Puslu bir hava hakimdi haziran’ın tam ortasında.
Yapraklar sabit olurdu normal şartlarda bu mevsimde fakat bir oraya bir buraya savruluyorlardı tuttukları gövdenin uç kısımlarında...
Fazla mı gelmişti bunca dal ve yaprak ağaca?
Kimbilir belki de dünya kocamıştır ve bizler ağırlık yapıyoruzdur yeryüzünde...
Enerjilerimiz,istek ve taleplerimiz değiştikçe herşeyin değişmesi çok normaldi aslında...
Belkide değil di!!!
Biz mi doğaya alışmalıyız bundan öte,yoksa doğa mı bize!
Hava akşam üstü.
İki genç yürüyor caddede,aslında buna yürümek denmez çünkü elleşmekten kaykıla kaykıla gidiyorlar...
Kimse umurlarında değil...
Onların bu davranışlarına tepki verenlere tepki verenler var;
Sizene efendim,genç onlar,siz hiç genç olmadınız mı gibi sözler çok sesli çıkıyor ağızlardan...
Dedim ki içimden;
Ne acı yaa!!! Evet bizde genç olduk fakat hiç bir şeyi ulu orta yaşamadık!!!
İyi de yapmışız,bizlere bu duyguyu ve hâyâ’yı nakşeden ailelerimize sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum çünkü kusura bakmayında bu denli rahat bir toplum olmayı kabul edemiyorum,etmiyorum...
Genç olmak zıvanadan çıkmak değildir!!!
Her şeyi yapabilme özgürlüğünü kendinde bulmak değildir!!!
Ahh keşke şimdi genç olabilsem!!!
Ne mi yapardım?Mesela;
Bilgiye-öğrenmeye ve öğretmeye yönelik daha çok emek verirdim...
O tertemiz ruhumla kötülere ve kötülüklere karşı daha çok dua ederdim...
Pozitif enerji gönderirdim çokca evrene ve bunca yük olmazdım ne dünyaya ne de doğaya!!!
Bir değil birçok vasıf yüklerdim şahsıma...
Kendimi unutmadan yapardım her bir şeyi...
Şimdi ki gençlerin(bazılarını tenzih ederim)yaptıklarını yapmayacağım net...
Siz neler yapardınız genç olsaydınız?
Ah neler yapmazdık ki dediğinizi duyuyorum sanki