Taka: Trabzon Limanı temasını tablolarınızda sıklıkla vurguladığınız görülüyor. Trabzon tarihi limanı ile özdeşleştirilebilir mi?

Şeyihoğlu: Evet doğru bir tespit. Bende kitapları karıştırdığımda bu limanın tarihine hayretle şahit oldum. İlk ticaret zamanlarından beri inanılmaz bir hareketliliği ve berekete şahit olmuş. Lojistik önemi ile ilgili bir yığın bilimsel çalışma yapılmış ve hala da yapılmakta. Bu sebepletasarımlarda sıklıkla yer alır. Örneğin resimlerden birinde Ganita’nın da göründüğü hareketli bir liman sahnesi vardır.  Gemiler ve kayıklar dönemin tasarımlarıdır.  

Trabzon Limanı 

Trabzon tarihi temelleri oldukça eskiye dayanan bir şehir özelliği göstermektedir. Öyle ki; bu durumun bir kanıtı olan Trabzon ve yöresinde İslamiyet öncesi Türk kültürü unsurlarının canlı biçimde yaşaması, bu bölgeye diğer Türk boylarının Oğuz Türklerinden çok önce gelip yerleşmesi ile ilgili olmalıdır. Gerçekte Türkiye’nin en önce Türkleşen bölgesi, Trabzon ve çevresidir. Tarih içerisinde Hun Türkleri, Bulgar Türkleri, Alanlar, Sabarlar, Hazar Türkleri, Macar Türkleri, Uz Türkleri, Avarlar, Karluk Türkleri, Kuman/Kıpçak Türkleri, Kırgız Türkleri, Peçenekler çeşitli zamanlarda ve çeşitli sebeplerle Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne gelip yerleşmişlerdir. Bu yöre ile ilgili tarihî kaynaklar, eski yer isimleri, mimarî eser kalıntılarından elde edilen bilgiler, Osmanlı döneminde kaleme alınan Tahrir Defterleri, Karadeniz Bölgesi ağız özellikleri, insan yapısı, sülâle isimleri, halk oyunları, halk mimarîsi, halk takvimi yani hemen her şey bunu açıkça ortaya koymaktadır (Demir, 2006:35-36).

Trabzon limanının tarihine bakıldığında ise;  M. Ö. 47 yıllarında Roma İmparatoru Adrien  tarafından yaptırıldığı görülür.  Trabzon Limanı ve serbest bölgesi, ilk yapıldığı o dönemde asıl şehirden yaklaşık 2 km. doğudadır. Bunun dışında Trabzon şehrinin dahili ihtiyaçlarını karşılamak üzere, bugünkü Moloz mevkiinde, yani şehrin denize paralel uzanan kale surlarının hemen önünde başka bir liman daha vardı. Bu limanın doğu tarafında, limanı korumak amacıyla kale surlarının denize doğru uzatılmış bir kolu ve bir kulesi vardı (Okur,  Küçükuğurlu, 2009:27-28).

Trabzon Limanı, Doğu Anadolu ve Kuzey İran’la olan tabii bağlantısının yanı sıra, dönemsel olarak Kafkasya, Hazar bölgesi ve Afganistan-Pakistan coğrafyası ile irtibatlı olmuştur. Bu nedenle Trabzon Limanı, tarihin birçok döneminde faal ve stratejik bir liman olma özelliğini korumuştur (Okur, Küçükuğurlu, 2009: 27).  Başka bir ifade ile doğu dünyası ile batı dünyasını birbirine bağlayan çok önemli bir liman kapısıdır. Kentin doğudan ve güneyden gelen ticari yolların kesiştiği bir kavşak noktasında kurulmuş olması, Trabzon’un jeostratejik konumunu oldukça güçlendirmektedir. Doğuda Hindistan-Afganistan-Kuzeybatı İran içlerinden gelen ve Anadolu’da Doğubayazıt-Erzurum-Bayburt-Gümüşhane ve Zigana Geçidi (2010m.) üzerinden Trabzon’a ulaşan ünlü kervan yolu, kenti bir ticaret merkezi haline getirmiştir (Lynch 1967, 32; Jansses 1969, 7 vd.;Burney-Lang 1972, 7-8; Bryer 1980, 50; Tozlu 1997, XIII ‘den akt: Çiğdem, 2007:133). Trabzon’a, Ön Asya ve Uzak Doğu’dan gelen bu ticaret yolunun yanı sıra, batıdan ve kuzeyden, Karadeniz üzerinden gelen gemilerin kullandığı deniz yolu ve güneyden gelen önemli bir başka ticaret yolu da ulaşmaktadır. Kuzey Suriye’den gelen ve Erzincan-Bayburt-Gümüşhane-Zigana Geçidi üzerinden Karadeniz’e ulaşan bu ticaret yolu, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli liman kenti Trabzon’da son bulmaktadır. Trabzon Limanı’nın İran, Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgelerinin batıya açılan en önemli kapısı olması nedeniyle, özellikle Ortaçağ’da birçok Müslüman coğrafyacının bu kenti “Dünya Ticaret Merkezi” olarak adlandırmasına yol açmıştır (Belli, Kayaoğlu, 2002:1’den akt: Çiğdem, 2007:133).Öyleki; XIX. yüzyılın son çeyreğinde Trabzon’da Anadolu ve İran ticareti ile uğraşan 13 komisyoncu, Trabzon ve çevresinin ihraç malları ticareti ile uğraşan 33 ticarethane ve bölgeye ithal edilen malların ticaretinde uzmanlaşmış 63 Ticarethane mevcuttu (Baskıcı, 2012:47).

