Trabzon’da siyasetçi kavramının içini doldurmak çok ta kolay değil.
Partilerin teşkilatlanma yapısı gençlerin ve kadınların konumu hep tartışma konusu olmuştur.
“Ben” anlayışından kurtulamayan egosu tavan yapmışlar yüzünden siyaset son dönemlerde iyice kısırlaştı.
“Nasıl olsa bu işler düzelmez” diyenler de artık yarışta değiller.
Meydanı iyice boş bıraktılar.
İktidar partisi de muhalefet partileri de bu noktada kendini sorgulamalı.
Partilerin başında etkin görev alanlar şunu sorgulamalı.
Birey olarak partime ve davama ne kadar katkım var?
Kaç yeni insanı partime kazandırdım?
Ne kadar kişi ile gönül köprüsü kurdum?
Şehrim ve ülkem adına hangi sorunları çözdüm?
Siyaset bir yaşam biçimi. Zaman ister-emek ister-sabır ister ve mücadele ister.
Siyasette başarılı olmanın da bedeli ağırdır.
Fesatçıların-hasetçilerin dilinden hiç düşmezsiniz?
Yatırır-kaldırırlar..
Dedim ya siyasetçi olmak kolay değil.
Bu şehirde siyaset yapması gereken, siyasetin mutlak içinde olması dediğim o kadar güzel insanlar var ki.. Ama hiç-biri cesaret göstermiyor, heves etmiyor.
Acaba neden?
Bunu da şu anda siyaset yapanlar düşünsün.
Sabah-akşam aynı adamların yüzünü görmekten bıkmadılar mı?

TÜKETİM ŞEHRİ TRABZON

Yavuz Genç kardeşimiz sosyal medyadan şu mesajı vermiş:
“Trabzon’da her gün yeni bir cafe, köfteci, kahveci ve dönerci açılıyor. Tüketim şehri olduk”
Altına aynen imzamı atıyorum.
Aş-İş-ekmek konusu kısa vadede çözülecek sorun değildir.
İstihdam alanları yaratılırken mutlak suretle gelecek planları yapılmalı.
Kısa vadede çözümler sorunları sadece öteler.
Trabzon’da genç işsiz nüfusu baz alırsak daha somut çözümler üretmeliyiz.
Kamuda ve özel sektörde suyun başında akıllı ve liyakatlı adamlar şart.
Onlar olmadan bu işler çözülmüyor.
Şehirleri ufku geniş yüzünü başarıya ve üretmeye yönelik proje sahibi insanlara teslim etmeliyiz.
Yoksa sabah-akşam iş-yeri açıp ertesi gün kapatma ile yada farklı iş sahalarına dönüşme ile işsizlik sorununu çözemeyiz.
Trabzon’da kafanızı kaldırıp şehrin en işlek yerlerinde nasıl bir işletme anlayışına sahip olduğunu görürseniz bana da Yavuz kardeşime de hak verirsiniz

SAİFİTÜRK’ÜN DAVASINDAYIZ

Mardin'de  Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'ün şehit edilmesine ilişkin davada yerel mahkemece haklarında beraat kararı verilen 8 sanığın, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinde yeniden yargılanması devam ediyor.
2 yıl boyunca Mardin’de devam eden davanın adım-adım takipçisi olmuştum.
Safitürk ailesinin itirazı üzerine dava Gaziantep’e taşınmıştı.
Ne acı tesadüf ki rahmetli kaymakamımız Safitürk 10 Kasım 2016’da Derik’te bombalı saldırıya uğramış 11Kasım’da da kaldırıldığı Gaziantep Devlet Hastanesinde yaşamını kaybetmişti.
Bugün yeniden Gaziantep’teyiz.
Bu şehrin ve ülkenin bir evladı olarak Trabzon Çaykaralı şehit kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’e saygı ve vefa noktasında  elimden geleni yapmaya gayret ediyorum.
“Şehitler ölmez vatan bölünmez” sadece bir slogan değil.
Altını-üstünü doldurmalıyız.
Herkes elinden geleni yapmalı.
Bu ülkeyi bize emanet eden şehitlerimizi ve gazilerimizi samimi-cesur ve yürekli bir şekilde sahiplenmeliyiz.