Trabzonspor maça daha önce alınan üç galibiyetin morali ile çıkarken, karşısında Avrupa’da yenilen ve moral bozukluğu yaşayan bir Beşiktaş takımı vardı. Trabzonspor’un yükselen form grafiği ve oyun anlayışı, bu maçta ön plana çıkacak diye düşünüyorduk, aslında öylede oldu.
               
İlk yarı Beşiktaş’ı sürklase eden bir Trabzonspor vardı sahada. Hızlı ve ayağa paslarla ve dikine oynayan, rakibe üçüncü bölgede basan Trabzonspor, skoru bir anda 2-0 a getirdi. Bu skorun yakalanmasındaki en önemli etken, Beşiktaş’ın sürekli hata yapan defans bloğunu, üçüncü bölgede oynayarak hataya zorlamak üzerine geliştirilen oyun anlayışı idi. Nitekim gollerde bu şekilde bulundu.
 
İkinci yarı bu oyun anlayışının devam edeceğini ve skorun artacağını düşünüyorduk. Ama tam tersi bir durum yaşadık. Anlayamadığım tek şey, ikinci yarı rahat olması gereken Trabzonspor, anlamsız biçimde panikle oynamaya başladı. Oysa Trabzonspor rakibi birinci bölgede bekleyerek, hızlı oyuncularla atağa çıkma üzerine bir anlayış geliştirilebilseydi, skor daha da artabilirdi. Trabzonspor’da bu anlayışa uygun çok sayıda oyuncu mevcut.
 
İkinci yarıya Şenol Güneş sol tarafa Caner’i ve sağ tarafa Gökhan’ı oyuna dahil ederek başladı. Oyuna dahil olan bu iki oyuncu ile birlikte Beşiktaş daha etkili oynamaya başladı ve skoru berabere getirdi. Skorun berabere gelmesinin en önemli faktörü, oyucuların oyundan düşmesiydi. Sanırım üç galibiyet oyucularda rehavete sebep olmuş. Çünkü ilk yarıda rakibe alan bırakmayan oyucular, ikinci yarıda rakip oyuncuları izlemekle yetindiler.
 
Ünal hoca kenarda oyunu okuma ve yönlendirme anlamında çok yetersiz kalıyor, takımın paniklemesini görüp oyuncularını rahatlatmak için kenardan müdahale edemedi. Oysa saha içindeki oyuncu kenarda hocasını rahat görürse ondan güç alır. 2-0 önde olduğu bir maçta, skoru koruma yada artırma anlamında strateji geliştiremedi.
 
Beşiktaş gibi bir rakipten 1 puan almak önemli sayılabilir, ama böyle bir rakibe karşı 2-0 skoru yakalamışken, Dolmabahçe’den 1 puanla dönmek, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
 
Usta çırak arasında oynanan oyunda, kaybeden olmadı ama kazananda olmadı.