Maç öncesi 11’de Bongonda’nın yerine Bero’yu kadroda görünce, Yanal’ın öncelikle beraberliği düşündüğünü anlamamak için kahin olmaya gerek yok.
Yanal, öncelikle rakibi kontrol edip, sonuca gitmeyi düşündü.
Belli bir süre bu plan tuttu. Ancak Trabzonspor, rakibin topla oynamasına izin verme süresi artınca oyunun kontrolü tamamen Fenerbahçe’ye geçti.
Özellikle Burak Yılmaz’ın oyundan çıkışı Trabzonspor’un geri yaslanmasına Fenerbahçe’nin de daha cesur hücum etmesine neden oldu.
20 yıllık deplasman galibiyeti hasretini bitirmeye iki kez yaklaştı Trabzonspor.
Ama yine olmadı.
Futbolun doğrularını bir türlü hayata geçiremedi Trabzonspor.
Daha doğru bir ifadeyle Ersun Yanal buna izin vermedi de diyebiliriz.
Tamam Bero hamlesi bir nebze anlaşılabilir.
Ancak, N’Doye hamlesini nasıl izah edeceksiniz?
Uzatmalarla birlikte 75 dakika koskoca bir takım sahada 10 kişi oynamaya mahkum edildi.
90 dakika savunma yaparak nasıl maç kazanılır?
Bu kadar baskının sonucunda hata da kaçınılmaz oluyor.
50.yılda Şampiyonlar Ligi için çıkılan yolda anlaşılan eskiye dönüş olacak.
Ersun Hoca, geçen yıl da bu tür tercihleri çok yaptı ve sonu hep hüsran oldu.
Dün akşamki mücadeleyle Fenerbahçe yenilmeyecek bir takım mıydı?
Şampiyonluk isteniyorsa mutlaka stoper, 10 numara ve sağ kanat gerekli.
Dün akşamki maçta bu bir kez daha gözlendi.
35’lik Durica savunmada tek başına savaşıyor.
Kanat bekleri Pereira ile Mas, öndeki Bero ve Olcay’ın yardım etmemesinden ötürü çok zorlandı.
Okay-Kucka ikilisi uyum içinde değil.
Yusuf Yazıcı da karmaşanın içinde ne savunmadan top alabildi ne de hücumu yönlendirebildi.
2-2 tabi ki kötü sonuç değil ama insan kaçan galibiyete de üzülmüyor değil.
Üstelik 20 yıllık hasrete son vermeye bu kadar çok yaklaşmışken.
Ne diyelim.
Kısmet seneye!