Dün gece İsmet İnönü ile konuştum.
"Paşam" dedim,
Nedir şu Erdoğan'ın bahsettiği bayrak mevzuu?
Siz o yıllarda Türkiye'de Amerikancılık mı yaptınız?
Şayet böyle bir şey yapmış iseniz,
Doğrusu yadırgarım sizi."
Bu sorumun üzerine İsmet Paşa o malum kalın sesiyle,
Tane tane anlatmaya başladı...
*
"Bak Evlat!
'Az bilgi insanı dinden eder.'
İşte o misal.
*
Evet, hatırladım.
Yıl 1962 Jonson'un Türkiye gelmesi nedeniyle usul-u erkan gereği
Türk ve Amerikan bayraklarını birlikte tutarak salladım.
Tabi, Türk/Amerikan dostluğuna vurgu yapmak amacıyla ...

Söz konusu edilen o fotoğrafta sanki sadece Amerikan bayrağı gibi söylem geliştirmek  haksızlıktır.
Zira elimde Amerikan ve Türk Bayrağı bir aradaydı.
Belki ,ilk bakışta bu fark edilmiyor,
Sadece Amerikan bayrağı var sanılıyor.
Ama biraz olsun dikkat edilince anlaşılabiliyor.
Elimde bir başka bayrak daha olduğunu gösteren 2. bir bayrak çubuğu var.
Kaldı ki, yine de bana inanmıyorsalar,
Ülkemizin dünyaca ünlü tarihçisi İlber Ortaylı'ya sorsunlar.
Zaten o gün,
O da oradaydı.
*
İşte o da kurucularından olduğum Türkiye'min ay yıldızlı bayrağıdır.
Sanırım sevgili Erdoğan,
İşlerinin yoğunluğu nedeniyle bunu fark edememiştir.
*
Ona ve iktidarındaki mensuplarına ve kadim Türk Milletine,
Bütün zorlukları aşmada gönülden başarılar diliyorum...
Diyeceğim bu kadar."
Dedi.
*
Ardından
"Paşam Paşam "diyecek oldum ama buna fırsat bulamadan bu ilginç rüyadan uyanıverdim.
 
SONUN YAKLAŞTI KRAL!
 
Cemal Kaşıkçı sır oldu.
Aslında sır falan değil.
Kanlı buhar oldu.
*
Öyle ya,
Adam evlilik işlemleri için Suudi Büyükelçiliği’ne girdi çıkamadı.
Girerken kameralar sağlam.
Sıra çıkmaya gelince "bozulmuşlar" öylemi?
Yalanın "Arapçası" bu olsa gerek.
*
Şimdi dünya bu gazeteciyi konuşuyor...
Akıbetini araştırıyor...
Ne oldu bu adama öğrenmek istiyor?
*
Ayrıca olayın Türkiye'de olması ülkemize karşı büyük saygısızlık.
Hükümranlık haklarının ihlaldir bu.
*
Aslında her şey ortada.
Adam büyükelçiliğe geliyor.
Sonra " işlerinde sorun" var deyip tekrar randevu veriliyor.
O da içine kurt düşse de,
Türk nişanlısını alıp büyükelçiliğe geliyor.
Ancak içeri girerken,
Nişanlısına,
"Bana bir şey olursa" deme lüzumunu hissediyor.
*
Evet,
Bir başka husus;
Suudi Arabistan'dan bir kaç saatliğine 2 özel jet  geliyor.
Bu jetlerle 9 kişilik timler de geliyor.
Sonra camları filtreli arabalar büyükelçiliğe girip çıkıyor.
*
Sonra da "Nerede bu Kaşıkçı?" diyorsak.
Kanlı buhar olmuş!
*
Amerika işte bu duruma ses verdi.
"Bedeli ağır olur!" Dedi.
Olur.
Birkaç TIR dolar gönderir sana,
Sorun son bulur.
Tabi o da şimdilik.
 
