Siyaset, Yardım Kuruluşları Ve Sporun İçinden Gelen Tekin Küçükali İle Trabzon’u Kızılay’ı Ve Siyaseti Konuştuk
 
Siyasetin, sosyal hayatın önemli isimlerinden Tekin Küçükali ile siyaseti, sporu ve yardım kuruluşlarını konmuştuk. Küçükali Türkiye’nin çalkantılı dönemlerinde siyasetin içinde bulundu. Çok sayıda yardım kuruluşunda yöneticilik ve görev yaptı. Ticaret hayatını girdi. Risk almaktan vazgeçmeyen yapısı ile önemli projeye imza attı. Kızılay’a en parlak dönemini yaşattı. Trabzonspor’da yöneticilik ve Genel müdürlük yaptı taraftarı en zor dönemde ayağa kaldıranların arasında yer aldı. Hayatı boyunca üretmekten vazgeçmeyen Küçükali çok genç yaştan beri ilgilendiği siyaseti, sporu, içinde bulunduğu yardım kuruluşlarını Taka Gazetesi’ne anlattı.
 
MHP’de Siyasete Adım Attı
 
TAKA: MHP’yi şuan da nasıl görüyorsunuz? Uzun süre MHP’de yöneticilik yaptınız. Bu gün ki MHP’yi nasıl özetlersiniz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ; 1962 yılından beri cemiyet hayatının içerisindeyim. Rahmetli Dündar Taşer ile birlikte girdim MHP hareketinin içerisine girdim. Onun öncesinde de rahmetli Osman Bölükbaşı ile birlikteydim. Sonra 1969 yılında Partinin Adana kongresinde MHP adını aldı ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi de ona katıldı. O çok tartışmalı kavgalı kongre oldu.  Çok genç yıllarımızdı bizimde çok heyecanlıydık.  Heyecanımızı istismar eden insanlar içerde bizi birbirimize düşürdü. Kavga ile çıktık o kongreden keşke kol kola çıkabilseydik. Bozkurtçular ve Hilalciler diye bir iltihap çıktı. Sonra bizim gençlik olarak yaptığımız ilk gençlik hareketi Türk Ülkücüler Teşkilatı diye bir teşkilat vardı onda da başkanlık yaptım. Sonra Ülkü Ocakları çıktı. Orada da görevlerimiz oldu.
 
Yüzüğümüzü Sattık Cenazemizi Kaldırdık
 
Trabzon’da il başkanlığım oldu benim. İhsan Yücesan bizim büyüğümüz. İhsan abiden ben devraldım il başkanlığını o günler Türkiye’nin sancılı günleriydi. 1978-79 yılları gerçekten zordu. İnşallah bir daha geri dönmez. Hafta da bir evimize gittiğimiz günlerdi. Her gün şehitlerimizi kaldırdığımız günlerdi. Paramızın olmadığı günlerdi. Cenazemizi kaldırırken zorlanmadığımız günlerdi. Fuat Adıgüzel o da o zaman öğretmenlerimizin başkanlığını yapıyordu. Bir gün cenazemizi kaldırıyoruz iki cenazemiz oldu birine paramız yetmedi. Fuat Hoca ve ben parmağımızda ki alyanslarımızı sattık cenazeyi kaldırdık. Cenazeyi defnettikten pide aldık helva aldık fırından deftere yazdırdık. Sonra Faut Hoca’ya dedim ki ya hoca bizi bu sol hareket komünist bunlar bizi öldüremez. Bizi bu açlık yok edecek. Böyle sıkıntılı zor günlerimiz oldu. O günler ben aynı zaman da Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu Doğu Karadeniz temsilcisiydim. Sonra Türk Gıda’nın genel başkanı oldum.
 
Trabzon’da böyle maceramızda oldu. Türkiye’de ilk defa fırıncılarla görev yaptık biz Trabzon’da çok sancılı bir grev oldu. Sonra onlarla sözleşme imzaladık. İşverenleri bir araya topladık. Rahmet olsun o zaman Münir Güney valiydi. İyi bir valiydi. Sancılı günler sıkıntılı zamanlar oldu. Sonra ben MHP İl başkanlığından ayrıldım. Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu genel sekreteri oldum. Bir dönem genel başkanı oldum. Tabi bu faaliyetler İstanbul ve Ankara’da yürütülmek zorundaydı. Dolayısıyla İstanbul’a geldik. İlk sendikacılık ile İstanbul’a geldik. Rahmetli Türkeş o zaman sendikanın genel başkanı, Ömer Faruk Akıncı böbreklerinden rahatsızlandı İngiltere’ye gönderildi. Bende yedekteydim yönetime girdim. Bizi kongreye kadar genel başkan olarak seçtiler. Öylelikle Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun başına geldik İstanbul’a yerleştik.
 
