Trabzonspor olağanüstü kongreler halkasına bir yenisini daha ekliyor. Hiçbirşeyi zamanında ve usulünce yapan bir toplum olmadığımızdan, bu tarz değişimler artık sıradanlaştı. Esas itibariyle ciddi bir psikolojik, sosyolojik araştırmaları konu bir yapımız var. Bunu kabul etmek durumundayız. Lakin biz kanıksıyoruz…
Neyse…
Biz konumuza dönelim sosyolojik saptamalar benim işim değil.
Trabzonspor Yönetim Kurulu geçtiğimiz hafta başında “olağanüstü kongre” kararı aldı.
Bu kararın alınış sebebi her ne kadar saha sonuçları ve hedefin tutturulamaması gibi gözükse de; esas mesele “deniz bitti” mantığıdır.
Neden böyle düşünüyorum?
Şöyleki:
Yaklaşık 4 aydır personel maaşları ve futbolcu paralarının ödenmediği neredeyse ayyuka çıkmıştı. Çünkü başkan artık para veremiyor para da bulamıyordu. Bugüne kadar Sayın Başkan kulübe 50 (elli) trilyon para verdi. Eğri oturalım doğru konuşalım, böylesine bir parayı vermek herkesin harcı değil. Vermiş adam, Allah razı olsun. Yaklaşık 8 (sekiz) trilyon da Nevzat AYDIN (eski başkan yardımcısı) verdi.
Bunlar ciddi paralar…
Bir yandan bunları verirken sayın Başkan bir yandan da yanlış oyuncu ve menajer sisteminden inatla vazgeçmedi. Ve ortalama 2 yılı aşkın bir sürenin sonunda; Trabzonspor’un kısa vadede (Bir yıldan az sürede) ödeyeceği para 689 milyon Euro, temrerrüte düşen (yani icra yolu açılan ve ödenmesi kişi ya da bankalara olan borç)  ise; 326 milyon Euro…
Şu demek bu:
Bir yıl (1) içerisinde kim gelirse gelsin bu borcu mecburen ödemek durumundadır.
Tüm bu olasılıkları düşünürken bana göre Trabzonspor Yönetim Kurulu bilinçli bir hamle yaptı.
Slovak oyuncusu Matus Bero’nun son taksidi olan 250 bin Euro’yu FIFA’nın tüm uyarılarına rağmen (3 kez) ödemedi. Çünkü ödemeyip ceza gelmesini Trabzonspor’un kurtuluşu açısından daha uygun buldular. Ceza gelsin, transfer yapmayalım, kongre kararı alalım, kısa zamanda ilan edelim kimse kolay kolay aday olmasın, yazın yabancı oyuncuları satarız, borcu bir iki yüz milyon TL hafifletir önümüze de 3 yıllık yeni hedef koyar kamuoyuna anlatırız.
Zaten dün akşam Sayın Başkan’ın Akhisar maçından sonra yaptığı açıklamalar yukarıda yazdıklarımın teyididir.
Teyididir de hele sen bir dur bakalım seni oraya götüren güruh sana bir daha şans verecek mi(?) diye adama sorarlar. Kaldı ki dün akşam ki konuşmasını siyasete mesaj olarak yaptı.
“Bir şans daha istiyorum”
İyi de kardeşim Başkanı siyaset değil, delege seçiyor. Yoksa öyle değil mi? Ya da siz nasıl seçildiğinizi biliyorsunuz ki o yüzden dün akşam gizli özneli mesajı verdiniz. Gayet açık konuşmalarınız.
İçerde 50 (Elli) milyon TL paranız var.
Doğru.
Be kardeşim nasıl yönettiğini görmüyor musun?
Yönetim tarzınızın nelere mal olduğunu, kaç kişiyle yola çıkıp kaç kişi kaldığınızı, konuşurken yöneticilerinizi nasıl zor duruma düşürdüğünüzü, kibirli ve egolu tavrınızla nasıl itici bir kitle oluşturduğunuzu görmüyor musunuz da tekrar adaylık sinyali veriyorsunuz (?)
Bu ne cesaret, doğrusu şaşırmış durumdayım.
Konuşulan adaylara bakalım.
İbrahim Hacıosmanoğlu, hemen hemen Sayın Usta ile aynı paralel de bir yönetim sergilediler.
İbrahim Bey kravat takmıyordu,  Muharrem Bey takıyordu.
Tek fark bu bence.
Faruk Özak, Sayın Eski Bakanımız konuşuluyor. Doğaldır. Her dönem adı geçiyor. Her dönem de adamı yerin dibine sokuyorlar.
