Bir ülkede huzur-asayiş adalet ve güven yoksa ne konuşsanız boştur.
İstediğiniz kadar seçim yapın.
İstediğiniz kadar mitingler düzenleyin, mesajlar verin, açıklamalar yapın.
Sizi-bizi hepimizi yaşadığımız topraklar üzerinde egemen kılan tek gerçek özgürlüğümüzdür.
Eğer birey olarak korku-endişe ve kaygı içinde yaşıyorsak
Eğer can ve mal tehlikesi içindeysek
Eğer çocuklarımızı okula göndermeye-sokağa çıkarmaya korkuyorsak  işte o zaman vay halimize..
Aş-iş-ekmek derdini bile konuşma şansımız olamaz
Türkiye ne yazık ki hem içerden hem dışardan akıl-almaz bir kuşatma çemberi içinde.
Terör odakları ve onlara destek veren tetikçiler her an pusuda.
Fırsatını bulsalar bizi bir kaşık suda boğacaklar.
Çok şükür ki özellikle son iki yıldır terörle mücadele noktasında çok büyük bir kararlılık var.
Adına ister PKK deyin ister DAİŞ ister FETÖ ister DHKP-C…
Hepsi köşeye sıkışmış durumda.
Hem dağda hem ovada hem de şehirde nerede olursa-olsunlar güvenlik güçleri enselerinde.
Bu kararlılık ve başarılı operasyonların arkası kesilmemeli asla boşluk bırakılmamalı.
Eğer en ufak bir boşluk doğar yada sıkıntı olursa yeniden başa döneriz.
Terör odakları moral-güç ve fırsat bulduğunda kafalarını kaldırıyorlar
Terörle mücadele her babayiğidin  işi değil.
Seçimler gelir geçer..
Kazanan-kaybeden..
Terörle mücadele de bir kaybettik mi arkasını toplamak kolay olmuyor..
Binlerce vatan evladını 20 yaşında fidanları boş yere şehit vermedik.
Herkes aklını başına alsın..

 BU DAVA BİZİM ONURUMUZ

10 Kasım 2016 tarihinde görev yaptığı Derik’te  şehit edilen Muhammet Safitürk davasında yeni bir sayfa açılıyor
Trabzonlu evladımız kaymamızın Mardin Ağır Ceza Mahkemesinde  2 yıl süren davasında sadece bir kişi ceza almış diğer 14 sanık tahliye edilmişti.
Bu alçak saldırının elbet tek bir faili olamaz.
Bu dava henüz bitmedi.
Katiller sakın rahat olmasın..
Sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız
Mardin’de sona eren dava hiç kimsenin içine sinmedi.
Şehidimizin kanı bu dava ile yerde kaldı.
11 temmuz tarihinde Gaziantep İstinaf Bölge Mahkemesinde itiraz duruşması var.
Davanın yeniden ela alınıp bütün detayların terek ortaya konması şart
Başta şehidimizin ailesi olmak üzere ben de orada olacağız.
Bu dava bizim onurumuz..
Sonuna kadar peşini bırakmak yok..

TRABZON’DA SOKAK  EFENDİLERİ

Trabzon’un kendine has özel mahalleleri ve insanları vardır. 
Şimdi dönüşüm ve zaman akışı kapsamında yavaş yavaş onları kaybediyoruz ve onlarla birlikte her mahalleye damgasının vurmuş, Trabzon’un sokak efendilerini de, o taş duvarların yıkılmasıyla beraber unutuyoruz.
Söz konusu mahalleler, Trabzon’un tarihine, anılarına, hatıralarına şahitlik etmiştir hep. 
Her kaldırım taşının, her kesme taşın, ayak basılan her Arnavut taşlarının üstü, süslü anılarla doludur. 
Her eski sokak arası hatıralar yüklü maziyi hatırlatır. 
Kimler gelmiş, kimler geçmiştir ve hangi sevdalarla, gizem dolu hayatlar yaşamış, karşısındaki kızı ya da erkeği sevmiş ama karşısındakinin onu sevdiğinden hiç haberi olmamış ve o platonik aşk bilinmeden sırlarıyla ebediyete gitmiştir...
Her mahallenin, her semtin özel hatırlanan ve herkesin tanıdığı özel simaları vardır ya dedik. 
İşte, biz onlara “Sokak efendileri” diyoruz. 
Gazeteci-yazar Turgay Beşyıldız’ın gerek sosyal medyasından gerek Trabzonspor dergisinden gerekse  de köşe yazılarından okurları ile paylaştığı “Sokak Efendileri” başlıklı yazılarını çok anlamlı ve değerli buluyorum.
Beşyıldız geçenlerde Anton Muzaffer’i paylaşmış.
Anton Muzaffer Trabzon-Yenimahalle Bahçeli Evler’de ve civar mahallelerden 30 yaş üzeri herkesin tanıdığı, tanıyabileceği ve hatırlayacağı Muzaffer Alemdar’dır.
Mükemmel bir paylaşım yapmış okumanızı isterim
Bana göre bu kişilerin her-biri  Trabzon için çok kıymetli ve değerlidir.
Emeğine-yüreğine sağlık.
Bence bu çalışma tarihe not düşme noktasında kitaplaştırılmalı.
Beşyıldız’a gereken destek verilir ve sahip çıkılırsa Trabzon için çok ama çok önemli bir arşiv kazanılır..
Valilik-Belediye-İl Kültür Müdürlüğü yada özel sektör herkese bu noktada çağrı yapıyorum

NE YAPSAK YARANAMIYORUZ Kİ!

FETÖ ile mücadele noktasında 2007 yılında Hrant-Dink cinayeti ile birlikte Emre Uslu ve Adem Yavuz Arslan alçaklarına dava açan tek gazeteciyim.
Bu kişilerin gerek kitaplarında gerek sosyal medya paylaşımlarında hedef aldığı kişiyim..
FETÖ ile mücadele noktasında en cesur yazı ve söyleşilere imza atan gazetecilerdenim..
Her türlü mağduriyeti yaşadık.
Hakkımda akıl-almaz iftiralar ortaya atıldı.
En acısı  FETÖ hainleri ile belden aşağı belden yukarı her türlü bağı olan bazı kalemler bile bizi aklınca köşeye sıkıştırdı.
Susmadan-bıkmadan-korkmadan mücadele verdik.
Tehdit edildik, dayak yedik, ailemize zarar verilmek istendi.
Sustuk-içimize attık.. Ama davamızdan vazgeçmedik.
Allah aşkına yeter ama..
Bu kadar mücadelenin karşılığı sonrası tek isteğimiz var..
Ya şu hesaplarına para aktarılan, gezilerine katılmak için can atan, onlardan aldıkları para-pul ile kendine ev yaptıran-iş yeri açtıran, her türlü göbek bağı olan utanmaz-arlanmaz kalemler ile bizi aynı kefeye koymayın.
Azcık farkımız olsun..
Onların şu anki  dönekliği kadar bizim verdiğimiz mücadele arasında hiç mi fark yok..