Türkiye Türkiye olalı böyle bir rezillik yaşamadı. Bir çok federasyon başkanı gördük. Ancak böylesine rastlanmadı. Utanma, arlanma, darlanma diye bir şey kalmadı. İki takım federasyon kupası finali oynuyor. Kazanan Beşiktaş. Kaybeden İBB.(İstanbul Büyükşehir Belediyesi) Ardından 3 temmuzda şike skandalı patlak veriyor. Beşiktaş sanık pozisyonunda. Tıpkı Fenerbahçe gibi. İBB de mağdur. Tıpkı Trabzonspor gibi. Federasyon Beşiktaş'ı aklıyor. Tıpkı Fenerbahçe gibi. İBB sesini çıkaramıyor. Çünkü yönetenler AKP'li. Şike ve teşviğin formüle edilmesini kabullenmek zorunda. İBB'nin kamu takımı olması da bir şeyi değiştirmiyor. Vatandaş, vergisinin hesabını ne zaman sordu ki. Şimdi de sorsun. Zaten milletin vekilleri kendilerini seçen halktan korkmuyor, Başbakan'dan korkuyor. Sesini çıkaramıyor. Gerçek konuşmuyor. Güç konuşuyor. Federasyon adaleti sağlamayı bıraktı. Çürümüşlüğü formüle etmeye çalıştı. Bu doğrultuda karar verdi. İBB'de itaatkar olduğu için hakkını aramadı. Beşiktaş rahat etti. Ancak mahkeme, çürümüş düzenin aksine karar verdi. Beşiktaş teknik direktörü Tayfur Havutçu 1 yıl 3 ay hapis, 150 bin TL para cezası aldı. Futbol Şube Sorumlusu Serdal Adalı 1 yıl 3 ay hapis, 250 bin TL para cezasına çarptırıldı Peki ne için? İBB'nin elinden Türkiye Kupası'nı çalmaya çalıştığı için. Bu sırada Beşiktaş başkanı kim? Yıldırım Demirören. Biraz futboldan anlayanlar bilir. Bırakın Beşiktaş'ı. Hiçbir kulüpte başkanın haberi olmadan kuş uçmaz. Şimdi Yıldırım Demirören ve Abdullah Avcı, Türkiye'de futbolun en üst kurumu olan Türkiye Futbol Federasyonu'nda bir araya geldi. Türk futbolunu temsil ediyor. Çürümenin boyutuna bakar mısınız? Hadi Yıldırım Demirören'i anlıyorum. Başkanlığı döneminde her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Kupayı kazanarak ömrünü uzatmaya çalıştı. Ya Abdulah Avcı? O nasıl sindiriyor bunu içine? Kupayı elinden almak içn dümen çeviren bir kulübün başkanının emrinde çalışıyor. Nerede onur. Nerede ahlak. Nerede haysiyet. Yoksa kendini, ''Yıldırım Demirören'in haberi yok'' diye mi kandırıyor. Kendisine, şike soruşturması başladığında Serdal Adalı'nın gösterdiği tepkiyi hatırlatmak isterim. O tepki her şeyi anlatıyor. Avcı'nın başka bir bahane bulması gerekir. ''Elime böyle bir fırsat bir daha geçmez'' diyebilir. Bu çok daha gerçekçi bir savunma olur. Sonuçta o göreve hak ettiği için gelmedi. Göksel Gümüşdağ torpiliyle geldi. Doğal olarak her şeye katlanıp görevine devam etmek isteyecek. Futbolda ahlakın bu kadar çürüdüğü başka bir dönem hatırlamıyorum. Düşünün... Sokağa çıkmaktan utanması gereken bir adam federasyon başkanı oluyor. Üstelik, başkanı olduğu kulüp sanık sandalyesinde oturuyor. O başkan, federasyon başkanı oluyor. Kendi kulübü dahil, bütün şike skandalını aklıyor. Siyaset de onu destekliyor. Bütün Türkiye de bunu  içine sindiriyor. Futbolun AKP döneminde geldiği nokta içler acısı. Adam Beşiktaş'ı iflas ettirdi. Hileli transferle Beşiktaş'ı Avrupa kupalarından men etti. Hileli hukukla Trabzonspor'a kupayı vermedi. Hileli girişimle İBB'nin elinden kupayı aldı. Hileli ilişkiyle Fener'i şampiyonlar ligine kattı. Hala daha Türk futbolunu yönetmeye devam ediyor. Normalde, şike ve teşvikle suçlanan bir kulübün başkanının federasyon başkanı olması başlı başına ahlaksızlıktır. Mahkeme kararından sonra istifa etmemesi  ise ahlaksızlığın danıskası. Ey haktan, hukuktan, adaletten bahseden Başbakan. Ey özgürlüklerin ve demokrasinin yılmaz savunucusu AKP. Ey ileri demokrasiden bahseden hükümet yetkilileri. Bu mu sizin ahlak anlayışınız? Bu mu sizin yönetici profiliniz? Bu milleti futbol federasyonu özerk diye uyutmayı daha ne kadar sürdüreceksiniz. Yıldırım Demirören'den o kadar memnunsunuz ki sesiniz soluğunuz çıkmıyor. Sizde hiç allah korkusu; din, iman yok mu?

Editör: TE Bilisim