Sadece şunu söylemek isterim; bulduklarıyla,  yaptıklarıyla kazandırdıklarıyla Trabzonspor’u çokça sıkıntıdan, dertten kurtarmış biri. Siz onun yaptıklarının yarısını yapsanız “heykelim” nerde dersiniz.
Fakat adamın böyle bir niyeti yok.
İşaret edeceği biri olacaktır mutlaka. Bundan da kimse alınmasın.
Siyasetin rüzgarı olmadan, onlardan destek almadan bu kulübün kurtulması imkansızdır. Bakın yaptığım araştırmalarda siyaset de bu işlere bayılmıyor. Adamların işi gücünden aşmış Ülkenin durumu ortada..
Hatta batıranlara sinir küpü oluyorlar, randevu vermiyorlar. Eski batıranlara da gözümüze gözükmesinler diyorlar.
Yani düşündüğümüz de yüzde yüz haklılar.
Her zaman birileri kurtaracaksa ben de Başkanlığa talibim.
Güzel iş valla.
Gelelim diğer adaylara..
Celil Hekimoğlu…
Celil Hekimoğlu çok düzgün ve dürüst bir insan. Neredeyse Trabzon’un tek bacası.
Sanayici ve saygın bir işadamı.
Fakat onun da gücü bu ekonomik tablo da bir yere kadar. Ayrıca Yönetim kadrosu geçen sefer ki gibi güçlü olur mu bilmem. Yaptığı açıklamada “Herkes taşın altına elini sokarsa” aday olurum meyanında bir ifadesi oldu.
Yukarıda söylediğimi tekrar yinelemek istiyorum. Siyasi destek olmadan siyaseti de fazla bunaltmadan bu işi çözmek gerekir. Bunun için de  yaptığım araştırmalar tüm gözler bir yöne çevriliyor. Çok emin bir kaynağım, bu iş için Mehmet Yiğit Alp’in biçilmiş kaftan olduğunu söylüyor. Görüştüğüm siyasetçiye bu kanıya nerden vardınız diye sordum?
Cevabı çok netti.
“Çok kararlı ve disiplinli ve yaptığı işte bir numara. Üstelik futbolu çok iyi biliyor, herkese saygısı büyük. Siyaseten de çok sevilen biri. Açıkçası ben onun olmasını isterim” dedi.
Düşündüm taşındım adaylara baktım. Geçmişini de çok iyi bildiğimden evet yeni bir yüz yeni bir çehre olabilir. Hem de genç. Tanıdığım kadarıyla yalan konuşmayı da beceremeyen biri. Yeni bir rüzgar, değişim, plan program bu adamla yapılırsa Trabzonspor iyi yerlere gelebilir.
Öyle aman aman zengin değil. Herkesin dediği gibi; moda oldu mübarek o da 50 (elli) milyon TL verebilecek düzeyde.
Delege yapısı, yapabilirliği, gücü ve yaptırım mekaniği olan birini seçmeli. Zenginleri gördük. Zengin olanları da gördük. Menajer Trabzonspor olduk mübarek…
Evet evet bence bu mantıklı bulduğum güzel bir fikir.
Kişisel olarak istediğiniz araştırmayı yapabilirsiniz. Benim derdim Trabzonspor’un geleceği. Türk futbolunun en önemli mihenk taşlarından biri olan Trabzonspor batığın eşiğinde.
Bunu kurtarmak için siyasetten de kişisel varlıklardan da destek alıp hep beraber kurtuluş reçetesine sarılmak durumundadır, Trabzon kamuoyu.
Ortak bir adayın altında birleşilmeli.
Muharrem Usta, İbrahim Hacıosmanoğlu aday olabilirler.
Fakat farklı biri olmak zorunda.
Bunun için bana göre de en ideal aday; Mehmet Yiğit ALP’dir.
Kendisi bunu kabul eder mi etmez mi bilmiyorum. Çünkü telefonlara çıkmıyor. Çok kritik bir süreç söyleyeceği bir şeyin çok yere çekileceği bir mecrada olduğunu biliyor sanırım. Çünkü Trabzonspor’un içinde doğdu. Orada büyüdü. Bu nabzı iyi biliyor…
Ez cümle;
Trabzonspor’a gerçeklerini bilen, genç, dinamik, ani karar almayan, kolay küsmeyen, vakar biri lazım. Bu kim olur hep beraber göreceğiz.
Benim araştırmalarımda öne çıkan isim sayın Mehmet Yiğit ALP…
Umarım Trabzonspor için en iyisi neyse o olur.