Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz
Derinden bakınca gözlerinize
Neden başınızı öne eğdiniz?
***
Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz
Hep el ele vererek hayaller kurduğumuz
Kimi üzgün, kimi gün neşeyle dolduğumuz
O ağacın altını şimdi anıyor musun?
***
Gölgene sığınmışım derdim çok koca çınar
Bana herkesten yakın eski bir dost gibisin
Değerim yok mu benim dünyada zerre kadar?
Sen beni bende iyi,benden iyi bilirsin
***
Kırmızı gül her dem olsa
Yaralara merhem olsa
Ol tabipten derman gelse
Şol revanda balam kaldı
***
Papatya gibisin beyaz ve ince…
Eziliyor ruhum seni görünce
***
Mevsim bahar ya… İçi içine sığmıyor insanın.
E pek tabi  benimde yüreğim pırpır. Canlanan doğada neye baksam bir şarkı bulup buluşturup, mırıldanıyorum.
Sonra dikkatimi çeken bir şey oluyor. Evde, arabada, çalışırken yada yolda yürürken bağır çağır söylediğim her şarkının eskilerden kaldığını fark ediyorum. Neredeyse bir çoğunda doğa,tabiat, çiçek ya da bir koca çınardan esinlenilerek yazılan şarkılarda ki çevre duyarlılığı ve saygı dolu üsluba şaşırıp Kültür Endüstrisinin ele geçirdiği yeni şarkılardan bir şeyler mırıldanmaya çalışıyorum.
Kalbimi kapatmışım sen gibilere…
Sen de kendin gibi bir şerefsize aç!
***
Beni sen nasıl terk ettin?
Bırakıp gittin
Çok ayıp ettin eyvallah
Şimdi halsizliğin tutsun
Motorun bozulsun
Domuz gribi ol inşallah!
***
Mutlu olma benden sonra
Gün yüzü görme benden sonra!
***
Aşkımız ona buna kapak olsun.
Gelene geçene ders olsun.
Ders olamazsa oh olsun!
***
Allah belanı versin!
Allah seni kahretsin!
 
Son dönemde şarkılar hep böyle! Şarkılarda, dinleyenlerde gergin!
Daldaki gülü bile fark etmeyen, koca bir çınara bile minnet etmeyen, doğa ile aşkı bağdaştırmaktan bi haber, aşkı, sevgiyi, kısacası hayatı bedduadan, öfkeden, kinden , atar-gider yapmaktan ibaret sanan, nefret, şiddet ve öfke dolu şarkıları dinleyen insanlardan saygılı ve şefkat dolu bireyler olmasını beklemek çölde lale aramak gibi bir şey olsa sanırım.
 
Lale demişken…Burası İstanbul… Lale Mevsiminde buralar…
Serde hafiften şairlik varken, baharda başa vurmuşken bende yazayım bir şarkı dedim.
 
“Derken koca bir gemi çarptı, yıktı yalıyı…
Droneler tepeden çekti viran çatıyı.
Ve gördük ki… Yalının arkası olmuş inşaat alanı.
Koca koca insanlar ağaçlara atmışlar iftirayı.
“Kurumuşlar!” diyerek kesmişler koca çınarları.
Eski köşkü yıkmışlar, yığmışlar molozları.
Bitmedi hırsları bir türlü, katlettiler doğayı
Ne güzeldin sen eskiden ah İstanbul Boğazı…”
 
Umarım günün birinde,  eski bir şarkının yada bir çiçeğin gölgesine muhtaç kalmayız.