Güvelioğlu“ Çünkü o eserler üzerinde bulundukları toprakların tapu senedi olarak kabul edilir ve kendilerine aidiyet duygusu verir. Bu anlayış toplumların kültür seviyesini de gösteren önemli bir duygudur. Ülkemizde ve özellikle bölgemizde zayıf olan bu anlayış, maalesef Kalkandere’de olumsuz yönüyle dibe vurmuştur denilebilir. İlçemizde bulunan ve atalarımızdan miras aldığımız tarihi camiiler, serenderler, konak tarzı evler, kemer köprüler, Osmanlı döneminden kalma kitabeli mezar taşları bu anlayışla büyük ölçüde yok edilmiştir. Kenarda köşede bir şekilde kalanlar da yine aynı bilinçsizlikle hızlı bir şekilde tahrip olmakta ve yok oluşa doğru gitmektedir. Mahallede yenisi inşa edildiği için ibadete kapanan ve harabeye dönen Kalkandere’nin tarihi camilerinden Tulun (Taşçılar) Mahallesi Camisi onarılıp muhafaza edilmesi gerekirken yıkıma terk edildiği ve her gün biraz daha yok oluşa doğru gittiği ifade edilmektedir” dedi.

Kemer Köprünün Üzeri Beton Köprü İle Örtüldü

Güvelioğlu, “Aynı durum ilçede bulunan tarihi kemer köprüler için de geçerlidir. Geçtiğimiz yıllarda ilçe merkezinde bulunan ve tescilli tarihi eserlerden biri olan kemer köprü, özensiz bir onarımdan geçmiştir ama Çağlayan köyünde bulunan üç adet kemer köprüden biri üzerine yapılan beton köprü ile örtülmüş, bir diğeri de son günlerde moloz dolgusuyla kapatılmıştır. Köylülerden tarihi eserlerin muhafazası şuuruna sahip kişilerin tepkisine sebep olan bu durumun vakit geçirmeden telafisi için ilgililerin harekete geçmesi beklenmektedir. Köylerde dağınık bir şekilde bulunan Osmanlı dönemine ait mezar kitabeleri ise her geçen gün birinin kırılıp toprağa gömülmesiyle yok olmaktadır. Bu bakımdan geçtiğimiz yıllarda mevcudiyeti bilinen birçok tarihi mezar kitabesi günümüzde ortadan kalkmıştır. Bunların alan araştırması sonucu tek tek tespit edilmesinin, özelliklerinin belirlenip envanterinin çıkarılmasının Kalkandere kültürüne eşsiz bir katkı olacağı dile getirilmektedir” ifadelerini kullandı.
 

Editör: TE Bilisim