Hırvatistan'ın Cakovec şehrinde, birçok ülkeden çok sayıda genç çizerin yer aldığı "su" konulu Uluslararası yarışmaya Türkiye'den katılan Toka,
İlçeye 16 yaş altı gençler kategorisinde kazandığı birincilikle döndü.
 
Boyabat
Şehit Ersoy Gürsu Anadolu Lisesi
9. sınıf öğrencisi Sümeyra Toka'nın resim ve karikatür alanlarında kazandığı çok sayıda ulusal ve Uluslararası ödülleri bulunuyor.
 
Toka,
Gazetecilere yaptığı açıklamada,
Başarısının arkasındaki ismin,
Görsel sanatlar öğretmeni,
Pek çok ödülün sahibi karikatürist Aşkın Ayrancıoğlu olduğunu söyledi.
 
Ödül aldığı için yaşadığı mutluluğu dile getiren Toka,
"Bu süreçte arkadaşlarım ve öğretmenlerimden çok büyük destekler gördüm.
Hepsi tebrik ettiler,
Çok mutlu oldum,
Gururlandım." dedi.
 
Ayrancıoğlu ise,
Toka ile 3 yıldır birlikte resim ve karikatür çalıştıklarını belirtti.
 
Toka'nın dünya birinciliğini elde etmesinin gurur verici olduğunu ifade eden
Ayrancıoğlu, şunları kaydetti:
 
"Köyde yaşayan bir öğrencimin sanatla, karikatürle hiçbir bağlantısı yokken,
Sabırla ve inançla çalışarak
Zamanla karikatürde dünya birinciliğine kadar yükselmesi
Çok özel bir durum benim için.
Çalıştığım yatılı okulda çokça yaşıyoruz bu duyguyu.
Sümeyra'nın bu başarısı öğrencilerimizin sadece test çözerek
Tek yönlü yetişmeleri anlayışına karşı,
İstedikleri ve çalıştıkları zaman sanat alanında da neleri başarabileceklerinin canlı bir kanıtı oldu. Sümeyra'yı kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum."
 
Okulun Müdür Yardımcısı Sedat Kapucu da
"Öğrencimizi ve kendisini yetiştiren
Aşkın Ayrancıoğlu'nu tebrik ediyorum.
Okulumuzdaki bu tür sosyal,
Sanatsal faaliyetler her zaman desteklenecek.
Üniversiteye hazırlığın yanında bu tür faaliyetlerde başarı kazanan öğrencilerimiz,
Anadolu lisemizi gururlandırıyor ve diğer öğrencilerimiz için de teşvik edici oluyor."
Diye konuştu.
 
Ben de bir karikatürist ve gazeteci olarak,
Seni erişilmesi güç bu başarılarından ötürü kutluyorum.
Kendin gibi öğrencilerini de ödül avcısı yaptın.
Başarıların hepimizi onurlandırıyor...
 
TERS ADAM TEMEL

İspanya’da boğa güreşlerinde bir kural vardır: Boğa güreşçiye saldırır da, güreşçi bu saldırıyı savuşturursa, o anda bütün seyirciler ayağa fırlar ve “Oley” yani yaşa diye bağırırlar.
İşte yine bir boğa güreşinde boğa hücum edip de güreşçi bu saldırıyı savuşturunca, tribündekilerin hepsi kalkıp “Oley” diye bağırıyor ancak onlar oturduktan sonra sıskacık bir adam tek başına ayağa kalkıp incecik sesle “Oley” diyordu.

Bir, üç, beş hep yineledi bunu.. Bu adam Temel’den başkası değildi.
Nihayet herkes “oley” dedikten sonra Temel kalkıp tek başına “ole” diye bağırınca, yanındakiler merakla sordular bu davranışının nedenini. Temel gayet sakin:
“Ben, poğayitutayrum..”

KANAATKAR TEMEL


Temel deniz kenarında balık tutuyormuş diğer insanlarla. Oltasını atmış, beklemiş ve kocaman bir balık çekmiş… Balığı almış eline, nazikçe çıkarmış iğneyi balığın ağzından, şöyle bir balığa iyice bakmış ve denize atmış.
Ondan başka kimse balık yakalayamıyormuş. Temel tekrar oltasını atmış daha kocaman bir balık, tekrar balığın ağzından iğneyi nazikçe çıkarmış ve balığa şöyle bir etraflıca bakmış ve tekrar denize atmış.
Her seferinde daha kocaman balıklar yakalamış yine etraflıca baktıktan sonra balıkları denize.
Yanında balık tutanlar artık dayanamamışlar ve Temel’in yanına gelmişler:
Amcacığım ne yapıyorsun sen, demişler.
Biz saatlerdir buradayız tek bir balık bile yakalayamadık. Sen ise kocaman kocaman balıkları denize atıyorsun.
Temel, dönmüş kalabalığa ve şöyle demiş;
Çünkü benim tavam küçük.

KİM DAHA BÜYÜK

Hoca'ya: 
"Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"
"Çiftçi büyük elbet" demiş Hoca ve eklemiş; "Çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."
 
SESİMİN ARKASINDAN KOŞUYORUM

Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
 
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar

"Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun.?"
"Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.
 
