İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, fındık önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeniden gündeme getirdi. 

Örs yaptığı konuşmada, “ Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, fındıkla ilgili bu hafta bir daha konuşuyoruz çünkü geçen hafta fındıkla ilgili konuştuklarımızdan ziyade fındıktan sonraki alkışlar konuşuldu, o yüzden bugün fındığı bir daha konuşalım diye bu araştırma önergesiyle beraber geldik. Fındık konusuna baktığımız zaman, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini karşılayan bir memleketiz, dünya fındığının yüzde 70'ini biz üretiyoruz ve bu ürettiğimiz fındığın yüzde 77'sini de ihraç ediyoruz. Fındıktan ihracat girdimiz yaklaşık 3 milyar dolar civarında ve Türkiye'de Rize'den başlayarak sahil boyunca geldiğimiz zaman, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun diye ta Düzce'ye kadar gittiğimiz zaman Karadeniz bandındaki birçok şehirde insanlarımızın geçim kaynağı, birçoğunun da tek geçim kaynağı. Fındıkla ilgilenen, fındıktan geçinen, çoluğunun çocuğunun nafakasını sağlayan 500 bin ailemiz var. Biz bu fındığa, ihraç ettiğimiz bu fındığa stratejik ürün diyoruz. Fındığın bir başka özelliği de şu: Hiçbir yabancı girdi ihtiyacı duymadan ürettiğimiz bir ürünümüz bu, o yüzden de buna biz millî ürün diyoruz.

Birlikte Hareket Etmeliyiz

Peki, bu stratejik ve millî ürünümüzün ve bunu üretenlerin yani üreticimizin, benim Trabzon'daki, Fatsa'daki, Ordu'daki, Giresun'daki, Samsun'daki, Düzce'deki üreticimin durumu nedir? Sizler, iktidar sahipleri, seçimlerden evvel Trabzon'da, Ordu'da, Giresun'da meydanlara gittiniz, kahvelere gittiniz, köylere çıktınız ve bu üreticilere bir söz verdiniz, dediniz ki: "Ey üretici, rahat ol, biz seni mağdur etmeyeceğiz. Nasıl yapacağız bu işi? TMO'yu yani Toprak Mahsulleri Ofisini devreye sokacağız, senin hakkını vereceğiz." Nihayetinde geldiğimiz noktada, en sonunda bunun böyle olmadığını gördük.

Geçen hafta bununla ilgili yine bir Meclis araştırma önergesi verilmişti, AK PARTİ Grubundaki arkadaşlarımızın dışında Meclisteki diğer siyasi partilere mensup arkadaşlarımız bu araştırma önergesinin kabulü yönünde oy kullanmışlardı. Sonrasında ben kendi memleketimden, Trabzon'dan biraz nabız tutayım dedim, bakayım bizim oradaki üreticiler bu duruma ne diyorlar diye. Beyler, saygıdeğer AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarım, Trabzon'daki seçmenimiz biraz buruk, "Bize verilen sözler niye tutulmadı?" diye. Hatta bunda, AK PARTİ'ye oy veren, AK PARTİ'ye mensup arkadaşlarımızın da olduğunu açık yüreklilikle buradan ifade edebilirim. Ben de merak ettim, hep "Fındıkta problem var." diyordunuz da niçin burada verilmiş olan geçen haftaki araştırma önergesini kabul etmediniz, ret verdiniz. Bununla ilgili merakımı AK PARTİ'yi mensup bölge milletvekili bir arkadaşım giderdi. Geçen haftaki oylamada ret oyu veren yani kabul oyu vermeyen bir sevgili milletvekili arkadaşım, sosyal medyasından aynen şöyle diyor: "Geçtiğimiz günlerde Mecliste muhalefet partileri tarafından verilen fındıkla ilgili önergenin reddi üzerinden partimiz, milletvekillerimiz ve şahsımızla ilgili yapılan yorumlar karşısında bir açıklama yapma gereği doğmuştur. Fındıkla ilgili sorunları araştırmak üzere verilen önergenin içeriğine karşı değiliz." E güzel. Devam ediyor: "Elbette, bölgemizin tek geçim kaynağı fındıkla ilgili her türlü araştırma yapılmasını, tedbirler alınmasını istiyoruz." Bu da güzel. Devam ediyor: "Ancak, Mecliste teamül gereği, iktidar partisi kendi imzası olmayan önergeleri usulen reddeder, yoksa içeriğine karşı çıktığımızdan değil." Kim diyor bunu? AK PARTİ'li ve geçen haftaki önergeye ret cevabı veren bir milletvekili arkadaşımız diyor.

Sefasını Sürüyorlar

Ben de, hiç kusura bakmasın, kendisine diyorum ki: Özrü kabahatinden büyük. Böyle bir gerekçeyle yani teamül gereği önergeye ret cevabı verilmesi söyleniyor, bunu çok anlayabilmiş değilim.

Saygıdeğer arkadaşlarım, benim köylüm, fındık üreticim fındığın altını temizleyecek, çalısını çırpısını toplayacak, dikenini koparacak, dalları birbirini kesmesin diye dallarını budayacak, gübresini, kirecini vuracak, ağustosun sıcağında bahçesine girecek, günlükçüsünü tutacak, o günlükçünün yevmiyesini verebilmek için eşinden dostundan borç alacak, toplayacak, toplatacak, patosa vuracak, harmana serecek, kurutacak, çuvala yükleyecek, sırtına vuracak yani bunun çilesini, cefasını çekecek, bunun karşısında da bir İtalyan firması bunun sefasını sürecek. Bizim itirazımız bunadır.”