İnsanın en büyük sermaye olduğunu hepimiz kabul ederiz. Ancak bu sermayenin nasıl kazanılacağına ilişkin çok net bir görüşe sahip olduğumuz söylenemez. İnsan olmak üzere okula gönderdiğimiz çocukları “öğrenci” olarak değerlendirip, onların robotlaşmasına göz yumduğumuz da bir gerçek. Çocuklara “çiçek olun” demekle, onların insanlıktan uzaklaşmalarını söylediğimizin farkında bile değiliz. Çiçek olan çocuk, insan olma noktasında sorun yaşamaya başlar. Çünkü çocukta duygular var, psikoloji var, sosyal özellikler var…

Bütün bunlar onu insan yapan özellikler. İnsan bu özelliklerin gelişmesiyle insan olur. Okuldaki bütün etkinliklerin amacı, çocukların insan olmalarına yönelik, bu da en büyük sermaye olan insan sermayemizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi içindir. Okulun işlevi çocukları sınavlardan geçirmek, onları sınavların kralı(!) yapmak değil, onların insani özelliklerinin gelişmesine yardımcı olmaktır. İnsani özellikleri gelişmiş insan, dünyanın her yerinde en büyük sermayedir; bizde böyle mi? Okul ne zaman gelişmiş insan kaynağı üretebilirse, o zaman en büyük sermaye olan insan kaynağı, en büyük zenginliğimiz olacaktır.  Okul insan kaynağını geliştirmek için kurgulanmamışsa, okuldaki öğrencinin insan olarak gelişmesi elbette zordur. Okulda karşımıza çıkan bu yeni yetişmekte olan insanları öğrenci olarak görüp değerlendirmelerimizi ona göre yaparsak, bu çocuk ve gençlerin en büyük sermaye olan gelişmiş insan olmaları hayal olur. Okulumuzdan yapay zekâ konusunda şampiyonların çıkması mı önemli, yoksa insani değerleri gelişmiş insanların çıkması mı önemli? Gelişmiş insan olarak yetişen insanımızın referansı neresi? Kaç fen lisesi öğrencisi, ülkemin cennet yerlerinden birinde, oradaki çocukları insan olarak yetiştirmek üzere öğretmen olmayı hedeflemektedir? Okuldaki “iyi(!)” öğrencilerin referansı hep prestijli bir üniversitenin öğrencisi olma hayali ise, okula aldığımız bu öğrencilerin insan olma serüvenleri kesintiye uğramış demektir. Çocuklar okulu neden sevmezler? Çünkü okulda onların insani özelliklerini geliştirici etkinlikler çok cılız kalmaktadır. Çocuklar okulu sevmiyorlar, sevselerdi tatil deyince “oley” diyerek nara atmazlardı… Milli eğitim ilk defa bu sene Kasım ayında bir haftalık ara tatili uygulaması başlatıyor. Öğrenciler bu uygulamayı “yaşasın tatil” diye

karşılıyor. Bu ne anlama geliyor? Anlamı açık: Çocuklar okulda mutlu değiller! Okulun böyle bir amacı var mı?
Yani okuldaki çocukları mutlu etmek gibi bir amacı var mı okulun? Böyle bir amacın olmadığı okuldan yetişmiş insan gücü, nasıl yetişecek? En büyük sermaye olan insan, kültürümüzde “kâmil insan” olarak bilinen, günümüzün kişisel bütünlüğe ulaşmış insanıdır. Kişisel bütünlüğü olan insan, kendini gerçekleştirmiş insandır. Her yönüyle yetkin hale gelmiş insan, toplumların en değerli kaynağı olarak bilinir. Yetişmiş insan gücünden daha kıymetli bir sermaye bilinmiyor. Okul, böyle bir sermayeyi topluma kazandırmakla yükümlü sistemdir. Bu sistemin itici gücü de öğretmendir. Dünyanın her yerinde öğretmenler, insan gücü yetiştirmek üzere kurgulanan okulların en değerli elemanları olarak bilinir. Böylesi önemli bir misyona sahip öğretmenlerin, ülkenin kalkınmasına ne kadar önemli bir katma değer kattığının farkında olduğumuzu zannetmiyorum. Dünyanın bütün ülkelerinde seçim propagandalarının birinci gündemi, ilgili ülkelerin eğitim sistemleridir. Eğitime ne kadar önem veriliyorsa, başarı o kadar ortaya çıkmaktadır. Benim ülkemde de herkes eğitimden söz ediyor ama “eğitim şart” diyerek işi sulandırmadan da edemiyoruz. İşi sulandırdığımız için de eğitimli insanla eğitim görmemiş insan arasında anlamlı bir ayrım göremiyoruz. İşte tam da burada öğretmenler devreye giriyor:

Öğretmenler öncelikle eğitimli insan yetiştirmenin çilesini çekmeli, bir üst öğrenim kurumuna ne kadar öğrenci göndermiş olmakla övünmemelidir. En büyük sermayemiz olan insanı, kökü mazide olan kişiler olarak yetiştiremedikten sonra, mevcut insan kaynağımızın büyük sermaye olarak değerlendirilemeyeceğini unutmamak gerekir. İnsan, en büyük sermayemiz. İnsanın büyük sermaye haline gelebilmesi için iyi bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğu açıktır.