Üç gün önce kendi sahasında bir ilçe takımından altı gol yemiş, üç gün sora da bu moralle rakip sahada maç oynamak zorunda olan bir takımın başına geldiğini bilerek değerlendirmeler yapmak zorundayız. Giden hocanın iki sezon başı bir de ara transfer yaparak kulüp ekonomisini çökertip takımın hiçbir sorununu çözmediğini de hesaba katmak zorundayız. Dahası Rıza hocanın gelirken elinde sihirli bir değneğinin olmadığını ve de takımımızın gerçeklerini bilerek hareket etmenin çok daha hakça bir davranış olacağını düşünmeliyiz.
 
Sevgili okurlar yazılarımı takip edenler bilirler, giden hocaya geldiği ilk günden beş ay süre ile hep destek oldum. Sonuç alamayınca da eleştirilerimi yapmaya başlamıştım. Bu düşünceden hareketle Rıza hocaya da bu şansı vermenin gerekli olduğuna inanıyorum.
 
Rıza Hoca Bu Zamanı Hak Ediyor
 
Emekçi bir babanın futbol emekçisi oğlu olan Rıza hoca Trabzonlu ya da Trabzonspor forması önceden giymemiş olsa da futbolculuğu ve de profesyonel anlayışı ile herkesin takdirini kazanmış biridir. Hocalığı döneminde zaman zaman önemli başarılara imza atmış daha da önemlisi beyefendiliği ile herkese kendini sevdirmiş bir spor adamıdır. İki idmanla çıktığı maçta yaptığı on bir, maçı yenik bitirince yerelde ki spor yazarı arkadaşların tüm eleştiri oklarını ona doğrultmuş olmalarını da doğru bulmadığımı da söylemeliyim. Maç anında yaşananlar dikkate alındığında bu görüşümde de haklı olduğumu düşünüyorum. Zira Özkan hocanın deyimi ile Burak, Sosa ve Olcay’ı sahada oynarken gören varsa beri gelsin. Sosa’nın sorumsuzca 30’da aldığı kırmızı kart da cabası. Sonuç olarak bu takımın sorunu birini oynatıp oynatmamakta değil çok daha derinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne yazık ki bildiğimiz bu gerçeklerle birçoğumuz yüzleşme de zorlandığımız için yazmada da bir hayli sıkıtı çekiyoruz.
 
Sevgili okurlar takımımızın geldiği bu durumda gösterilen tepkileri kimse kınayamaz. Ancak bu takım bizim bu gün birlikte ayağa kalkıp kulübümüze ve de takımımıza sahip çıkma zamanıdır. Bu anlamda bugüne kadar olan bitene seyirci kalıp istifa eden yöneticilerin davranışlarını da hiç anlamlı bulmadığımı söylemeliyim. Sonuç olarak gelinen noktanın ciddiyetini kavrayıp gereğini yapmaz isek Allah korusun yakında bu iki değerden de bahsedemez hale gelebiliriz. Bu düşünceden hareketle Rıza hocanın maç sonu konuşmasında söylediği bazı gerçekleri gördüm sözü ile kupa arası süreyi çok önemsemesini umut verici buldum. Tam destek verirsek ileride bazı şeylerin düzeleceğini düşünüyorum.
 
Sayın Muharrem Usta
 
Kulübün bu en bunalımlı gününde yanında olmamanı yadırgayanlardan değilim. İstifa etmemeni de. Zira başkanlığın süresinde kulübe yaşattıklarını dikkate aldığımda gerçekten bir projenin ürünü olduğuna inanmaya başladım. Mayıs ayında kupaların haczi sonunda biri yiyenim iki masum insanı ihanetle suçlayıp işlerine son vermiştin. O gün ihanet sözcüğü sizin yaşamını süsleyen bir kelime olabilir ama bizim lugatimızda böyle bir sözcüğün yer almadığını söylemiştim. Bundan kaynaklı ayıplarımızı kapatacak maddi gücümüzün olmadığını da ilave etmiştim. Nitekim haklı çıktım. Zira bu gün kulübe kimin ihanet ettiğinin sorusunun camiada tek karşılığı Muharrem Usta olarak geçiyor. Onca servetin var, tümünü harca bu ihanet sözcüğünü anlından sil silebilirsen. Sayın Usta aklında bulunsun diye hatırlatmak istiyorum Ayetle sabittir haksızlık ve de zulmedenlerin Allah belasını kıyamete bırakmadan bu dünyada vermektedir. Kıssadan hisse…..!