 yılında aynı gün doğan çocuklardan Adıyamanlı bir aileye ulaşılır.
Adıyamanlı ailenin bir sarışın çocuğunun olması onları mutlu etmiştir.
Gerçek ne olursa olsun aile çocuğu gerçek ailesine verip kendi çocuğunu almaya yanaşmaz.
Ancak mahkeme kararını verir ve çocuklar son defa değiştirilir.
Tabi bu sahneler yürek parçalar...
*
Ama ne yapacaksın ki gerçekler yaşanacaklara müdahale eder.
Şimdi her ailenin 2 oğlu vardır.
Birini uzaklara göndermiş,
Diğerini yıllar sonra bağrına basmıştır.
*
Dedim ya, zor bir durum.
Özellikle anneler için çok daha zor.

FETÖ'YU VERMEZLER ÇÜNKÜ O ÇOK ŞEY BİLİYOR

Evet, ABD ile aramızda insan alışverişi söz konusu.
Esir değiş tokuşu gibi.
Ama o da değil.
*
Malum Bizim Fetullah nam-ı değer  FETÖ Amerika'ya kapağı attı.
Oradan Humeyni misali son hamlelerini yapmayı planlıyordu.
*
Hatta 15 Temmuz'da' da son ve kanlı olan hamlesini denedi.
Allah'tan Muaffak olamadı.
*
Şimdi Türkiye bu içi Amerikan projesi,
Dışı Türk ve Müslüman görünümlü zatı,
Ülkemiz,
Kankası ve büyüük müttefiki ve dossstu Amerika'dan ister.
Bu arada Amerika da bizden buna karşılık bir papaz istemiş.
*
Sanki orada papazların suyu çıkmış.
Ama yine de olsun.
Yeter ki Amerika'nın istediği papaz olsun.
Onlara papaz değil,
Kupa kızını da,
Vale'yi de
Hatta 52 kağıdının tamamını veririz.
Yeter ki bize o FETÖ'yu veriversinler.
*
Vermezler ama.
Veremezler.
Çünkü o FETÖ çok şey biliyor...

ANKARA'DA 38. KARİKATÜR SERGİSİ

Değerli Okurlarım.
Ankara'da Trabzon İl Kültür Müdürlüğünün organizesiyle yapılacak "Trabzon Günleri"
Etkinlikleri muvacehesinde ben de 55 karikatürle 38. Sergimi açacağım.
Çizimle ilgili hazırlıklarımız tamamlandı.
*
Serginin konusu "15 Temmuz" 
*
Umuyorum ki,
Halkımız tarafından büyük ilgi görecek.

F I K R A

Temel'in dokuzuncu oğlunu askere çağırmışlar.
Ondan önceki 8 çocuğu askerde kaybetmiş.
Temel bu duruma isyan etmiş,
Ula söyleyin o padişaha,
Penum şeyime güvenip sağa sola savaş açmasun!