Neden Yokken Elektrik Uyguladılar
 
Sonra ihtilal oldu. Bize düşen pay kadar içerde yattık. Sonra kendimize göre bir nizam kurmaya çalıştık. Hayatımızı devam ettirdik. Ama benim yatışımda garip bir şey oldu. Savcılık beni çağırdı. Sorgulamamı yapıyor niye yattığımı soruyor bana. Dedim niye yattığımı bende bilmiyorum. Bizi bu kadar zor sıkıntılı zor bir dönemden geçirdiniz, elektrik dahi uyguladınız bana soruyorsunuz ki niye buradasın diye. Bizi mahkemeye çıkarmadan savcı salıverdi.
 
O zamanlar mermer ile ilgili bir şeyler kurduk. Kendimize ticari hayat kurduk. sonra Türkeş bey hapisten çıkınca parti kurma meselesi oluştu. O zamanlar muhafazakâr partiyi zaten kurdurmuştu. Burada bir ayrılığımız oluştu oda şu; MHP’nin geçmişte çok sıkıntılar çeken içerde olan arkadaşlarımız var bu arkadaşlarımızın dışarıda ki aileleri de çok zor durum da dolayısıyla biz hem ticaret yapıp hem de mevcut hükümette bizim 60 civarında milliyetçi arkadaşımız var onlarla bir şey yapıp bu kanunları mevzuatları yumuşatabilir miyiz? Bunda bir fikir ayrılığımız oluştu. Biz izin istedik. Anavatan Partisi’nde bir müddet çalıştık. Sonra Rahmetli Türkeş çağırdığında tamam dedi siz bunları yaptınız da burada MHP’nin toparlanması lazım. Bunun için desteklemelisiniz güç vermelisiniz. Arkadaşlarımızı destekledik ama fiili bir görev almadık.
 
Düşündüklerimin Tersi Oldu
 
TAKA: Devlet Bahçeli’nin izlediği politikayı ve Meral Akşener’in artılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ:  Devlet Bey’in gelişinden ben çok umutluydum. Ağır başlı, akademisyen, sokaktan arkadaşlarımız çekildi. Güzel şeyler oldu ama son zamanlarda şeyleri çok anlayamıyorum. Ben bu hareketin içerisinde gerek Koray Bey’in gerek Meral Hanım’ın çıkışların da ben şunu dedim; Devlet Bey burada çok iyi bir pozisyon yakalayacak ve şunu söyleyecek; evet arkadaşlar benim sağlık durumum da fazla bu işlerde atraksiyona müsait değil ben sizin ağabeyinizim gelin şurada bir kongre yapalım gerekirse divan başkanlığında ben yapacağım ama buradan çıkan herkes el ele tutacak adaletli bir kongre yapılacak kim seçilirse onun arkasında ona destek vereceğim diyecek diye düşündüm tam tersi oldu.
 
İktidar Olamıyorsan İyi Bir Muhalefet Ol
 
TAKA: Devlet Bey’in hükümete olan desteklerinde hiç hak vermiyor musunuz?
 
Tayyip Bey’in çok zorlukları var. Güçlü bir lider olması gerekir mi bu konuları Türkiye’nin tüm haritasını önüne yatırıp konuşmak gerekiyor. Ancak Devlet Bey’in yapmak istediği şey şu olması gerekiyor; Partim var bu siyasi parti mutlaka hükümet olmalıdır. Olamıyorsa çok güçlü bir muhalefet olmalıdır. İyi, güçlü bir muhalefet olmazsa iyi bir hükümet olmaz. Önemli olan içerde ki nizam ve intizamı uygularken siyasette ahengi iyi yakalamak lazım. Devlet Bey koalisyon hükümetine ortak olması gerekiyordu. Devlet Bey bunu ilk kez yapmıyor. Devlet Bey daha önce koalisyon hükümetindeydi. Devlet Bey daha önce seksen milletvekili adlığında erken seçim dedi onun böyle ani çıkışları vardır. Bunu anlamak zor. İnsanlar bir şeyler söyleyebiliyorlar ama ülke doğruları ile bunu bir araya koyduğunuz zaman hiç mi hiçbir yere oturmuyor. Devlet Bey2in partisinden milletvekilleri ayrıldı. Tuğrul Bey gitti, kendi partisinden milletvekilleri ayrıldı. Ümit Özdağ boş bir adam değil.
 
