Sosyal medyadan gördüğüm bu kareyi siz okurlarımla paylaşmak istedim.
Trabzon'umuzun iki güzide insanı,
Biri valimiz sayın İsmail Ustaoğlu,
Diğeri müteşebbis Atilla Ataman.
Ortalarında ki de,
Malum cihan padişahı,
Kanuni Sultan Süleyman.
İşte gördüğünüz gibi birlikte fotoğraf çektirmişler.
***
Evet,
Ortadaki dünyayı titreten Türk.
Diğerleri Cumhuriyetin mümtaz bireyleri.

Burada ilgimi çeken şey,
Bizim Valimiz ve müteşebbis Ataman'ın önlerinin açık olması.
İşte buna hayli güldüm...
Zira hakikatli bir  poz öyle verilmezdi.
Önce o ceketlerin bütün düğmeleri iliklenir.
Hatta bir miktar eğilinir.
Biraz da ürkek bir poz verilirdi.
Yoksa,
Asker arkadaşı gibi fotoğraf vermek nedir böyle?
Öyle değil mi dostlar...
 
KİM KAYBETTİ
 
Ahmet Hakan,
"Tarafsız Bölge" programına davet ettiği Ekrem İmamoğlu'nu,
Maalesef iyi ağırlayamadı.
Sözünü kesti.
İnsicamını bozdu,
Uzatma,
Kes,
Kapat,
Sus der gibi sataşıp durdu İmamoğlu'na
***
İmamoğlu kendini anlattıkça,
Ahmet bey maalesef kendini kötü hissettiğini,
Hissettirdi.
***
Ekranda israfla ilgili gösterdiği,
Sözlerini destekleyici grafikleri de, bir türlü yakın plan yaptırmadı.
Adeta alelacele gönderildi stüdyodan.
Ve tarafsız bildiğimiz Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge'sinde oldu bunlar...
***
Evet Ahmet bey!
Sürekli okuduğum,
Önemli bir marka değerin vardı gözümde.
İş kazası diyelim geçmiş olsun!
 
BİR MAHKUMUN YÜREĞİ
 
Adı Melih Gürler
Halen Beşikdüzü Cezaevinde mahkum.
Kendisinden bir mektup aldım.
Yazılarımı ve okuyor,
Karikatürlerimi takip ediyormuş.
Ama anlattıkları sadece bu değil.

5 Mayıs tarihli,
Taka'da Manşetten verdiğimiz,
"Yaşama şansın yoksa,
Yaşatmayı seç!"
Haberimizi okumuş ve Trabzon'da 110 hastanın böbrek nakli beklediğini,
Öğrenmiş,
Bundan çok etkilenen Melih Gürler,
"İhtiyaç sahibi bir hastaya bir böbreğini vermek istiyorum.
Hatta bunun için Sağlık bakanlığına dahi başvurdum."
Diyor.
Melih Gürler halen,
TC Adalet Bakanlığı Beşikdüzü T Tipi kapalı ve açık cezaevinde hükümlü olarak bulunmaktadır.
Bu arada Melih kardeşimiz de karikatüre hayli ilgili bir insan ve çizdiği bir karikatürünü sizlerle paylaşmamı rica etti.
Kıracak değildik elbet
*
İşte Melih Bey'in çizgileriyle bir bant karikatür.
Melih burada,
Kocası tarafından dövülen bir kadını himen kurtarmak ister,
Ama kadın Himene tepki gösterir ve
"Kocamdır, döver de sever de ...
Sana ne" der.
 
ÇOK GÜLDÜM
 
Ekrem İmamoğlu için rakip parti mensuplarından birileri,
"15 gün İstanbul'a Büyükşehir Belediye başkanlığı yaptı da,
Ne yaptı?"
Diye soruyor.
Yani demek isteniyor ki,
Hangi çocuk parkını,
Hangi metroyu yaptı?
Hangi rant merkezlerini yıktı?
Hangi boğaz köprüsünü inşa etti?
Valla diyecek bir şey bulamayınca güldüm ve hala da gülüyorum bu siyasetin hallerine...
 
RESTORAN ESNAFI DERTLİ
 
"İftar sonrası sahile indim,
Aman Allah'ım bu ne?
Yaklaşık 10 bin kişilik bir ramazan sofrası kurulmuş.
Ben de diyorum ki nerede bu müşterilerimiz?
Tabi bedava yemek varken,
Neden gelsinler restoranlara.
Neden para versinler?
*
Oysa devlet tüm kurumları,
Sattı, devretti.
Gerekçesi de,
'Devlet ticaret yapmaz'
İyi de bu yapılan ne?
Bizleri iflas mı ettirmek istiyorsunuz.
Bizler ortalama,
10 -15 eleman çalıştıran,
Hizmet üreten esnafız.
Çalışanlarımıza maaşlarını ödüyoruz,
Sigortalarını yatırıyoruz.
Evimiz var ayrıca.
Ayrıca vergi veriyoruz.
İftar verilecek ise,
Bu hizmet indirimli olacak şekilde ve hijyeni ortamda restoranlarda verilemez mi?
*
Bu aslında,
Kaş yaparken,
Göz çıkartmaktır."
İşte böyle söyledi bir restoran sahibi.
 
HAYATIMIZ BELEŞ
 
Evet,
Fena halde bir beleş takılma vaziyetimiz var.
Benim gençliğimde,
Dilenciler vardı.
Yine var.
***
Gençler birbirlerinden,
Hatta tanımadıklarından bile sigara isterlerdi.
Yaşlılar otobüste gençlerden yer isterlerdi.
Şimdi günümüzde,
Beleş daha sistemli bir hal aldı.
 ***
Hasta anneni bak para al.
Hasta evladını,
Torununu bak para al.
Arazin mi var,
Ekmene gerek yok,
Dönüm başına devletten para al.
***
Üretimi unuttuk.
Yarım dönüm bostan,
Yan gel oğlum Osman!
Dönemleri yaşıyoruz...
***
Mesela,
Armut piş ağzıma düş, özdeyişi de buna uygundur.
***
Dedim ya,
Üretmek yok.
Köyde tarım yok artık.
Kentte sanayi yok.
Dağlarda,
Yaylalarda hayvancılık yok.
***
Öyle,
Yaylanın çimenine,
Kuzu yayılır kuzu...
Türküsü söylense ne yazar.
Ne kuzu ver ne keçi.
Her şey bitti her şey...
Çalışma da bitti.
Beleş yaşıyoruz.
Ve işin acı tarafı,
Sevdik biz bu beleş ve onursuz hayatı.
 
FIKRA
 
Bütünleme sınavına girmişti Hakan.
Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu :
Sorulara cevap verebildin mi, oğlum?
Evet babacığım… Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim.
Peki, ne cevaplar verdin bakalım?
Bilmiyorum, dedim babacığım!…