Astronomi, matematik ve felsefe bilimcisi. Bilimi ve zarafeti kadar güzelliği ile de ünlü olan Filozof Hypatia hiç evlenmemiştir. Karanlık düşüncelerin linç ettiği zamanın ötesindeki bir aydın. 1600 yıl boyunca sessizliğe terk edilen cinayet. Dincilerin katlettiği bir bilim kadını.
 
Hypatia, İskenderiye’de doğdu. Atina Okulunu bitirdi. İskenderiye Platon Okulu’nda profesör oldu. Halka açık konferanslar ve dersler verdi. Öğrencilerince çok sevildi. Afrika’dan akın akın talebeler ona geliyordu. Birçok filozof hakkında övgülü yazılar yayınladı.
 
Büyük İskender’in kurduğu İskenderiye, dünyanın en büyük bir ticaret, kültür ve ilim merkeziydi. Mısır, Yunan, Finike, Hint ve birçok ülke vatandaşı İskenderiye’nin parlak döneminde uyum içinde yaşıyordu. Şehrin muhteşem bir kütüphanesi ve müzesi vardı. Dünya bilim ve düşünce akımları burada çiçek açtı. Theon ve kızı Hypatia bu ortamda saygın bilim adamlarıydı.
 
Hypatia döneminde halkın eğitim düzeyi çok düşüktü. Bilgiye ulaşmak zahmetliydi. Kısacası Hypatia tam bir ortaçağ dönemini anımsatan ortamda bilime ve insanlığa ışık oldu.
 
Hypatia döneminde Hıristiyan olan ve olmayanlar arasında büyük çekişme vardı. Büyük üne kavuşmuş bir isim olarak tutucu din çevrelerince tehdit ediliyordu. İskenderiye valisinin korumasına sığındı. Hypatia, dinsiz ve şeytan olarak nitelendirildi. Siyah kukuletalı yaklaşık 500 kişilik fanatik bir gurup Hypatia’nın arabasını üniversitenin önünde yolunu kesti. Caniler lideri Başpiskopos Cyil şöyle bağırıyordu:
 
“Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesini ve ne de erkeğin üzerinde yetkili olmasına izin verilmeyecektir. Suskun ve sessiz olacaktır. Çünkü önce Adem sonra Havva yaratılmıştır. Sen bir kafirsin, sen bir cadısın! “
 
Hypatia saçlarından sürüklenerek kiliseye götürüldü. Elbiseleri soyuldu. Burada linç edildi. Midye kabukları ile vücudu parçalandı ve kilisede ateşe verildi. Hypatia bağnaz, sığ düşünceli canilerce yok edildi. Düşünce özgürlüğü istiyordu. Düşündüğünü söyledi. Adaletsizliğe isyan etti. İnandığı ve savunduğu bilim ve düşünce için öldürüldü.
 
İskenderiye dini fanatiklerce yakılıp yıkıldı. Yedi yüz bin kitaplı kütüphaneden bir tomar kağıt bile kalmadı. Dünyada yapılan tüm bilimsel veriler, yok edildi. İskenderiye ve kütüphanesinin yakılmasından sonra dünyada bin yıl hiçbir bilim adamı ve fikir ortaya çıkamadı. 1600 yıl önce Hypatia’nın suçlandığı gericilik günümüz toplum ve bilim çevrelerinde de tartışılıyor.
 
Voltaire, Hypatia’nın bağnazlığın masum bir kurbanı olduğunu söyler. Bitirdiği okulun en parlak öğrencisi olarak ilan edilmesine kilise karşı çıkar. Aradan bin yıl geçmesine rağmen ona karşı bu dirençlerini sürdürdüler.
 
Hypatia’nın hayatı “Agora “adlı filme konu olmuştur. Hypatia öldürülmeseydi, İskenderiye Okulu ve Kütüphanesi yakılıp yıkılmasaydı, insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşurdu.
 
Günümüz Türkiye’sinde toplumsal yapı Hypatia’nın başına gelen olaylardan farklı değil. Kadınların ezilmesi, horlanması, toplumsal bir gelenek olarak görülüyor. Öğrencilerince çok sevilen Hypatia, bilim dünyasının hainleri “İndices academiatrium“ tarafından katledildi. Onun bu yoldaki savaşı ve anısı Türk kadınları tarafından bilim ve insanlık feneri olarak kabul edilmelidir.
 
Hypatia’nın dünyada yapılmış bir heykeli olduğunu bilemiyoruz. Hypatia felsefesine inanmış bir bilim adamı olarak, heykeli ile onu Ünye Topyanı’da yaşatmaktan onur duyuyoruz.