Yapılanmasını henüz tamamlamış bütün takımların ortak sorunudur birlikte hareket kabiliyetini sahada uygulayamamak… Yalnız şampiyonluğa oynayan büyük camiaların başını çektiği spor klüpleri bu durumu daha çabuk atlatmak zorunda.

 Trabzonspor bu açıdan bakıldığında eyvah denilen virajları, kemik futbolcularının sakatlıklarına rağmen dirayetli atlattı. Taraftarının göstermiş olduğu sahiplenme, klübü içselleştirme, aidiyet duygusu futbol dünyasını hayretlere düşürecek cinsten… Karadeniz Fırtınası efsaneyi ayağa kaldırma sezonunda, hocasıyla, yönetimiyle eldeki bütün verileri ince eleyip sık dokuyarak adeta nakış gibi işliyor.Tabiî ki bunda Ünal Hoca ve ekibinin katkısı yadsınamayacak kadar büyük… Ünal Hocayı tek eleştirdiğimiz konu, oyuna katkı ve oyun kurgusu içerisindeki oyuncu hamlelerinin yanlışlığıydı… Bu sorunuda Beşiktaş ve Rize maçlarındaki hamle başarısıyla aştığına, ileriki haftalar için ışık verdiğine inananlardanım.

Bu açıdan teknik direktör dokunuşlarının özellikle büyük takımları bir iki tık daha ileriye taşıdığı gerçeği önümüzde dururken… Uzun süreçli hedeflerin zorluklarıyla başa çıkma potansiyeli olan takımlarda; hoca katkısı, Trabzonspor’un örneğinde olduğu gibi, geldiği aşamayı başarıya dönüştürme açısından büyük takım olma refleksinin en önemli sonucu... Bu yüzden güven dolu adımların Trabzonspor özelinde bu sezon süper lige yansıması ilerki haftalarda yaşanacak muhtemel puan kayıplarının endişeye mahal vermemesi açısından önemli…

Büyük Trabzonspor taraftarının, Gaziantep maçıyla başlayacak süreçte, adım adım gidilen yolda, kötü oynanan bir oyunun, sonucunun iyi olması Trabzonspor’un artı hanesine yazılacak altın tepsideki puanlar olduğunu unutmamalıdır. Bunun için her şeyin süt liman olmadığı Trabzonspor’da eksik, gedik ne varsa sihirli değnekle çözülmesi ve sonuçlandırılması realiteye aykırı bir beklenti biçimidir. Böyle bir beklenti hem hocayı,hem yönetimi,hemde taraftarı yorar,sağlıklı karar verme mekanizmalarını bozar.

Gelinen noktada Trabzonspor taraftarının yapacağı tek şey sağ duyulu olma,takımının gücü ve potansiyeline olan güvenini sarsmadan,efsane kaptan cemil Usta sezonunda ipi göğüslemeleri için   neferlerine son ana kadar kesintisiz destek vermeleridir.Futbolcu kardeşlerimizin bu süreçte zihinsel ve fiziksel hazırlığı  ise ;Dünyanın en iyi hocalarından biri kabul edilen Jose Mourinho’nun anlamlı röportajında gizli…’Muhabir :Takım yorgun muydu?’ ‘Mourinho:Yorgun mu? Günde 15 saat çalışıp, ayda birkaç yüz euroyla evine dönen baba yorgun olur, biz değil…’
Artık anlayana. Hadi hayırlısı…