Gazeteciler merakla beklerken, bir genç çaylarla içeri girer. Gazetecilerin, çayların niye geç geldiğini sorması üzerine çaycı; 
'Abi, girişte, 'üye olmayanlar giremez' diye yazıyordu. Ben de içeri gireyim mi, girmeyim mi düşündüm. Onun için geciktim der.

Sakalı Vardı

Karadeniz de yaşanan bir olay aynen şöyledir.
Soru: Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?
Cevap: Orta boylu, hafif şişman bi de sakalı vardı.
Soru: Erkek, miydi yoksa kadın mı?



Düz Mantık

Eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''Bu ev kiralıktır'' yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında 
''Bu da'' yazısını görürseniz bilin ki Trabzon'dasınız.

Sessizluk

Bir Karadeniz takımının yöneticisi, önemli bir maç için başka bir şehirden amigo getirir.
Amigo maçtan önce seyircilere tarif eder: 

Sağ kolumu kaldırınca, bizim takım için lehte. Sol kolumu kaldırdığımda karşı takım aleyhine bağıracaksınız. İki kolumu birden kaldırınca sessizlik.
Maç başlar, amigo sağ kolunu kaldırır:


Ya yaya, şaşaşa bizim takım çok yaşa!
Sol kolunu kaldırır:
Yuuuuh!
İki kolunu kaldırır. Seyirciler hep bir ağızdan:
Sessizluk, sessizluk!

Bir Terslik Olmasın

Adamın biri kahveye girmiş, bir çay söylemiş ancak bir iki yudum içip birden dışarı fırlamış;
Yeşiller yukarı, yeşiller yukarııı! Diye bağırmış, sonra içeri girip çay içmeye devam etmiş.
Bu işlemi bi kaç kere tekrarlayınca kahveci dayanamayıp sormuş:
Abi sen napıyonyav?
Ben müteahhidim, bugün bahçeye ağaç fideleri diktiriyorum. Ancak bütün işcilerlaz, bir terslik olmasın, ağaçları ters dikmesinler diye bağırıyorum.



Yakın Değil

İzmir'de oturan Karadenizli, oğlunu kız kardeşinin kızıyla evlendirmişti. Sohbet sırasında, yakın akrabalar arasındaki evliliklerin sakıncalı olduğunu söyleyen arkadaşına yanıtı çok ilginçti.
Yakın değil, onlar İstanbul'da oturuyorlar.

Beni Tanıdı

Temel Dursun ve İdris hırsızlık yapıyorlarmış. Bekçi bunları görmüş ve bağırmış: 
Ulaan şerefsizler çıkın lanordan! 
Temel de:
Ulaa bu benutanıdi siz kaçun uşaklar.



Farklı Vasiyet

Tonya Merkez Camii imamı, hastalığı sebebiyle ölümüne yakın günlerde Emr-i Hakk’ın yaklaştığını hissederek, bir kasete kendi ölüm ilanını ve salâsını okuyup oğullarına teslim ve vasiyet ediyor ki, vefatında cami hoparlörlerinden yayınlansın. Öldüğü gün, Tonyalılar hoparlörlerden şöyle bir anons duyuyorlar: -Ben Mehmet Ali hoca. Ben öldüm!

Gözümün Önüne Getiririm

Arkadaşı Karadenizliye sormuş:
Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?
Ben kendi kendime konuşmam, demiş karadenizli. Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum.



Yeri Ayrı

Ankara’daki Karadenizli bürokratlardan biri, köyde tek başına yaşayan yaşlı annesini yanına almak için ısrar etmektedir ama valide hanım, köydeki ineğini bırakmak yanlısı değildir pek. Nihayet oğul hatırını kıramayıp Ankara’ya gelir ama gözü ve gönlü hâlâ köyde. İkide bir, “Uşağum gönder beni de gideyum köye” diye oğluna baskı yapmakta. Oğlu da biraz duygu sömürüsü yapayım, belki vazgeçer düşüncesiyle der ki: -Anne, sen köydeki ineği mi çok seveysun, beni mi?”

Cevap şöyledir: E uşağum, senin yerunayri, sığırumun yeri ayri!

Kim Daha Aptal?