Bu Sevdanın Geri Kazanılması Gerekiyor
 
TAKA: Bir dönem Trabzonspor’da genel müdürlük yaptınız. Trabzonspor ile ilgili Hacıosmanoğlu’nun çok borç bıraktığını, yanlış transferler yapığını söyleyenler oldu. Çok haksızlıklar oldu. Muharrem Usta geldi. Muharrem Usta’da birçok oyuncu aldı. Trabzonspor’un borcu artıyor. Şuan da 600 milyonun üzerinde borcu var. Trabzonspor nasıl kurtulur? Siz ne görüyorsunuz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ: Ben 1996 yılında bir kongre de Mehmet Ali Yılmaz Bey ile beraber geldik. Geldiğimizde de o sene biz ilk atom bombasını yediğimiz zamandı. Elimizden göz göre göre şampiyonluğu aldılar. Sekiz vilayetin jandarmasını, polisini Trabzon’a yığdılar bir adamın kafasında çizik yokken kafasını sardılar ve bir algı yaratarak bir korku ile beraber olmayacak bir şekilde Trabzonspor’un elinden şampiyonluk gitti. Psikolojik olarak hem şehir hem futbolcular hem de taraftarın bir sevdası vardı. Bu sevdanın o gün kazanılması gerekiyordu.
 
Ben dedim ki Mehmet Ali Yılmaz Bey’e biz dedim bir grup arkadaşımızla önce Trabzon’a gidelim, Trabzon’dan Artvin’e oradan tekrar dönelim Samsun’a kadar gelelim bütün illere ilçelere yol boyu uğrayalım ve Trabzon’un da bütün ilçelerinde Trabzonspor temsilciliklerini oluşturalım. Kaymakamları, belediye başkanlarını, muhtarları toplayalım bunlarla toplantılar yapıp Trabzonspor’un kuruluş yıl dönümü olan 2 Ağustos’u çok görkemli kutlayalı.
 
Sizi Trabzon’a getirirken Samsun Havaalanına indirelim orada büyük bir konvoy ile karşılayalım Artvin’e kadar karayolu gidelim. O yol boyunda ne kadar temsilciliklerimiz varsa hepsine uğrayalım insanları ayağa kaldıralım. Biz 2000 araç ile Çarşamba’da Mehmet Ali Yılmaz’ı karşıladık. Temsilciliklere uğraya uğraya büyük bir kalabalık ile beraber Trabzon’a geldik oradan Artvin’e kadar gittik.
 
Dünya’da ilk defa bir spor kulübünün heykelini yaptırdık biz. Artvin’e kadar gittik Artvin’de de bizim Kenan Sönmez diye bir arkadaşımız vardı. Trabzonspor’a çok büyük katkısı olan bir isimdi. Biz 33. Yıl dönümünü kutlarken eski futbolcular, tüm yöneticiler olmak üzere bütün ilçeleri işin içine katarak 21 bin kişilik stada 40 bin insan geldi. O heyecan futbolcuya da bize de yansıdı o heyecan ile biz üzerimizde ki ağır yükü atmaya başladık. Şimdi Trabzonspor’a bu heyecanı vermek lazım.
 
Birlikteliği Sağlamalıyız
 
 Biz 1996 yılı sendromunu attık 2010-2011 yılını atamıyoruz. İkisi arasın da çok fark yok. 1995-96 daha kötü. Atamıyoruz çünkü birlikteliği sağlayamadık. Biz bir tanede olsa Trabzon’da şike ile ilgili bir tanede olsa heykel yapamaz mıydık kalıcı olsun diye. Beceremedik. Benim anlayışım şu; Dolayısıyla Trabzonspor taraftarının, şehrin bu heyecanı yakalaması lazım. Yani neyin sahibi olduğumuzun farkında olmamız lazım. Bunu hayatımızın bir parçası yapmamız lazım. Forma almak iyi bir şeydir ama o formayı da aldıktan sonra Kulübün arkasında nasıl duracağımızı da bilmemiz lazım. Kongrelere katılıyoruz kongrelerde herkes bir şey konuşuyor. Sonra unutuyor. Benin şirketim olsa ben böyle yönetir miyim diye birisi bana bir soru sorsa; hayatta böyle bir yöneticilik yapmam. Çünkü şirketini önü açık ve öngörüsü olmayan arkasında hiçbir şekilde garantisi bulunamayan bir borcun batağına sürüklemem şirketimi. Kimse sürüklemez. Sürükleyeni cezalandırırsın.
 
