Gazetemizi ziyaret eden bazı STK mensupları,
Önceki gün,
"Sözde bizler de destekliyormuşuz gibi  bizim adımıza da açıklama yaparak,
 "İdam istiyoruz" şeklindeki beyanlara katılmıyoruz.
*
Çünkü,
İdam,   ihtiyaç duyulan ahlakı geri getiremeyecek;
Hatta şiddet ve tecavüz mağdurunun  katledilmesine daha çok  neden olacaktır.
Bu gün ülkemizde yaşanan bir ahlak sorunu,
Bir eğitim sorunu vardır.
Kaldı ki,
Getirilmesi düşünülen  idamla,
Çok fazla masum insan iftira sonucu idam edileceklerdir ve bunun telafisi  de ne yazık ki olamayacaktır.
Düşünün,
Balyoz be Ergenekon  davasında onlarca idam kararı alınmıştı.
Şayet ülkemizde idam olsaydı.
Bugün beraat eden mağdurlar,
Belki de çoktan  idam edilmiş olacaklardı.
Hatta Sinema klasiklerinden olan 'Yeşil yol" filmi,
Buna çok acıklı bir örnektir.
*
Son cümle,
İdam bir kurtuluş olacakken,
Ağırlaştırılmış ve tecrit edilmiş bir mahkumiyet,
Cezaların en katmerlisidir.
Bu itibarla,
Belirttiğimiz gerekçeler nedeniyle,
İdama karşı olduğumuzu belirtiyoruz..."

MEHMET CENGİZ BAŞTIMAR ATATÜRKÜ SEVMEK DUADIR

Baştımar,
Yaşı 80'inde bir büyüğümüz.
Ama oldukça dinç.
Çünkü hayatın içinde.
"Bütün varlığım devletim ve milletimdir" diyor.
Büyük Atatürkçü.
Ömrünü Atatürk'ü anlamaya ve anlatmaya adamış bir yurtsever.
Gazi Mustafa kemal'in kıymetini bilemediğimizden mustarip.
Dünya Atatürk'ü sevmez.
Batı Atatürk'ü sevmez.
Ama istemese de takdir eder.
*
Mesela 'Winston Churchill,
“Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim.
Çok üzgünüm!..
Oldukça mutluydum,
Umutluydum.
Daha düne kadar "Çanakkale bizimdir! diyordum."
Çünkü bu savaşı kazanmak için;
Askeri,
Parayı,
Cephaneyi,
Her şeyi hesaplamıştım.
Hepsinde çok üstündük.
Mutlaka yenecektik.
Yalnız bir şeyi hesabı katmamışız...
MUSTAFA KEMAL’İ...
*
Bağrımda İngiliz gururu olmasa,
TÜRKLERİ alnından öpmek,
Onları ayakta alkışlamak isterdim.”
Winston Churchill
*
İşte  o Büyük İngiliz komutanın sevmese de,
Dediği gibi var olan İngiliz gururuna rağmen Atatürk'ü takdirini böyle beyan eder.
Amma lakin biz,
Her fırsatta onu değil takdir,
Tahkir etmenin çabaları içerisindeyiz.
İşte bu durum beni çok ama çok  üzüyor..." diyor.
Mehmet Cengiz Baştımar.

ADNAN HOCA(!)

Namı değer Adnan Oktar.
Takma adı,
Harun Yahya.
Karışık ve karanlık bir adam.

Bir ara Yahudilik ve Masonluk üzerine  kitap yayınladı.
Baya da etkili oldu bu kitabıyla.
Yahudileri,
Masonluğu,
Kullandıkları şifreleri.
Sembolleri anlattı.
 
Mesela DSP'nin parti logosu güvercinin masonların kullandıkları bir logo olduğuna dahi vurgu yaptı.
Sonra, son Menderes hükümetindeki 16 Mason bakanın adını verdi.
Ardından ihtilal sonrası kurulan İnönü Hükümetindeki Mason  Bakanları yazdı.
Sonra dini mevzularda gösterişli kitaplar da yazı.
Hemen yer yerlerde satışa sunuldu.
*
Oysa bir dini eğitimi de yoktu.
Hatta bir üniversite hayatı da yoktu.
Sonra tutuklandı.
Sonra aldığı rapor sonucu "cezai ehliyeti yok" gerekçesiyle salıverildi.
Cem Babuna isimli bir mensubu için kan bağışı kampanyası yapıldı.
Sonra o kanların akıbeti çok da bilinemedi.
Ve o Babuna daha sonra kaybolup gitti.
*
Evet,
Bu zat aynı tarz kadınlar buldu kendine.
Onlara, "Kedicikler" dedi.
Onlarla eğlendi...
Oynadı/oynaştı...
Oynaştırdı...
Ve bu küstahlığını "din budur" diye takdim etti.
*
Dini değerlerde büyük dejenerasyon yarattı.
Zengin ailelerin oğullarını kızlarını kendine biat ettirdi.
Aileleriyle aralarını bozdu.
Büyük servetler yaptı.
TV kanalı kurdu.
Muhteşem malikanelerde yaşamaktaydı.
*
Son yapılan bir operasyonla öğrendik ki,
İsrail bağlantıları var.
Öğrendik ki,
Taciz ve tecavüz mevzuları ve alıkoymalar var.
Mekanlarında yakalanmış tam otomatik silahlar var.
*
Evet bu ve benzeri,
Ne yaptıkları belirsiz yapılanmalar,
Maalesef dış mihraklar tarafından kullanılmaya müsaitlerdir.
Bunlar,
Görünüşte ne kadar muhafazakar,
Ne kadar dindar olursa olsunlar,
En iyi şekilde takibe alınmalılar ve en küçük bir hukuksuzlukta faaliyetleri durdurulmalı ve haklarında işlem yapılmalıdır.
Yoksa asıl başımız bu sahtekarların ihanetinden ağaracaktır.
Nitekim FETÖ buna en büyük örnektir.

FIKRA

4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler... Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir... Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır... Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"

BU NE REZİLLİK!

Çaykaranın muhteşem doğasıyla övünürüz.
Her fırsatta gururla,
Yazar/çizeriz.
Elimizin altındaki bu cennet vatanımıza yüzlerce,
Hatta turistler binlerce km uzaklardan  birkaç günlüğüne gelip Dolar ve Euro'cukları getirirken.
Nedense bizler bu doğayı kendimize düşman bellemişiz.
Her türlü pisliği hayasızca bu cennet doğanın suratına suratına serpmişiz...
O da önceki gün intikamını bir zavallı inekten almış.
 
Evet,
Çaykara'da bir inek,
Doğada bırakılan poşeti yemeye çalışırken boğularak ölmüş.
Nasıl?
Trajikomik değil mi?
Nasıl?
Ayıp değil mi?
Ben bu satırları yazarken utandım.
Siz de okurken kızacağınızı düşünüyorum.
Olmaz böyle vatan sevgisi!
Olmaz böyle Müslümanlık!
Ayıptır!
Günahtır!
Yazıktır!