Dursun ile Temel kimin daha çok aptal olduğu konusunda bir türlü anlaşamamışlar. Sonunda İdris'i hakem tayin etmişler. Dursun Temel'e demiş ki; 
Temel koş git bak bakalım ben büroda mıyım, değil miyim? 

Temel hemen gitmiş, aradan bir saat kadar zaman geçmiş ve Temel dönmüş. Dursun'a onun büroda olmadığını söylemiş. Bizim hakem İdris söylenmiş: 
Be oğlum, sen salak mısın, oraya kadar gideceğine şuradan bir telefon edemedin mi? 

Şuursuz Çocuk

Evden habersiz denize gidip eğlenen çocuklardan biri boğulma tehlikesi atlatır. Neyse ki etrafta başkaları da vardır, yetişip çocuğu kurtarırlar. Kendine gelince ilk cümlesi:
Eğer poğulup da ölseydum var ya, akşam babam tayaktanöldururdu beni!

İyi Niyet

Karadenizlinin biri, önlerinde inekleriyle yaylaya çıkmakta. Aylardan Ramazan, mevsim yaz, ortalık fırın gibi yanıyor. Derken öğleye doğru bir çeşme başı görünüyor ki, suyu pulat gibi. Karadenizli, elini buz gibi suda soğuttuktan sonra ellerini açıp yukarı bakıyor: -Ey Allah’umiçsamiçerum. Ha bu iyiluğumu da unutma!



Ben Üflesem

Bir hastanenin acil servisi. Yayaya çarpan araçtaki iki kişiden biri aldığı alkolden zom durumda sedyede yatıyor. Polisler alkol ölçen aracı sedyede yatan sarhoş sürücüye üfletmeye çalışıyorlar ama durum ümitsiz. Bunun üzerine yol arkadaşı, polislere müdahale ediyor:
Memur pey, penüflesam onun yeruneolmaz mi; zaten ayni masada birlukteiçtuk!

Beni Bağla

Aşırı hız yapan Trabzonluyu trafik polisi durdurur. Ehliyet-ruhsat faslından sonra polis nazik bir sesle, “Arabanızı bağlayacağız beyefendi” deyince sürücü der ki:
Arabanin ne suçi var? Kabahat benum. İlle bağalayacasanarabayi değil beni bağla!



Muavinleri Unutan Kaptan

Şehirlerarası otobüsün kaptanı mola yerinden hareket ettikten sonra yolcuların da duyabileceği bir sesle, “Bişe unuttuk ama,bişe unuttuk ama...” diye söylenip durmaktayken Beşikdüzü civarında telefonu çalar, arayan otobüsün muavinleridir:
Bizi bırakıp gittun kaptan, nerdesuun?

Av Aramayi

Uyanık bir Karadenizli, peşine takılan bir sokak köpeği ile gezinirken av meraklısı bir tanıdığına rastlar. “Köpek senin mi, satar mısın?” teklifine dayanamayan uyanık, köpeği sattıktan birkaç ay sonra, alıcı tanıdığı ile karşılaşır. Adam köpekten yakınır:
La kardaşum, ha bu köpek ne ettiysem av aramayi...
La nasilaramayii, ya al oğa yüz kontür, bak nasilarayi!



Temel Yapmaz

Bir gün adamın biri bir topluluğa
fıkra anlatmaya başlamış: “Temel bir
gün cinayet işlemiş, hakimin karşısına
çıkarmışlar bunu.” Kalabalıktan bunu
duyan biri lafa karışmış: “Sen yalan söyliysun! Ben Karadenizliyum, Temel’i de
taniyirum, haçen o cinayet minayet işleyemez!

Beyin Ne Yapar?

Temizlikçi Fadime açık öğretimden diploma almak için fen bilgisi sınavında hoca sorar. Fadime cevaplar.
Mide ne yapar?
Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür.
Akciğer ne iş yapar?
Solunum yapar, bizi yaşatır.
Kalp ne iş yapar?
Kan dolaşımında rol oynar.
Peki... Beyin ne iş yapar?
Ha o mu? O bizim apartmanda kapıcılık yapar.
Editör: TE Bilisim