Trabzon’da Futbol Sevgisi Genetik Bir Olay
 
Biz çok şanslı bir konumdayız. Trabzonspor’un geçmişi var. Türkiye’de bir incelensin bakılsın daha harf inkılâbı olmadan futbol nasıl oynanır diye kitap yazmışız. Daha inkılap olmadan önce İstanbul basını Trabzon basınına teşekkür etmiş. Böyle şeyler var. Trabzon’un geçmişinde ki futbol sevgisi genetik bir olay. Bu genetiği biraz gıdıklasak Trabzonspor ayağa kalkar. Güven vermemiz lazım. Güven veriliyor mu verilmiyor. Geçmişte bu borcu kim yaptı. Bunun cezasını ödemesi lazım. Ben Trabzonspor adına yaptım. Böyle yönetemezsin böyle şey olur mu?
 
Trabzonspor’un Arkasında Güç Yok
 
Bizim şöyle bir geçmişimiz var. Burak Yılmaz geliyor iyi bir futbolcudur. Ünal Kahraman gibi bir adamı biz yok ettik. Adam bizim kahrımızdan futbol hayatından çekildi. Çünkü Trabzonspor’da ona söz verilmişti bundan sonra bu işi sen yürüteceksin diye. Türk futbolunun beyefendisidir. Bunlar olduğu zaman Burak Yılmaz Burak Yılmaz’dır. Yoksa Burak Yılmaz geldiği zaman bir şey değildi. Şenol hoca ve Ünal Hoca ilgilendi Burak Yılmaz oldu. İyi bir çalışma yaptığın zaman sonucunun alabiliyorsun. Biz Nuri Albayrak’ı cezalandırdık. Milyonlar gidiyor kimse bir şey demiyor. Burada milyonlar konuşuluyor. Bu şaka değil bu odayı dolduran paradır. Paralar kolay kazanılmıyor. Dolayısıyla Trabzonspor’un arkadasın da böyle bir güç yok. Trabzonspor’a hizmet etmiş insanların tamamı geri duruyor. Bence birinci etapta Trabzonspor siyasetin girdabından çıkması lazım. Orada dönüyoruz. Hepimizin bir siyasi görüşü vardır. Herkes siyasette alır verir ama hepsi kulüplerinin menfaatine olan şeyleri yaparlar. Siyasetin göbeğinde şampiyonluğa oynayan bir takım vardı bu sene. Ama hiç o intibahı vermedi. Biz görüntü veriyoruz sonuç alamıyoruz. Bu sefer kendi kendimizi sıkıntıya sokuyoruz.
 
Futbolda Rus Ruleti Oynanmaz
 
TAKA: Rize’nin küme düşmesi ve ardından gelen Trabzonspor’a yönelik suçlamaları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ: Orada ilk önce o kendini teknik direktör diye adlandıran şahıs ilk önce kendine bakacak. Her sene aynı şeyi yapıyor. Kulübü getiriyor son maçlarda kahraman oluyor. Her zaman Rus ruleti oynanmaz. Bir kez çakılır adamın kafasına ve çakıldı. Trabzonspor ile alakalı değil eğer öyle bakıyorsa önce Fenerbahçe’yi nasıl karşıladıklarına bir baksınlar. ‘Karadeniz Rize’dir, Rize Fenerbahçe’dir.’ diye karşıladılar.  Bursa ne yazdı? ‘Bursa kapalı cezaevine hoş geldiniz şikeciler.’ Git bak Fener Sokağı bilmem ne sokağı hani Rize Sokağı, Rizeli Fenerbahçeliler var ama ben bir tane Trabzonlu Trabzonspor’un dışında adam görsem hain diye bakıyorum. Bu işler böyledir. O son maçta bütün futbolcular sezonu bitirmiş. Trabzonspor’un bir yukarda bir aşağıda olması hiçbir şey fark etmez sen o futbolcuya ne anlatırsan anlat o eğer ikinciliğe oynasak birinciliğe oynasak haklısın. Ama bizim öyle bir durumumuz yok.
 
