Taka: Trabzon’da tarihi şahsiyetlerin yanı sıra vurgulanması gereken konular var mı?
 
Şeyihoğlu: Trabzon deyince aklımıza çok şey geliyor. Ancak, Trabzon sadece Sümela ve Ayasofya’dan ibaret değil. Biz sosyal ve ticari alanlarla da eski Trabzon’u görselleştirdik. Lakin yeterlimi? Kesinlikle hayır. Çok konu var. Ama hepsini çalışmak literatüre ulaşma, kaynak temini ve doküman analizleri açısından bazı güçlükler içeriyor.
 
İpekyolu Köprüsü tablosundaki köprü, şu an Değirmendere’de bulunan köprüdür. Çünkü ticaret hep vardı. Kalkınma mahallesi tarafından Trabzon Limanına doğru bir manzara işledik. İlginç değil mi? Bugün sanayi ve terminalin bulunduğu arazilerinin yüzyıllar önceki halini görüyorsunuz. İkinci tabloda da, kemer altındaki bedesteni görüyoruz. Yani eskinin değerli eşya deposu, bir nevi bankası. 
 
Trabzon Bedesteni Ve Çarşı (17.yy)
 
Bedestenler Anadolu’da Selçuklu devrinin sonlarına doğru inşa edilmeye başlanmış, Anadolu Beylikleri döneminde gelişmiş, Osmanlı döneminde de hem sayı hem de karakteristik açıdan gelişmişlerdir. Bedestenlerin kâgir ve sağlam yapılar olması, ahşap dükkânların yangınlarda yok olması göz önüne alınarak hiç değilse değerli malların korunabilmesi açısından daha emniyetli olmasıyla izah edilebilir. Buralarda tüccarların kıymetli malları dışında çarşı esnafının, tüccarların kasaları, evrakları, defterleri, yakın tarihe gelinceye kadar önemli bir sosyal müessese olan esnaf ve zanaatkâr loncalarının belgeleri muhafaza edilmekteydi. Şu hâlde bedesten çarşı ve endüstri mahallelerinin bir nevi çekirdeği durumunda idi. Çarşılar bunun etrafında biçimleniyordu. Bu gelişme İstanbul Kapalı Çarşısı’nın doğuşunun nasıl cereyan ettiğini gösterir. Bedestenlerin içinde dolap denilen satış tezgâhları, dış duvarlarına bitişik dükkânlar vardır. Dört cephesinde demir kaplanmış sağlam kapıları, yüksekte ve az sayıda penceresi mevcuttur. Bunların da gerektiğinde demir kepenklerle korunduğu anlaşılmaktadır. Binaların içi kalın kare payelere dayanan tuğla kemerlerle bölümlere ayrılmış, bunların üzerleri yine tuğladan kubbelerle örtülmüştür (İnan, 2013:100).
 
Merkezinde bedestenlerin yer aldığı etrafında hanların, dükkânların bulunduğu, her sanat dalının ayrı bir dükkân sırasına sahip olduğu, hepsinin bir pazar yani çarşıyı meydana getirdiği ve Osmanlı devletinin geneline yayılmış bu çarşı tipinin, Trabzon’da da mevcut olduğunu görmekteyiz. Böylece her meslek gurubu kendisine has çarşıda faaliyet gösterebilmektedir.  “Suk-ı Sultani”de olduğu bildirilen başlıca meslek gurupları şunlardır; Bakkal taifesi, Derzi Esnafı, Babuççıyan Esnafı, Debbağ Taifesi, Semerci taifesi, Eskici taifesi, Ekmekçiyan, Kuyumcu esnafı ve Bedestende Dellal Taifesidir. Bunların yanı sıra çarşılar bölgesinin denize yakın kesiminde de bir tahıl bazarı vardı (T.Ş.S 1832-1833’den akt Trabzon Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2006:78).
 
Dört Fil Ayağı Üzerine Kubbesi Oturtuldu
 
Trabzon’daki Bedesten, Çarşı Mahallesi'nde ve Çarşı Camiin kuzeyinde yer almaktadır. Kareye yakın bir planı olan binanın her cephede birer kapısı bulunmaktadır. Yapının ortasında bulunan dört fil ayağı üzerine kubbesi oturtulmuştur. Yapının kitabesi görülmemiş ise de; Evliya Çelebi bu eseri 1057 (1647) yılında görmüş, bina sahipleri ve buradaki halktan "çarşıların en seçmesi Mumhane kapısındaki taşra esnafıdır. Kargir yapı bir Bedesteni vardır ki içindekiler zengin, eli açık, muhterem, vakarlı bezirgânlardır." bahsettiği halde eserin yaptırıldığı tarihle ilgili hiç bir şey söylememektedir. Hâlbuki Evliya Çelebi Trabzon'daki diğer yapıların tarihinden söz etmektedir (Trabzon Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü: 2000, 192).
…Bedesten, şehrin en eski ticaret yapısıdır. Dıştan 20.60 x 22.60 m boyutlarıyla kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Türk Bedestenleri içerisinde tek kubbeli olan tek örnektir. Ayrıca yapı Gülbahar Hatun Vakıfları arasında gösterilmiştir. Bunun için yapının fetihten sonra 15. yüzyılın sonlarında yapıldığını söyleyebiliriz (Kültür ve Turizm Bakanlığı, URL 4).
 
İpek Yolu’nda Değirmendere Köprüsü
 
 “Deniz ve karayollarının kavşak noktası” olarak da adlandırılan Trabzon kentine önce Cenevizliler sonra da Venedikliler koloni oluşturmuşlardır. Trabzon-Tebriz karayolu binek hayvanları ile 12-13 gün, kervanla 30-32 günde alınabiliyordu. İstanbul-Trabzon gemi seferleri çok eski zamanlardan beri yapılmaktadır. Örneğin seyyah Geoffery, bu yolu 19 günde, Klavijo ise 22 günde tamamlayabilmişlerdi. Yelkenliler bu yolu 4-5 güne indirmişti. Çin’den başlayıp batıya doğru uzanan İpek yolu ve ticareti dört ana güzergâhtan yapılıyordu (Tezcan, 2001:74’denakt: Yenidoğan, 2008:16-17).
 
Trabzon’un İran yol güzergâhı şöyleydi: Tebriz üzerinden Anadolu’ya giren kervanlardan büyük bir kısmı, Erzincan üzerinden batıya, ya da güney batıya giderken bir kısmı da Erzurum’dan ayrılıp Bayburt yoluyla Trabzon’a varıyordu.  Anadolu iç yol güzergâhı ise Sivas’a uzanıyordu. Bu dönemde Kafkasya ve Rusya ile ticarî münasebetleri olan Konyalı ve Suriyeli tüccarlar, Sivas’ta toplanıyor, sonra Trabzon’a gelip buradan da Kafkasya’ya gidiyorlardı (Tekindağ’danakt: Güler, 1999:327).
 
Tabloda yer alan Değirmendere Köprüsü, 1891 tarihinde Nemlizadeler tarafından yaptırılmış dört gözlü bir köprüdür. Ayrıca batı tarafında birde tahliye kemeri bulunur(Trabzon Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2006:158).
 
Taka: Yarın, Ressam Şakir Şeyihoğlu’nun yağlıboya tekniği ile görselleştirdiği, “Eski Trabzon Limanı” isimli tablolar ile tarih kitaplarının sayfaları arasından derlenen detaylı bilgileri sunacağız.
 
ŞAKİR ŞEYİHOĞLU/ŞUAYİP ŞEYİHOĞLU
Editör: TE Bilisim