Bayram birlik/beraberlik ruhunun sıcak görüntüsüdür.
Malum dini ve milli olmak üzere ikiye ayrılır bayramlarımız.
 
Milli bayramlar milletçe elde edilen başarıların yıl dönümlerinde kutlanırken,
Dini bayramlarımızın hususiyetleri tanrısaldır.
*
İşte bu gün o dini bayramlarımızdan biri olan Ramazan Bayramını kutlamaktayız.
Allah milletçe,
Kutuplaşmadan,
Ayrışmadan,
Al bayrağımızın altında  huzur ve mutluluk içinde bir ömür bayram sevinci nasip etsin.
*
Evet, Ramazan Bayramı.
Bazılarına göre de Şeker bayramı.
Lakin Ramazan Bayramına "Şeker Bayramı" demek çocukların duygularını yansıtması açısından makul bir yaklaşım olabilir.
Ama 30 günlük orucu tutan,
Açlığa,
Susuzluğa ve hatta her türlü ruhsal ve bedensel disipline uyulmasının ardından,
Bu bayrama tutanlara saygı açısından Ramazan Bayramı demek daha evladır.
Hatta zaruridir.
*
Evet,
Gelelim bayramın bayram olmasına.
*
Bir bayram günü insanlar ruhsal ve bedensel olarak,
Kinden,
Nefretten,
Düşmanlıktan arınamamış ise,
O bayram, bayram olmaz.
*
Birbirleriyle dostça kucaklaşamamış ise dargınlar,
Uzaklardan hala o telefon gelememiş ise,
Üç günü aşan dargınlıklar yıllardır sürmekteyse,
Yaşanan tatsızlıkları geride bırakamamış ise,
O bayramın,
Nesi/neresi bayramdır?
*
Çünkü,
"Bayram" diyen,
"Bayramlaşın" diyen,
Allah'tır.
*
Bu vesileyle tüm okurlarımın ve İslam aleminin bayramını tebrik ediyorum.
Ama bilhassa bu mübarek günlerde,
Bu Vatan için cephede canı pahsına görev askerlerimizin,
Polislerimizin,
Evlatlarını şehit vermiş anne/babaların bayramlarını da ayrıca kutluyorum...
*
Ve sonra bu bayramlarda çalışan gazeteci dostlarımın.
Kamu hizmeti yapan belediye bünyesindeki,
Şoför ve temizlik işçilerinin,
Ve sonra fırıncı kardeşlerimin de bayramlarını ayrıca kutluyorum...
*
Ve daha mutlu bir Türkiye,
Daha güzel bir dünya için,
Nice bayramlar diliyorum...
 
ENİŞTELER ÖPSÜN
 
Enişteler artık kaynanalarınızı öpebilirsiniz.
Çünkü bu gün bayram.
*
Nasılsa,
"Bayram değil,
Seyran değil,
Eniştem beni niye öptü?"
Sorgulaması yapılmayacaktır.
 
FIKRA
 
Bir gün Erzurum kahvelerinden birinde insanlar iftar vaktinin gelmesini beklerken,
O anda içeriye biri hızla ve şiddetle girmiş.
-Ağabey! Çabuk goşu gelin.
Bi tenesi orucuni tutmii.
Basir cigara içirdi gözümün ögünde.
Kahveden biri cevap verir
-ola tamam!
Bi dur.
Neye fenikisen.
Habu çayımi içim gelirem.
 
HAKSIZ MI?
 

Gazeteden okurum ve sosyal medyadan takipçim Muhammet Memiş bana bu görseli atarak,
Ağabey,
İşte TMO'nin satış reyonu.
Parmaklıklar arasında bir büfe.
Kendine hayrı olmayan bir garip görüntü içinde.
Suçlu gibi bir büfe.
ve hep kapalı.
Hep kimsesiz bir büfe.
Çok yadırgadım ağabey.
Sizce de öyle değil mi?"
Evet,
Bence de öyle...
Teşekkürler Muhammet bey kardeşim.
İşte duyarsızlıkları duyuran bir duyarlı insan.
*
Bu itici,
Bu usulen varmış gibi görülen,
Ama yok hükmündeki reyonun en kısa bir zamanda münasip bir görüntüye kavuşturulmasını bekliyoruz.
Hatta takipçisi olacağız.
 
HEMŞERİLERİM
 
Hepsi iyi çocuklar ama çok çabuk kızar,
Çabuk yatışırlar.
 
Hepsi iyi çocuklar ama hemen çayıra atlıyorlar.
 
Hepsi iyi çocuklardır,
Ama gittikleri her yeri Trabzon sanırlar.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
Ama derhal başlarını belaya sokuyorlar.
Sonra da o beladan kurtulmaya çalışırlar.
 
Hepsi iyi çocuklar.
Arsızlık yapsalar da zaman zaman,
Hırsızlık nedir bilmezler.
 
Onurludurlar.
Ceplerinde metelik olmasa da, şık giyinirler.
 
Açlıktan nefesi koksa da,
Kimseye minnet eylemez.
 
Hepsi iyi çocuklardır ama,
Agresiftirler.
Lügatlerinde özür yoktur.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
Ama asla eğilmezler.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
Ama hafiften kibirlidirler.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
Ama savaşçıdırlar.
 
İlk yumruğu atarlar,
Ama barışa adım atmada isteksizdirler.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
Ama inatçıdırlar.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar,
İhanet bilmezler.
Pratik zekalıdırlar.
Her işin altından kalkarlar.
 
Hepsi iyi çocuklardırlar
İçten ve samimi,
Ve cesurdurlar.
 
OLMASA
 
MHP Ordu Eski milletvekili yeni milletvekili adayı Cemal Enginyurt,
Ak partide Genel Başkan Erdoğan olmasa vekillerin hiç biri seçilemez.
Bu iddia büyük bir ölçüde doğrudur.
Ama eksiktir.
Zira ülkücü olmanın gönüllerde yanan ateşi olmasa Cemal  Enginyur'tlar da meclise gidemezdi.
Hani Ozan Aşık Veysel'in de dediği gibi,
Güzelliğin on para etmez.
Gönlümdeki aşk olmaza.
İşte o misal.