Kızılay Garsonluk Yapıyor
 
TAKA: Bir dönem Kızılay’da görev yaptınız. Önemli hizmetlerde bulundunuz. Kızılay Genel Başkanı son zamanlarda özellikle kendisine muhalif olan bütün teşkilatları kapatıyor. Bu kişilerin üyelikleri düşüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kızılay’a baktığımızda ne eksiklikler görüyorsunuz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ: Kızılay, Kızılhaç Federasyonu diye bir federasyon var. Bunun Kızılay üyesidir. 186 ülke burada üyedir. Ben 2011 yılında Kızılay’ı bıraktığım zaman ilk beşin içindeydik. Biz dönem olarak ta federasyon başkanlığına hak kazanmıştık. Performansımız, yüksek mal varlığımız iyi, yönetimimiz kabul  görüyor ve dolayısıyla bütün dünya da ki Kızılay ve Kızılhaççılar bizim yapmış olduğumuz işlerde mutlu oluyorlardı. Bizim federasyonu daha iyi bir yer taşıyacağımıza inanmışlardı. Kızılay ilk darbeyi AFAD’a bütün yetkilerini devretmekle yedi. Kanun çıkartıldı Kızılay’ın bütün iş ve işlemlerini şuan da AFAD yapıyor. AFAD Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur. İyi bir kuruluştur olması lazımdır. Kızılay burada ki iş ve işlemlerini AFAD’a verince AFAD bir devlet kuruluşudur Devlet vatandaşından para istemez. Kızılay bu görevi tamamladığı için Suriye’de ki bütün kamplar AFAD’a bağlandı. Kızılay burada garson oldu yemek dağıtıyor. Kızılay garsonluk yapıyor. Kızılhaç üyesi olan başka ülkelerin Kızılay başkanları bizim dönemimizde görev yaptığımız bazı arkadaşlarımız bizi ararken onlarda üzülüyor.
 
İnsanların Haysiyeti İle Oynanmaz
 
 Bir yerde afet oluyor Kızılay orada yok. İnsanlar hala kötü şatlarda yaşıyor. Bodrum’da deprem oldu Kızılay kaç gün sonra gitti. Kızılay bu iş ve işlemleri daha düzgün hale getireceği yerde bindiği dalı kesiyor. Kızılay’ın büyüklüğü şubelerinin çokluğu ile ilgilidir. Fonksiyonları, mal varlığı, yaptığı işlerde vardır. Ama birinci derece de Kızılay’ın şubelerini çokluğudur. Şimdi siz Türkiye genelinde 319 şubeyi kapatıyorsunuz. Şubeyi kapatıyorsunuz üyeleri de yok ediyorsunuz. Burada siyaset yapmıyorsun. Her insanın kendine has bir onuru vardır. İnsanlar bir şehir de ilçe de Kızılay gibi bir kuruluşun üyesidir bundan mutluluk duyar. Başkanlık yapar, yöneticilik yapar bundan guru duyar. Bu çok önemli bir şeydir. Siz bu insanı görevden alıyorsunuz. Şubesini de kapatıyorsunuz. Şimdi o insanın çevresi ailesi var. Ne diyecek aileye şube niye kapatıldı. Hiçbir bilgimiz yok. Kim inanır. İnsanların haysiyeti ile oynamak ayıptır, günahtır. Muhalif varsa seçime çok var. O zamana kadar sen yapmak istiyorsan başka işler yaparsın. Kongreler yapılır sen ona göre organizasyonunu yaparsın. Senin elinde devlet gücü de var. Ama insan haysiyeti ile oynamak yanlıştır.
 
