2020 LGS sonuçları açıklandı. 2020 merkezi sınavında sözel bölümde yer alan soru sayısı 20 olan Türkçe alt testinde doğru cevap sayısı ortalaması 10,00 olarak gerçekleşti.

Buna göre, Türkçe okuma-anlama konusundaki durumumuz, PİSA gibi uluslararası sınavlardaki durumumuza benziyor. Öğrencilerin Türkçe başarı düzeyleri, Türkçe okuma-yazma konusunda iyi olmadığımızı gösteriyor. Sınav sorularının yoruma dayalı olarak hazırlanması, öğrencilerin başarı düzeyini önemli oranda etkilemiştir; ‘yeni nesil’ sorular sorulduğu söyleniyor. Yeni nesil sorular sormak için öncelikle ‘yeni nesil öğretim’ yapmak gerektiğini unutuyoruz. Okullarımızda “ezberci eğitim” yapıldığını hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. Ayrıca da bundan kurtulmadıkça, eğitim sistemimizin kötü durumunun devam edeceğini de kabul ediyoruz. Türkçe öğretimi konusunda iyi durumda olmadığımızı bu sonuçlar net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu konuda iyi olmadığımızı üniversiteyi kazanıp da öğretmen olmaya gelenlerin Türkçe okuma-yazma becerilerinden de anlayabiliyoruz. Öğrenciler ‘klasik sınav’ diye bir şeyle karşılaştığı zaman apışıp kalıyor. Bir dönem, 25 öğrencim bütünleme sınavına girdi.

Hepsi de tekrara kaldı. Çünkü sınav test değildi!.. Türkçe öğrenip öğrenmediğimizi test etmek üzere “test tekniğini” kullanıyoruz. Oysa Türkçe test ile test edilemez. Ne var ki ulusal sınavlarda şimdilik testten başka bir tekniği kullanma şansımız yok. Nasıl oluyor da Türkçe öğrenme konusunda bu kadar düşük bir düzeyde olabiliyoruz? Öğretmen merkezli bir öğretimin egemen olduğu bir sistemde siz “müfredat” ağırlıklı ders yapmak zorundasınız. Müfredat ise hayatla değil, daha çok ders kitabı ile ilişkilidir. Müfredatın ve öğretmenin merkezde yer aldığı bir eğitim sisteminde, hayatı öğrencilere nasıl anlatacağız? Hayatı öğretemediğimiz öğrencilerin ‘yeni nesil’ sorularla anlaşmasını nasıl sağlayacağız? Başarılı olmak için güzel ve akıllı soru sormak yetmez, güzel ve akıllı öğretim yapmak gerekir. Eğitimin kalitesini, öğretmenin kalitesini artırarak yükseltebiliriz. Bu sınav sonuçlarının bize söylediği en önemli şey; henüz öğrenci merkezli ya da yeni nesil öğretme-öğrenme ortamına geçemediğimiz hususudur.

Bu yılki LGS sonuçları, geçen yıldan daha başarısız olduğumuzu da ortaya koymuştur. O zaman bir şeylerde yanlış yapıyoruz. Yanlış yaptığımız en önemli şey, eski öğretim anlayışı ile yeni nesil sorulara cevap aramamızdır. Değişikliğin kesinlikle olması gerektiğine hepimiz inanıyoruz ama kimse kendinden başlamak istemiyor. Çünkü suç hep dışarda ya da başkasında…
Bu yılki LGS sonuçları, bizim henüz öğrenci merkezli eğitime geçemediğimizi ve eğitim sisteminin, hayatı öğretmede eksik kaldığını, bir kez daha ortaya koymuştur.

Türkçe okuma-anlama yeteneğini geliştirmek için öyle ciltler dolusu ders kitabına bile ihtiyaç yoktur. Öğrencinin hayatını Türkçe dersinin odağına koyarak, bu yeteneği geliştirmek mümkündür. Türkçe dersinde öğrenciye düşüncesini ifade edecek bir kompozisyon yazdırarak bu yeteneği geliştirmek hiç de zor değildir. Kompozisyon yazmadan liseyi bitiren bir genç, kendini nasıl açıklayacak? Kendisini açıklamaya yardımcı olmayan Türkçe dersinin, kime ne yararı olabilir?