Hayatlar Cennet Mahallesi, Hayaller Beverly Hills!

Annesinin, babasının çalışmaktan canı çıkıyor!
Krediyle aldıkları evin taksitini ödemek için üç kuruşu dahi hesaplayarak denkleştirip yiyor…
Ama kızları; elin havuzlu villasının bahçesinde sanki kendi eviymiş gibi başucunda mojitoyla poz veriyor!
….
Baba borç ödeyeceğim diye cebelleşip duruyor!
Anne parasızlıktan her yerde aynı kıyafeti giyiyor!
Ama oğlan; elin emanet arabasının sürücü koltuğunda sanki kendi arabasıymış gibi üstelik kolunda binlerce liralık taklit saatiyle poz veriyor!
….
Sosyal medyada profiller, onun bunun hesabından çalınmış çifti 3500 tl’lik ayakkabılarla dolu!
Sosyal medyada profiller, onun bunun hesabından çalınmış adına steak denilen alengirli et fotoğraflarıyla dolu!
….
Anası gözleme satarak üç-beş kuruş kazanacağım diye didinen kadının, kendisinden utanan elit kızının pozları hep lüks semtlerdeki şömineli evlerden ya da rezidancelerden!
Gözünde aynı güneş gözlüğünden başka gözlük almaya gücü olmayan genç kızın yer bildirimleri; binlerce dolar para karşılığında üye olunarak girilebilen SOHO’dan …
….
Oysa hepimiz sosyal medya da paylaşılan o lüks evlerin, o son model arabaların, o janjanlı eşyaların başkalarına ait olduğunu biliyorken kime bu kandırmacalar?
Oysa hepimiz arka sokaktaki lahmacuncuda yemek yendiğini biliyorken kime bu palavralar?
Kimi kandırıyoruz?
1’50 lik boylar shopla 180 oluyor…
Tıknaz vücütlar shopla üçgen vücuda döndürülüyor.
Boyunlar kuğuya, bacaklar sülüne, burunlar okkaya dönüşüyor.
Eller, ayaklar mini mini bir kuştan hallice…
Herkes kusursuz! Herkes zengin! Ve herkesin burnu Kaf dağında!
Olmayan varlıklarını varmışçasına abartarak paylaşmaktan mutluluk duyan bir güruh yetişiyor…
Erkekler reis, mafya babası! Kızlar elit prenses modunda!
Yoksul musun? Çal zengin birinin delüks fotosunu koy profiline…
Çirkin misin? Yap sosyal medya esteği sayılan shop’u güzelleş!
Oh mis gibi! Kandır kendini…
Kendini kandırırken de başkalarını da kandırdığını san! San… Ve o yalanla mutlu ol.
İşin enteresanı; bu insanların kendilerine karşı yapılan tüm uyarıları, eleştirileri hiç üstlerine almadan sanki başkaları eleştiriliyormuş gibi benliklerini şizofren hayatlara kaptırmış olmaları…
Artık gençler yoksulluğu, köylülüğü, çirkinliği utanılacak bir durum gibi görmekte ve bunu ret etme uğruna her türlü hileyle ve yalana başvurmakta. Bunu da ellerine tutuşturulan ve içinde her türlü uygulamaya kolaylıkla ulaşmalarını sağlayan, ülkelerin kültürlerini sistematik bir şekilde yok etmek için programlanan akıllı telefonların içine yerleştirilen en ucuz ateşsiz silah olan“ Sosyal Medya “ vasıtasıyla sersemleştirilip, dönüştürülmekteler...
Yüzler, vücutlar ve hayatlar sözüm ona mükemmelmiş gibi sergilenirken, beyinler düşünmekten, yorumlamaktan ve okumaktan aciz bir halde!
Şöyle bir bakın etrafınıza… Fazla uzağa değil çocuklarınıza doğru çevirin bakışlarınızı.
Son zamanlarda ellerinde, daha çok kitap mı görüyorsunuz yoksa akıllı telefon mu?
Hangisi ???