31 Mart’ta iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri yenilendi.
Cumhur İttifakı’nın AK Partili Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım yüzde 45, Millet İttifakı’nın CHP’li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yüzde 54 oranında oy aldı.
Seçimi Trabzonlu başkan Ekrem İmamoğlu kazandı.
Kendisini kutluyorum,
Seçimin İstanbul ve Türkiye için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Tekrarlanan 31 Mart seçimleri, 23 Haziran’da daha farklı sonuçlara neden oldu.
Binali Yıldırım’ın oylarında düşüş, İmamoğlu’na verilen destek artış oldu.
13 bin oy farkı 780 bine çıktı.
Bir önceki seçimde küsuratlı fark 9 puana çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım büyük bir olgunlukla demokrasinin gereği İmamoğlu’nu tebrik etmesi özlenen tabloydu.
Peki, ne oldu.
3 ayda ne değişti de Binali Yıldırım’ın oyunda bu kadar düşüş, Ekrem İmamoğlu’nun oyunda da önemli oranda artış yaşandı.
Böyle bir sonuç nasıl ortaya çıktı.
Şayet projelere oy verilmiş olsaydı Binali Yıldırım bir milyon fark atmalıydı.
Çünkü Binali Bey muhteşem projeler ortaya koydu.
Ama olmadı.
780 bin fark yedi.
Demek ki bu işin projeyle falan bir ilgisi yoktu.
Bakanlık, Başbakanlık, TBMM başkanlığı yapmış tecrübeli bir isme İstanbullu seçmen neden önem vermedi.
Bunu irdelemek lazım.
Bence birinci ve en etkili neden 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesiydi.
Seçmen üzerinde Ekrem İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığı kesin kanaati oluştu.
Tıpkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce uğradığı haksızlık gibi.
Ve AK Parti’nin seçime birkaç gün kala yanlış tuşlara basması yeni önemli etkenlerdendi.
Erdoğan’ın önde, Kılıçdaroğlu’nun geride durup İmamoğlu’nu öne çıkarması sonuca giden diğer nedenlerden biri oldu.
CHP ve Ekrem İmamoğlu iptal edilen seçimlerden sonra aslında olağanüstü bir gayret sarf etmedi.
Lambadan kuş çıkarmadı.
Her yerde haksızlığa uğradıklarını tekrarladı ve seçmeni etkiledi.
İyi Parti, Saadet Partisi, HDP ve daha pek çok bileşenin desteğini alarak seçimi kazandı. Ak Parti’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı duran legal-illegal güçler ile içeride ve dışarıda bu doğrultuda kim varsa tamamı güçlerini birleştirerek sonuca ulaştı.
Elbette şunu da göz ardı etmemek lazım.
17 yıldır iktidarda bulunan AK Parti’nin içinde yıllardır biriktirilen küçük büyük çeşitli tepkiler ile partiyi içten içe kemiren etkenler de vardır.
O zaman fotoğrafa böyle bakmak lazım.
Binali Bey’in projeleri fark yaratmasına rağmen ve AK Parti içerisindeki irili ufaklı tepkiler ile Erdoğan ve AK Parti’ye karşı olanların güçlerini birleştirmesi bu sonucun ortaya çıkmasına neden oldu.
Demek ki İstanbul seçimleri tercihin değil, tepkinin ve yönlendirmelerin bir sonucudur.
Ankara, İzmir, Adana ve İstanbul seçimlerini kaybeden AK Parti şapkasını önüne koyup sağlıklı bir değerlendirme yapmalı.
Neden- niçin sorularının cevabını bulması lazım.
Hatanın nerede ve ne sebeple yapıldığının irdelenmesi gerekir.
Nerede hata yaptığını tartışılmalı.
Erdoğan’ı kimler yanılttı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında ve yakınında duranların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği ve belki de AK Parti kadrolarında yeni yol arkadaşların bulunması gerektiğini düşünüyorum.
AK Parti yeniden silkelenmeli, 2001 ruhunu yeniden yakalamalı ve yeniden bir seferberlik başlatmalı.
CHP’de de elbette yeniden bir durum değerlendirmesi yapılacak. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Eskişehir gibi büyük şehirleri kazanan CHP’de elbette sonuçlar zafer olarak değerlendirilecek.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olup yüzde 37 oy alan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 54 oy alarak seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu birlikteliği önümüzdeki süreçte nasıl işleyecek.
Yoksa yeni tartışmaları beraberinde mi getirecek.
Kimin kaybettiğini, kimin kazandığını, İstanbullu için hangi sonucun hayırlı olduğunu zaman içerisinde göreceğiz.
Ama şunu belirtmekte fayda var. İstanbul seçimleri 2023’e giden yol için önemli bir laboratuvar olacaktır.