KARADENİZ KADINI BAŞ KALDIRIYOR!

Karadenizliler bilirler. Miras  paylaşımında kızlar ortak edilmez.. Daha doğrusu, kızlar babadan kalan mirasını almaz, erkek kardeşlerine bırakır. Bir anlamda kızlar, baba mirasını kocasına yedirtmez. Evlendiği yere götürmez..

Çünkü “Baba evi” kutsaldır. Kapısı hep açık olmalı. Baba evi kadınlar için “Bir güvence” yeridir. Son yıllara kadar bu durumdan kimse rahatsız olmadı. Gündeme getirilmedi. Medeni Kanunun ilgili maddelerine uygun olmasa da; böyle bir gelenek oluşmadı..

Son yıllarda Karadeniz kızları bir anlamda başkaldırdı. Ve  ‘Erkeklere var da bizde yok mu?’ Bizde baba mirasına ortağız” demeye başladılar..
İyide ettiler. Olması gereken buydu.

Karadeniz’de kız çocuklarına niye miras verilmez? Hukuki bir gerekçesi yok. Kızlar artık baba mirasına ortak. Mücadelelerini destekliyorum.
*
Konu Karadeniz kadınından söz açılmışken…Karadeniz kadınının ne kadar fedakâr ve cefakâr olduğunu hatırlatmamıza gerek yok. Hepsi eli öpülesi kadınlar bana göre ve ülkemizdeki kadınların en çok çalışanı ve yorulanı şüphesiz ki.
Hem evde hem tarlada çalışan, çocukları büyüten, ailede düzen kuran ve ev ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan Karadeniz kadınıdır.
Doğal yaşamın güzellikleriyle birlikte zorlukların da olduğu Karadeniz’de, kadınların yaşadıkları güçlüklere rağmen mutlu olmayı başardılar. Yapılan araştırmaya göre, en mutlu kadın Karadeniz kadını çıktı..
Bölgede genç erkek nüfus göçünün fazlalığı ve sanayi yatırımlarının az olması nedeniyle kadınlar, aile bütçesine katkıda bulunmak için fındık, çay, mısır gibi yoğun emek isteyen tarımsal uğraşlara daha fazla katkı sağlıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tarlalara giden Karadeniz kadını, çoğunlukla gün batımıyla evlerine dönüyor. Karadeniz kadını, tüm olumsuzluklara rağmen hayata pozitif bakabiliyorlar.
*
Üretken ve açık sözlü olan Karadeniz kadını, yörenin arazi yapısına rahatça uyum sağlamış ve zor koşullarda çalışmayı o kadar çok benimsemiştir ki şikâyet etmek hiç aklına bile gelmemiştir.  Karadeniz kadını hem erkek gibi yetişir, hem de örf ve adetlerini fazlasıyla korur. En büyük zorlukları ailenin hem erkeği hem kadını olmaktır.
Karadeniz kadını çalışmaktan asla bıkmaz usanmaz. Ekmeğini bileğinin gücüyle hak edendir. Hiçbir şeye tenezzülü, minneti yoktur. Çoğu kez gururları ve egoları tavandır. Sabah ezandan öncedir kalkarlar, çünkü bilirler ki erken kalkanın rızkı bol olur. Evinde onu bekleyen, ekmek, yemek isteyen çocukları vardır. Bakılması gereken ineği vardır. Hayvanlarının dilinden insan gibi anlayandır, arkadaştır dosttur. Saklısı gizlisi yoktur.
İster yaylada olsun ister köyde Karadeniz kadını tüm gününü çalışarak geçirir.
 
Karadeniz kadınları yaşadığımız coğrafyanın amazonları olarak bizlere ilham vermeye ve önlerinde saygı ile eğilmemizi sağlamaya devam ediyor
*
Karadeniz kadını;
Tuttuğunu koparır; İsviçre çakısı gibi elinden gelmeyen iş yoktur
Neşeliyken etrafını kahkahaya boğar, kaşlarını çattığındaysa en yakın gezegene iltica talebinde bulunmak gerekir
İçten ve dosdoğrudur, bildiklerini dümdüz söylemekten çekinmez
Hislerini coşkuyla gösterse de söz konusu sevgi olduğunda biraz ketumdur
Gerektiğinde evin ekonomi bakanı, gerektiğinde en yılmaz avcısı ve koruyucusu olur
Gözü karadır; gururu ve dik duruşundan asla taviz vermez
90 yaşına da gelse şöyle bi oturup soluklanmaz, tabutlarına son çivi çakılana kadar dağ, dere, tepe, yayla koşturur.
Şartların ya da karşısına çıkan engellerin önemi yoktur, ölene kadar direnir
Tıpkı Karadeniz gibi çabuk parlar, çabuk sönerler.
Dereleri ve yaylaları satılık değil; onların bir parçasıdır.