Kızılay Bu Ülkenin Ortak Değeridir
 
Kızılay’ın birinci işi de insanın haysiyetini yüceltmektir. Bu yaptığın işe tamamen ters. Bunu bunlara anlatsan fayda yok. Ben çok üzülüyorum. Bu kadar emek verdik. Ben orada tansiyon hastası oldum. Birebir Türkiye’yi gezdik dolaştık muhalif olan olmayan herkesi biz işin içine kattık. Çünkü Kızılay bu ülkenin ortak bir değeridir. Burada siyaset, din, dil, ırk olmaz. Sen burada başkalarına yardım götürürken kendi arkadaşlarını haysiyetsiz durumuna düşürüyorsun. Bunu kim kabul edebilir. Allah’ın zoruna gider bu zulümdür. Köprübaşı’nda 80 yaşında ki Aslan Aksoy’u sen görevden alıyorsun. Aslan ağabey kendi ofisini Kızılay Ofisi yapmış. Kurban bağışında Türkiye’de birinci seçildi. Aslan Ağabey’in oğlu vali,  Aslan ağabeyin oğlu ağır ceza reisi. Türkiye’de yılın ailesi seçilmiş sen görevden alıyorsun Allah’tan kork. Bu zulümdür. Böyle bir şey olamaz. Ben Aslan Aksoy’u orada başkan seçilmesi noktasında ikna ettiğimde çok mutlu oldu. O yaşta bile ben buraya bir hizmet yapayım dedi. Adam ne diyecek şimdi. Raporu yukarıya yanlış götürüyorlar. Aldatıyorlar insanı. Rapor doğru gitse buna kimse müsaade etmez.
 
İş Şova Döndü
 
TAKA: Bir dönem Karadeniz Vakfı’nda görev yaptınız. Trabzonluların İstanbul’da birçok derneği var. Bu dernekçilik olayına nasıl bakıyorsunuz?
 
TEKİN KÜÇÜKALİ: Bu federasyon meseleleri 1990’lı yıllarda yoktu. Çünkü o zamanlar mevzuat müsait değildi. Biz o zamanlar Türkiye’de ilk defa Kemal Yazıcıoğlu’da İstanbul Emniyet Müdürüydü anlattım ona. Dedim ki; Trabzon’un burada çok derneği var bunları dernek çatısı altında toplasak dedi ki federasyon dedim yok yasak kuramıyoruz. Ama dernekler birliği kursak dedim ve biz Trabzonlu dernek başkanlarını bir araya getirerek dernekler birliğini oluşturduk. Federasyonun temelinde bu var. Derneklerin federasyonu olur ama Trabzon Federasyonu olmaz. Şimdi Trabzon bir Cumhuriyet mi? isimi düzgün hale getirmek lazım. Farklı algıyı yönetir o. iyi şeyler bazıları yapıyor. Ama görüyoruz ki; iş biraz şova döndüğü zaman dernekler biraz yavaş yavaş arka plandan çekiliyor.  Mesele benim zamanım da biz bunu kurduk dedik ki biz bunu üç dönem yapacağız sonra bırakacağız ve ben bıraktım. Biz siyaseti de davet ettik. Bir gece düzenledik. Türkiye’de ilk defa Abdi ipekçi’de 30 kemençe 2 meydan davulu ile 20 bin kişiye İstiklal Marşı okutturduk. Kemençe bizim vazgeçilmezimizdir. İnsanlara kemençe ile gurur duy dedik. Biz insanları bir araya getirdik orkestra oluşturduk. 14 tane enstrümanı buluşturduk. 4 tanesi kemençe. Sanatçıları bir araya getirerek burada bir birlikteliği oluşturarak insanlara bir şey anlatmaya çalıştık. Sonra dedik ki bizim sanat tarafımız yüksek. Biz bunun ön plana çıkaralım dedik. Karadeniz’de Düğün Ve Yedinci Gün diye bir tiyatro eseri yazdırdık. Rahmetli Ömer Lütfü Mete yazdı. Kalemi güzeldir. Biz bunu Atatürk Kültür Merkezi’nde 2 bin kişiye bunu oynadık. Şuan da Ali Bakanay var kemençeci. Onlarda dede, baba torun bu tiyatronun içindeydi. Bunları biz insanlarımıza anlatabiliriz, söyleyebiliriz, yaşatabiliriz.
 
Gümrükçüoğlu İyi Bir Beyin
 
Ama bunları yaparken siyasi mekanizmayı iyi gözlemek lazım. Siyasileri şöyle düşünüyor dernekçilik yapan bizler; biz bu kadar kalabalığız ya istediğimizi alırız. Siyasetçinin işi adam kullanmak. Dolayısıyla seni nerde kullanacağını ondan iyi bilemezsin. Burada biz tuzağa düştük. Dernekler siyasete yenildi. Ben Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun Trabzon’da Belediye başkanlığına üzüldüm. Çünkü o iyi bir beyindir. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu zağlık bakanlığında bakanlık yaptı. Onlar ayrıldıktan sonra bakanlık bir daha ayaklarının üzerine basamıyor. Belediye başkanlığını herkes yapar. Belediye’nin içinde değerini değerlendiremezsin.
Yusuf TURGUT