HANIMLA MUHABBET



Hoca bir gün karısına :
"Hatun" demiş, "Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi ?"
"Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "Mehmet ağa."

"Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim." demiş Hoca.
"A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"
"Anlasana işte" demiş Hoca, "nerede oturuyor demek istedim."
"Efendi, bugün sana ne oluyor?" demiş karısı "Komşu" dedin ya..."
Hoca birden sinirlenmiş.
"Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!"
 
İNSANLAR GİBİ DÜŞÜNÜR

Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
"Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"
"Bu papağandır" demişler, "konuşur."
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
"Kaça hindi ?" diye sormuşlar.
"On beş altın" demiş Hoca.
"Bir hindi on beş altın eder mi ?" demişler.
"Görmüyor musunuz !" demiş Hoca; "yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar."
"Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?" diye sormuşlar.
"O düşünmeden konuşur" demiş Hoca ; "Bu da insanlar gibi düşünür."


 
BİNDİĞİ DALI KESMESİ

Nasreddin Hoca, köy meydanındaki koca çınar ağacının üzerine çıkmış, elindeki balta ile bindiği dalı kesmeye başlamış.
Görenler :
"Aman Hocam, bindiğin dalı kesiyorsun, düşeceksin!" diye bağırmağa başlamışlar.
Hoca kesmeye devam ederek seslenmiş:
"Bu dalı kesenin yere düşeceğini hepiniz akıl ettiniz de, ben size yıllardır ahiretin dalı olan dünyanızı keserseniz cehenneme düşersiniz diyorum, neden hâlâ akıl edemiyorsunuz!!!..."
 
SAZ ÇALMASI

Hoca'ya sormuşlar : 
"Saz çalmayı bilir misin?"
"Bilirim" demiş.
"Buyur, çal bakalım" diyerek eline bir saz tutuşturmuşlar. Hoca mızrabı almış, perdelere basmadan tellere vurmağa, tuhaf sesler çıkarmağa başlamış.
"Saz böyle mi çalınır a Hoca?" demişler, "parmaklar perdeler üzerinde gezdirilir, mızrap tellere
vuruldukça da sazdan makamlara göre ses çıkar."
" Perdeleri bulamayanlar öyle çalar" demiş Hoca; " Ben sazı elime alır almaz perdeyi buldum! Ne diye boşuna gezineyim."
 
AKIL SIR ERMİYOR

Hoca'nın iki yüz akçe parası kaybolmuş. Bulunması için dua etmeye başlamış. O sırada Akşehir'in zenginlerinden birinin bindiği gemi yolda fırtınaya tutulmuş. "Eğer sağ salim memleketime varırsam Hoca'ya iki yüz akçe vereceğim" diye adakta bulunmuş.
Adam kurtulup gelmiş, Hoca'yı bulup parayı vermiş.
Hoca bir süre düşündükten sonra: 
"Allah'ım bu ne dolambaçlı yol! Bu parayı ben nerede yitirdim, Sen bana nerede buldurdun ! ... İşine gerçekten de akıl sır ermiyor" demiş.  

   
 
BULMANIN KEYFİ

Nasreddin Hoca kasabanın pazarına gitmiş. Eşeğini bir yere bağlamış. Alış veriş yapmış. Döndüğünde eşeğini bağladığı yerde bulamamış. Hemen bir tellâl tutmuş. Şöyle bağırtmağa başlamış :
"Eşeğimi kim bulup getirirse, Semeriyle, yularıyla ve üstündeki her şeyle beraber eşeğimi ona vereceğim."
"Hoca efendi" demişler, "eşeği bulana verecek olduktan sonra ne diye arıyorsun ?"
" Kaybolan şeyi bulmanın keyfini bilmezsiniz siz!" demiş Hoca;
"Eşeği bulup getirene mükâfat olarak o eşek yeter."
"Gençliğimi bulup getirene bütün servetimi veririm."
"Cenneti bulsam, canımı da veririm."
 
AĞAÇTAN ÖTEYE BİR YOL

Mahallenin çocukları Nasreddin Hoca'ya muzip bir şaka yapmak istemişler. Plânlarını kurmuşlar. "Hoca'yı ağaca çıkaralım. Pabuçlarını alıp uzaklaşarak biraz şaka yapalım" diye düşünmüşler. Hoca'nın yoldan geçeceği saatlerde, uçurtmalarını büyükçe bir ağaca taktırmışlar. Hoca'yı beklemeye başlamışlar. Hoca oradan geçerken de hemen etrafını sarmışlar :
 
"Hocam uçurtmamız ağaca takıldı. Biz çıkıp kutraramadık. Bize yardımcı olur musunuz?" demişler.
 
"Hay hay" demiş Hoca. Ayakkabılarını çıkarıp sırt çantasına yerleştirmeye başlamış.
Çocuklar : 


"Hoca efendi onları niye yanına alıyorsun? Ağaçta pabuçları ne yapacaksın ?" demişler.
"Belli olmaz ki evlâtlarım" demiş Hoca; "Bu iyiliğime karşı Rabbim, belki bana ağaçtan öteye bir yol ikram eder."
 Harun Yavruoğlu
Editör: TE Bilisim