Çünkü her sene bize Kur'an'ı yeniden getiren, bizi orucun takvasıyla, iftarın sevinciyle, sahurun bereketiyle buluşturan, unuttuklarımızı hatırlatan Ramazan'ı Şerif'e elveda diyoruz. Şehirlerimizi, sofralarımızı ve gönüllerimizi bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan rahmet ayına bugün "Elveda"diyoruz.

Günahlardan Arındık

Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi Allah'a ulaştıran, fazilet ve bereketiyle ruhlarımızı coşturan bu eşsiz zaman diliminde oruç tuttuk. Uzun yaz günlerinde açlık ve susuzlukla sınandık. Her türlü arzu ve iştaha karşı "Ben oruçluyum" dedik. 

Sabır imtihanından geçtik. Kötülüklere karşı zihnimize, elimize, dilimize, hâsılı kendimize sahip çıktık. Oruç tuttukça şefkat ve merhameti kuşandık. Yoksulun, muhtacın halini bir kez daha anladık. Az ile yetinmenin değerini daha iyi kavradık. Gönüllere şifa veren, inananları iki dünyada huzura kavuşturan, hidayet rehberimiz Kur'an'ı okuduk; anlamaya ve yaşamaya çalıştık. Ramazan'da "Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer."[Ala/87, 14-15] âyeti gereği gece ve gündüz kıyamlara durduk.

Paylaşmanın Güzelliği

Acizliğimizin itirafı içerisinde miracımız olan namazlarımızla Rabbimizin huzuruna çıktık.

Aynı gaye etrafında toplanarak, aynı şuur ile saf tutarak teravih namazları kıldık. İftar anındaki şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki tövbe ve istiğfarlarımızla günah yüklerinden arınmaya çalıştık."Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla erişemezsiniz."[Ali İmran, 3/92]âyetinin bilinciyle zekâtımızla, fitremizle, sadakalarımızla, iftar sofralarımızla yoksul ve muhtaç kardeşlerimize yardım eli uzattık. Komşumuza, yetimlere, kimsesizlere gönüllerimizi açtık. Paylaşmanın, dayanışmanın, Allah rızası için karşılıksız vermenin mutluluğunu yaşadık.

Ramazan, bizler için bir aylık bereketli bir mektep oldu. Bizleri bir maneviyat eğitimine tabi tuttu. Hayatımızı disipline etmeyi öğretti. Kardeşlik, birlik, beraberlik duygularımızı pekiştirdi.
Geride bıraktığımız ömrümüzü muhasebe, istikbalimizi tekrar gözden geçirme imkânı sağladı.

Bize veda edecek olan rahmet ayı Ramazan, bizlere öğrettiği bütün bu güzelliklere her daim sahip çıkmamızı istiyor.

En Sevimli Amel

Yüce Rabbimizin, "Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et"[Hicr, 15-99] emri gereğince imtihanın son anına kadar görev ve sorumluluklarımızı yerine getirelim. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in "Allah'a en sevimli gelen amel, az da olsa devamlı olandır."(Buhari, Rikak, 18.) hadisi gereği Allah'ın rızasını kazanmak için her an gayret edelim.

Ümid ediyoruz ki, Allah (cc) tuttuğumuz oruçlarımızı ve yaptığımız ibadetlerimizi makbul kılmıştır. Bu haftaki hutbemizde Ramazan ayı ve oruçla ilgili son bir değerlendirme ve muhasebe yapacağız. Hz. Muhammed (s.a.s.), oruç ibadetinin hikmetini anlatan bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: 'Çirkin söz ve davranışları terk etmeyenlerin aç ve susuz kalmalarına Allah'ın ihtiyacı yoktur.' (Buhari / Savm) Bu hadisten anlamaktayız ki, oruç tutan mü'minin haram ve çirkinle işi olamaz.

Allah'ın İpine Sımsıkı Sarılın

Dili, dedikodudan, küfürden, arkadan çekiştirmeden, söz götürüp getirmeden, yalan söylemekten ve yalan yere yemin etmekten sakınır. Kulağı dinen çirkin sayılan şeyleri işitemez. Çünkü bir mü'min bilir ki, yanlışı işiten o yanlışa ortak olmuş olur. Oruçlu bir müslümanın elleri harama ve hileye uzanamaz. Ayaklar ise, gidilmesi dinimiz ve dünyamız açısından fayda vermeyen ve kötülüklerin yaşandığı yerlere gidemez. Bize düşen, bayramımızı hepimiz için Umuda dönüştürmek. Rabbimizin bir âyeti olarak görmek ve birbirimize kenetlenmektir. Yüce Rabbimizin, "Topyekûn Allah'ın kitabına sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın..." çağrısının gereğini yapmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in "Müminler, bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar, birbirlerinin hayata tutunmasını temin ederler."Mesajına uygun bir hayat sürmektir. Bizleri bir kez daha Ramazan bayramına ulaştıran Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Bayramımız mübarek olsun.
Editör: TE Bilisim