Futbol icat edildiğinden beri toplumun bu denli ilgisini çekmesinin önemli nedenlerinden biri de oynandığı doksan dakika sürenin her dakika ve de saniyede nelerin olabileceğinin kestirilememiş olmasıdır. Bunların bir kısmı tüm seyirciyi eğlendirirken bir kısmı da taraftarın bir bölümünün sevindirirken bir bölümünü de üzüyor olabiliyor. Bir futbolcunun kendi kalesine gol atması taraftarın bir bölümünü sevindiren diğer bir bölümünü üzen olayına en çarpıcı örnektir. Zira burada amaç edilen gol bir şekilde atılmış oluyor. Hakem golün kimin hanesine yazılacağına değil gol olup olmadığına baktığına göre amaç hâsıl oluyor üzülenler olduğu gibi karşı tarafta sevinmiş oluyor.
               
Takdir etmek gerekir ki bir futbolcunun saha içinde sağlığını ilgilendiren sakatlıkların dışında yaşayabileceği en büyük talihsizlik kendi kalesine gol atmasıdır. Pereira’nın dün yaşadığı tamda budur. Gel gör ki aklı başında birçok spor yazarı yenilen bu iki golde günah keçisi bu futbolcuyu ilan ettiler. Bende iddia ve de ısrarla söylüyorum ki yenilen iki golde oluşan hatayı takıma paylaştırmaya kalkarsak en az hatalı olanın (verdiği mücadeleye ve de gollerin yeniliş şekillerine bakarak değerlendirildiğinde) Pereira’nın olduğunu herkes görecektir. Ayrıca böyle bir şansızlığın muhatabı olmanın psikolojisine rağmen sahada görevini en iyi yapanlar arasında olmayı başarması da ayrıca takdir edilmesi de gerekir.
               
Maça gelirsek Rıza hocanın bütün çabalarına rağmen sezon başı hazırlanmayan ve de sakatlıktan yeni çıkan futbolcular yüzünden milli maç arası yeterince verimli olmadığı dünkü maçta belli oldu. Ancak Pereira’ya yapılan haksızlık gibi, on beş günlük arayı yeterli görüp takımın bütün sorunlarını çözmesini istemeyi de fevkalade yanlış bulduğumu söylemeliyim. Dünyada önde gelen hocalardan bile gittiği takımlardan bir yıldan önce önemli bir beklenti olmaz iken biz bu günden yarına çözüm üretilmesini bekliyor olmamızın futbol kitabında ki yerini birileri açıklasa da bizde öğrensek.
               
Sonuç olarak eldeki malzemeyi dikkate alarak büyük beklenti içine girip hedef şaşırtmanın bir anlamı yoktur. Bu yönetime rağmen eldeki kadro, iyi bir devre arası çalışma ile daha iyi sonuçlar alabileceğini herkes görüyor. En azından bu şansı teknik kadro ve takımımıza tanımalıyız. Üç sıfır galipken dört üç yenilen bir Trabzon spordan, iki sıfır mağlupken dört üç galip gelen bir Trabzon spora gelmeyi de yok saymamalıyız. Emeği geçen herkesi kutluyorum. İyi haftalar.