Proje kapsamında çeşitli okullarda İngilizce, sınıf öğretmenliği, okul öncesi ve rehber öğretmenliği branşlarından 18 öğretmene, hikaye anlatıcılığı konusunda, Dumlupınar İlkokulu'nda eğitim verildi.

Proje sonunda, öğretmenlerin, olayın geçtiği tarihi mekanlarda anlattıkları hikayeler, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kayda alınıp, Türkçe ve İngilizce dillerinde CD haline getirilerek il genelindeki okullara dağıtılacak. Okullarda hikaye anlatımlarına, gelecek eğitim öğretim yılında başlanması planlanıyor.

Hikaye anlatıcısı Öykü Tekşen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimlerde teknik ve uygulama noktasında öğretmenlerle bilgilerini paylaştığını belirterek, hikayelerin insanları birbirine bağladığını söyledi.

"Hikayeler gerçek hayatın bir simülasyonudur"

Hızlı geçen hayatın içerisinde yol alırken insanların hayal kurmayı unuttuğunu anlatan Tekşen, "Hikayeler gerçek hayatın bir simülasyonudur. Gerçek hayatta yaşadığımız sorunlarla baş edebilmek için hikayelerin gücünü kullanıyoruz." dedi.
Tekşen, hikaye anlatmanın geçmişten günümüze kadar gelen kadim bir gelenek olduğunu ifade ederek, "Bu bizim sözlü halk sanatımız olduğu için aslında unutulmaya yüz tutmuş da bir sanat dalıdır. Ancak bana göre öyle değil. Anadolu ve her yerde hikayeler var. Bunları unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle herkes hikaye anlatsın istiyorum ve ben de anlatıyorum." diye konuştu.

"Eskiden anneannelerimiz, babaannelerimiz ve dedelerimiz bizlere hikayeler anlatırdı" diyen Tekşen, şunları kaydetti:

"Soğuk kış gecelerinde televizyon ve teknoloji yok, hiçbir şey yok ama ateş, soba ve ateş başı vardı. Çember kurulur ve evin en büyüğü hikayeler anlatmaya başlardı. Biz de bu proje ile bunu yeniden gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Günümüzde ise en iyi anlatıcılar anne, baba ve öğretmenlerdir. Çünkü sürekli bir şeyler anlatırlar ve karşılarında bir fidan var. Sen fidanı ne kadar sularsan, güneşte tutarsan, konuşursan, anlatırsan, sevgini verirsen o kadar güzel büyür ve meyve verir. Çocuk da öyledir işte. Biz büyüklere göre onların hayal kurma kutuları daha etkindir çünkü hayal kutuları hiç kapanmıyor."

Tekşen, çocuklar kadar büyüklerin de hikaye dinlemeye ve anlatmaya ihtiyacı olduğuna vurgu yaptı.

Hikayelerden insanların etkilenebildiğine işaret eden Tekşen, şu değerlendirmede bulundu:

"Örneğin, gerçek dünyada bir ejderha yok ama anlattığımız hikayede kahraman, ejderha ile savaşıyor, onu yenebileceğine inanıyor ve yeniyor. Bizler de gerçek hayatta karşılaştığımız ve sorun yaşadığımız komşumuz, dükkan sahibimiz ya da iş yerindeki patronumuzla nasıl baş edeceğimize dair çözümler bulabilmede yardımcı olmak için umudun her zaman var olduğunu büyüklere hikayelerle anlatmaya çalışıyoruz. Onlar da öğrencilerimize yardımcı olacaklar. O nedenle hikaye anlatıyorum, anlatın diyorum ve anlatmaları için öğretmenlerimize yardım ediyorum."

Trabzon Ticaret İlkokulu'nda sınıf öğretmeni olan Mürsel Hunutlu ise öğrencilerine daha yararlı olabilmek amacıyla projeye katıldığını dile getirerek, eğitimde öğrendiklerini ilk olarak 3 yaşındaki kızına uyguladığını söyledi.

Hunutlu, hayatın her alanında masala ve anlatıcılığa ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Okulda öğrencilerime de uygulamaya karar verdim. Evlerinden getirdikleri minderlere oturan öğrencilerim, etrafımda çember oluşturdu. Perdeleri karartıp, dinlendirici bir müzik açtım ve mum yaktım. Öğrenciler anlattığım hikayenin etkisinde kalarak, çok etkilendiler. Aldığım bu eğitimden sonra kendimi daha da geliştireceğimi düşünüyorum." dedi. 
 

Editör: TE Bilisim