Çocuk deyince bende akan sular duruyor.
Onların bu hayatta döktüğü bir damla gözyaşı  bile içimi sızlatmaya yetiyor.
Ne yazık ki çocuklarımıza gelecek adına daha yaşanabilir bir dünya bırakamıyoruz.
İçinde olduğumuz koşullar buna izin vermiyor.
Savaşlar, açlık, yokluk, göç ve ayrılıklar en çok çocukları vuruyor.
Dünyada her yıl milyonlarca çocuk sadece iyi beslemediği için ölürken bir o kadar çocukta sakat kalıyor.
Buradan verileri sizinle paylaşıp daha da sizi üzmek istemem.
Ama çocuk gerçeği akıl-almaz kötü boyutta.


Tacize uğrayan ,tecavüz edilen, kaçırılan, dilencilik yaptırılan ve en kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakılan çocukların varlığı insanlık adına büyük bir utançtır
Bir başka kanayan yaramızda terör örgütlerinin hain saldırı ve mayınlarına kurban giden çocuklarımız.
“PKK’nın çocuk katliamları” dosyasını açın internet bizzat okuyun.
İnsanın kanı donuyor.
1987 yılında Mardin’in Ömerli İlçesi Pınarcık köyünü basan PKK 16’sı çocuk 30 vatandaşımızı öldürmüştü.
O tarihten bu yana katliamlarına devam eden PKK kundaktaki bebekleri öldürecek kadar kin kusan bir örgüt haline gelmişti.
Çok şükür bugün geldiğimiz noktada PKK ile mücadele de  artık çok büyük bir ivme kazandık.
Kökleri kazınacak noktaya geldi.
En son altın vuruşu Kandil’de yapıp bu işi bitireceğiz.
Ne PKK ne DAİŞ ne FETÖ bu topraklarda barınamayacak.
Terörden çok çekti bu ülke.
Haince pusularından biri de mayın gerçeği..
Mayınlar konusu da ülkemizin derin kanayan yarası
Geçtiğimiz haftaiçinde  Tunceli'de iki çocuğun topraktaki patlayıcının patlaması sonucu yaşamını yitirmesi, gözleri bir kez daha Türkiye'nin "mayın” gerçeğine çevirdi.
Biri 4 biri 8 iki yavrumuzu mayın patlaması sonucu kaybettik.
Hepimizin yürekleri yandı.
Anne ve babanın hastane önündeki feryatlarını unutmak mümkün mü..
 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu ve 4 yaşındaki kardeşi Nupelda Güloğlu şehit oldu.
Türkiye’de 1 milyondan fazla mayının ve sayısı bilinmeyen el bombası, havan topu gibi patlayıcıların toprak altında bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, devletin vakit kaybetmeden ‘Mayın İmha Eylem Planı’ hazırlaması gerektiğini söylüyor.
 
Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda mayın ve patlayıcılar nedeniyle gerçekleşen ölümler uzun yıllardır sürüyor.
Kara Mayınlarının Yasaklanması Uluslararası Kampanyası – Misket Bombaları Koalisyonunun (ICBL-CMC) araştırma birimi olan Kara Mayınları İzleme Örgütü’nün (MONITOR) 2018 raporuna göre Türkiye, sınırları içerisinde 100 kilometrekareden fazla mayınlı alana sahip 10 ülkeden biri.
Bu ülkeler arasında Afganistan, Angola, Irak ve Yemen yer alıyor.
Aynı rapora göre, Türkiye'de son 35 yılda Türkiye’de bin 409 kişi mayın patlaması ya da topraktaki patlayıcı malzemenin infilak etmesi sonucu yaşamını yitirirken, beş bin 432 kişi ise yaralandı.
Yalnızca 2017’de patlama sonucu hayatını kaybeden 42 kişiden 23’ünü ise çocuklar oluşturdu.
Bu 23 çocuğun 16’sının cinsiyeti, patlamanın şiddeti ile vücutlarının paramparça olması nedeniyle tespit edilemedi.
Son 30 yılda 150 çocuğumuzu mayın yüzünden kaybettik.
Son 3 yılda ise bu rakam 30 olarak kayıtlara geçti.
 Toprağa gömülü olan el bombası, havan topu ve roket gibi patlayıcı maddelerin sayısı ise bilinmiyor.
Mayınlar Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Iğdır, Kars, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van’da olmak üzere toplam 3 bin 174 alanda bulunuyor.


Terör örgütlerinin önceden araziye döşedikleri mayınlar yüzünden hayatlarını kaybeden çocuklarımızın öykülerini konu alacak bir belgesel filmi hep aklımdaydı.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki çalışmalarımda bu gerçeğin ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gördüm.
Bu konudaki düşüncelerimi-projemi ve amacımı sayın bakanımız Süleyman Soylu ile paylaştım.
Sağ-olsun o da çok bu konunun çok önem arz ettiğini ifade ederek gerekli çalışmaya başlamam noktasında talimatı verdi.
İçişleri ve Kültür Bakanlığı himayesinde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz bu çalışmayı Trabzon’da çok kıymetli abim -yönetmen Halil Demirci ile birlikte yapacağız.
Birlikte yola koyulduk.
Onun deneyimleri ve güzel çalışmaları bu belgesele ışık olacak.
Uzun yıllardır hep aklımda olan üzerine çok çalıştığım “Türkiye’de mayın gerçeği ve kaybettiğimiz çocuklarımız” belgeseli  tamamlandığında hem ülkemizde hem de yurt dışında terör gerçeğini bir kez daha gözler önüne sereceğiz
İşimiz kolay değil.
Çok sabır ve emek isteyen bir çalışma.
2 yılımızı bu işe ayırmak zorundayız. Sadece bu projeye odaklanmalıyız.
 
Allah izin verirse çok ama çok değerli bir belgeseli ülkeme dünya insanlığına kazandırmanın mutluluğunu ve onurunu yaşayacağız
İnsanlık adına, çocuklarımızın geleceği adına, daha yaşanabilir bir dünya uğruna..
Bu projeyi bitirmeyi ve sonuçlarını görmeyi çok istiyorum.
Terörün çirkin yüzünü çok farklı boyutlarla ortaya koyarken bilinmeyen-görmezden gelinen birbirinden önemli dosyaları kamuoyu ile paylaşacağız.