AKRABA EVLİLİĞİ VE SAKAT ÇOCUKLAR
 
Türkiye Sakatlar Derneği Başkanı Tayfun Serdar ve yardımcısı Sibel Özahıshalı her zaman olduğu gibi yine ziyaretimize gelmişler ve bu sefer de Yaşar Kamçı'nın Akraba Evliliği ve doğuracağı olumsuz sonuçlar ve yürekte bıraktığı onulmaz acılar üzerine yazdığı,
"Hayatın Acıları" kitabının imza törenine davette bulundular.
"Bu ortamda yazar okurlarıyla kendi,
Yaşamından,
Hüzünlerinden,
Esintiler yansıtacak.
Akraba evliliğinin onulmaz dertlerine dikkat çekecek" dediler.
E, o zaman biz de buna duyarsız kalamayız,
Kalmamalıyız.
*
İmza günü 19 Ekim Cuma günü saat 18.00'de  Ortahisar Belediyesi çok amaçlı salonda gerçekleşecektir.
Okurlarımın ilgisine.
 
BAŞKAN OFG'DEN MEYDAN AÇIKLAMASI
 
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ile Meydan Parkını konuştuk.
İşte Meydan parkı için anlattıklarından bir özet.
*
"Ben şehrimizin insanlarını bu dünyanın en vatansever,
En fedakar insanları olarak görüyorum.
Onlar asla nankör olamazlar ve olmamıştırlar...
Ki, bu hemşerilerim mukaddes değerleri için binlerce şehit vermişlerdir.
Yapılan hizmeti de takdir etmek konusunda kadirşinastırlar.
Belki küçük bir zümre bu değerlendirmelerin dışında kalır ama o da çok önemli sayılmaz.

Bakın Harun Bey!
Biz Meydan Parkına çağdaş bir görünüm kazandırdık.
Ama işte bu tatminsiz ve kifayetsiz bir azınlık
"Meydan Parkı insansızlaştırıldı" şeklinde eleştirilerde bulunuyor.
Oysa Meydan Parkı 24 saatin 20 saati insan kaynıyor...
*
Hatırlanırsa, Meydan Parkı plastik sandalyeler ve yamulmuş masalardan ibaren zavallı bir park konumundaydı ve yoğun araç trafiğinin işgali altındaydı.
*
Yaptığımız bu düzenlemeyle Meydan Parkının cehresi değişti ve 14 bin metrekarelik bir yaşam alanına dönüştürüldü.
*
Bununla da yetinmedik;
2 . Etap çalışmamızla tarihi Belediye Hizmet Binası
 ve Mola Oteli ile Sosyal Hizmet Binası restore ve renore edildi.
*
Buna ilaveten de tarihi İskender Paşa Caminin etrafı tanzim edildi ve alt katta toplam 750 kişinin ibadet edebileceği alan elde edildi.
*
Bu düzenlemelerle Meydan Parkı 14 bin metrekareden,
 20 bin metrekareye çıkartıldı.
*
Bu gün bir gazeteci beni arayarak, gördüğü olumlu tablo karşısında,
'Meydan Parkı insansızlaştırıldı diyenler bu sözlerinden utanmıyorlar mı?' dedi.
Dedim ya bu toplum vefalıdır.
Çalışanı takdir eder.
Nankör değildir.
*
Yine bitmedi,
3. Etap çalışmamızla İskender Paşa Camisi’nin doğusunda kalan otopark alanı yer altına alınarak 400 araçlık dev bir otopark kazanılırken,
Üst kısım muhteşem bir seyir terasına dönüştürülecek.
 
Evet,
Kardeş şehir ilan ettiğimiz Almanya'nın Dortmund Belediye Başkanı,
'Bu park,
Bu şehir ne kadar da canlı yaşıyor.'
Şeklindeki ifadesi de eleştirilere bir cevap olarak gelsin.
 
BANA GÖRE
 
Şahsen birkaç kere  ben yazdım.
Trabzon'umuzun muhtelif yerlerine,
"TRABZON" yazısını koyalım istedim..
Zira şimdilerde bu moda.
Hemen her yerde var.
"Bizde de olsun" dedik.
*
Nihayet şimdi bizde de var.
Ancak dikkatimi çekti.
Ben o "TRABZON" yazısı ile görüntü verdiğimde;
Arkamda neresi görünecektir?
Meydan semtinin en sevimsiz "köprü" üst geçidin  şekilsizliği görülecektir.
Oysa meydanın o tarihi dokusu görülmelidir.
Hani demem o ki,
O yazı daha uygun bir yere mi alınmalıydı?
 
FIKRA
 
Temel böcek ilacı satan bir yer işletir. Bir gün Dursun aldığı böcek ilacını geri getirir. Temel'e de hayli sert çıkar:
Ula bu ne boyle son kullanma tarihi geçmiş da!
Temel:
Ver uşağum değişirelum, böcekler zehirlenmesun.