Trabzon limanı yalnız ve ticarî açıdan değil, birçok caminin tüm giderlerinin karşılanması açısından sosyal, cephane ve asker nakledilmesi açısından askeri birçok görevi yerine getirmekteydi. Trabzon limanı her yüzyılda olduğu gibi XVIII. yüzyılda da Osmanlı Devletinin Doğu- Batı, Güney- Kuzey bölgeleri arasında önemli bir köprü görevini yerine getirmiştir (Aygün, 1999:320).

Evliya Celebi seyahatnamesinde Trabzon (Tarabefzun) limanından şu şekilde bahseder (Evliya Celebi, 1999: 55-56’dan akt: Tütüncü Esmer, Ateş, Esmer: 2012):

“Değirmendere’de büyük bir liman vardır. Şana kasabası, gemilerin rahatlıkla demirleyebilecekleri bir yer olup dağı taşı fındıklıktır ve Şana fındığı her yanda ün kazanmıştır”
“Mahsul mevsiminde bazargan (tüccar) gemileri limanlara gelip tuz, barut, bakır ve silah getirip; kız, oğlan, zerdeva ve balmumu alırlar” 

Evliya Çelebinin Seyehatname’sindeki bu bilgilerin ışığında 17. yy. da Trabzon’da pek çok iskele bulunmakla birlikte büyük bir limanın olmadığı, en büyük ve önemli limanın Evliya Çelebi’nin Değirmendere dediği Akçaabat tarafında olduğu anlaşılmaktadır (Tütüncü Esmer, Ateş, Esmer: 2012). … Seyahatnamesini 19.yy.’ın ikinci yarısında yazan TheophilesDeyrolle’de Trabzon limanı ile ilgili bilgiler vermektedir. “Deniz kıyısı çok derin olmadığından büyük vapurlar açıkta demirler, yolcularını kayıklarla iskeleye çıkarırlar. Kazıklar üstüne oturtulmuş bir taş iskelesi varsa da; üzeri genellikle tüccar eşyası ile dolu olduğundan yolcuları yarı beline kadar suyun içine giren hamallar sırtlarında karaya çıkarırlar… İskelenin yanındaki askeri tersaneden Gavur meydanına giden bozuk ve dik yokuşu bu hamal sırtlarında 300 kiloluk yüklerle çıkarlar (Goloğlu,1975’ten akt: Tütüncü Esmer, Ateş, Esmer: 2012).
Karadeniz şehirlerinin de Osmanlılar tarafından fethinden sonra Karadeniz giderek yabancı ticaretine kapalı hale gelmiş, böylece milletlerarası ticaret bu bölgelerde sona ermiştir. Bu dönemden itibaren ise Trabzon limanındaki ticarî faaliyetler genellikle Türk bandıralı gemilerle yapılmaya başlanmıştır. Bu statü XVIII. yüzyılın son çeyreğine kadar değişmeden devam etmiş ve 1774'te Rusya ile imzalanan Küçük Kaynarca antlaşması ile ilk defa Rusya'ya Karadeniz'de ticaret yapma hakkının verilmesi ile değişmeye başlamıştır (Bostan, 1999:303).

Taka: Yarın, Ressam Şakir Şeyihoğlu’nun yağlıboya tekniği ile  görselleştirdiği, “Trabzon’un fethi için Trabzon’a gelen Zağnos Paşa, Şehzade Abdullah,Kazım Bey” isimli tablolar ile tarih kitaplarının sayfaları  arasından derlenen detaylı bilgileri sunacağız.

ŞAKİR ŞEYİHOĞLU/ŞUAYP ŞEYİHOĞLU
 
Editör: TE Bilisim